Utanç tablosu

Son dönemde yaşanan çocuk istismarı ve ölümlerinin artışı 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Gününe gölge düşürdü. Türkiye'nin utanç tablosuna bakıldığında 2023’te 10 binden fazla kız çocuğu evlendirilirken, binlerce çocuk istismara uğradı ve cinsel sömürü ile karşı karşıya kaldı. Nice Narin'le nice Sıla'lar Ecrin'ler, Şeymalar hayattan koparıldı, istatistikler ise gün geçtikçe artmaya devam ediyor.

Yasalar işlemiyor

Bir başka utanç tablosunda ise kadınlarımız yer alıyor. Kadın cinayetlerinde Avrupa'da birinci Dünyada 6. sıradayız. Yazıyoruz haykırıyoruz. Duyan yok. Meclis, muhalefet yalnızca çok üzgünüz mesajları veriyor. Yasalar işlemiyor. Caydırıcı yasa yok. Aksine cezasızlık var. Bundan dolayı kadınlar sokaklarda güvende değil. Her an her yerden ne gelecek diye tedirginlik korku var. Ülkemizin en büyük sorunu bu. Yurdum kadın kız mezarlığına döndü.

Öyleki Eylül'de öldürülen iki kadından birinin katili eşi çıktı. Bir başka veriye bakarsak AKP iktidarlarında kadına yönelik şiddet olayları, Cumhuriyet tarihinde örneği olmayan boyutlara ulaştı. Yaptırım içermeyen uygulamalar ve cezasızlık politikaları nedeniyle kadına yönelik şiddet hemen her yıl daha da tırmandı. Cumhuriyet başsavcılıklarındaki soruşturma dosyalarına yönelik veriler ise “Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” kapsamında açılan soruşturmalardaki çarpıcı tabloyu gözler önüne serdi. Cinsel saldırı kapsamında açılan dosya sayısının 2023 itibarıyla 200 bine dayandığı öğrenildi.

Yokluk yoksulluk

Bugün Türkiye'de sorunların başında ekonomi geliyor. Ekonomi dar gelirli kesimi yerlerde süründürüyor. Yokluk ve yoksulluk artık ülkenind nerede ise yüzde 90'ının yaşam biçimi olmuş durumd. akan İstanbuk Planlama Ajansı’nın raporuna göre evlerin gündeminde hâlâ ekonomi var. Rapora göre ayrıca İstanbulluların yüzde 56,2’sinin satın aldığı gıda çeşidi azaldı. İstanbul Planlama Ajansı’nın her ay paylaştığı “İstanbul Barometresi” araştırmasının eylül ayı raporu yayımlandı. Rapor dün yaptığı açıklamada “Ekonomimizin dayanıklılığı artıyor” diyen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sözlerinin doğru olmadığını ortaya koydu. Rapora göre eylül ayında hem ülkenin hem de kentin gündeminde en çok konuşulan konu hâlâ ekonomi. Okulların da açıldığı eylül ayında çocuk sahibi 100 İstanbulludan 34’ü kırtasiye masraflarından kesinti yaptı. Bunu, okul forması ve kaynak kitap gibi diğer masraflar izledi. En dikkat çekici noktalardan biri de İstanbulluların yüzde 56,2’sinin geçen seneye göre satın aldığı gıda çeşidinin azalması oldu. Katılımcıların yüzde 91.8’i kırmızı et, yüzde 61.9’u balık, yüzde 55,2’si kuruyemiş çeşitlerinde satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını ifade etti. Makro veriler açıklayarak ekonomide müjdeler sunan Bakan Şimşek’in bu veriler tabii ki umurunda değil. Onun için sadece sermaye mutlu olsun yeter.

Merkez zarar etti ama

Merkez Bankası 2023’te 818 milyar lira zarar etti. Bu para ile halkın tamamının kredi kartı borcu ödenebilir. Çiftçilerimizin tamamının kredi borçları 2 kere kapatılabilir. 196 adet F-35 uçak satın alınabilir.18 tane Osmangazi köprüsü yapılabilir. 20 tane tüpgeçit yapılabilir. Utandıklarını gördünüz mü ? İstifa eden duydunuz mu? Bu parayı fakirden alınıp zenginleri daha zengin yaptılar. Tebrikler AKP. Bu arada 2024'ün ilk yarısında yaklaşık 45 ton altın alarak yılın en çok altın alan ülkesi olmuş Türkiye. Hesabını Merkez Bankası'nın ödediği bu altınlar neden dövize ve ekonomiye yansımıyor? Bir ülkenin merkez bankası zarar eder mi arkadaş! Ey halkım yok oluyorsun uyan merkez bankası yardım bağış yapabilir mi sanırım ülkenin temelleri toz duman olmuş!
Eylülde 34 kadın öldürüldü

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Eylül 2024’te öldürülen 34 kadının neredeyse yarısının evli olduğu erkek tarafından öldürüldüğünü açıkladı.Platformun eylül raporuna göre bu ay 34 kadın öldürüldü, 20 kadının ölümünün şüpheli olduğu tespit edildi.Eylül'de öldürülen kadınların yüzde 47’si evli olduğu erkek tarafından katledildi. Cinayetlerin yüzde 65’i evde işlendi.

Raporda öne çıkan veriler şunlar:

Eylülde öldürülen kadınların yüzde 53’ü ateşli silahla öldürüldü. Bu ay içinde 18 kadın ateşli silahla, 10’u kesici aletle, dördü dövülerek ikisi de boğularak öldürüldü.*2024’te katledilen 31 kadının failinin daha önceden adli sicil kaydı olduğu belirlendi.
Arkadaşlar; Artık filmlerde bile göremeyeceğimiz vahşet görüntülere tanık olmaya başladık. 19 yaşında mesleği kasap 5 kere akıl hastanesine yatmış cani yarım saat arayla iki genç kızı kesti doğradı .Edirnekapida surlardan kesik kafasını kızın annesinin gözü önünde yolun ortasına attı. Vahşete bakın. Bu delinin dışarıda ne işi var .Beyoğlu'nda kalabalık yolda kıza tecavüze kalkışan etrafın yardımıyla kurtulan kıza saldiran her türlü suçları işlemis iki suç makinesinin dışarıda ne işi var .Sıra bize gelsin diye bekleyelim mi. Etraf sapık zanlı psikopat dolu .Kadın cinayetleri hergün katlanarak artıyor Eylül ayında 34 kadın cinayeti 20 şüpheli ölüm Toplam 54 kadın erkekler tarafından katledildi.

Çocuk gelinler dönemi!

Bir başka utanç konumuz ise TÜİK'in 2023 verilerine göre, Türkiye’de 10 bin 471 kız çocuğu evlendirildi. 2001-2022 yılları arasında 2.088.925 çocuk doğum yaparken, 290.000 çocuk istismara uğradı. FISA Çocuk Hakları Merkezi’nin 'sadece basına yansıdığı’ verilere göre, 2022’den bu yana en az 133 çocuk ev içi şiddet, çocuk cinayetleri veya şüpheli ölümler sonucu hayatını kaybetti. Yalnızca 2024’ün ilk altı ayında 343 çocuk “önlenebilir sebeplerle” yaşamını yitirdi.
Türkiye’de kız çocuklarının maruz kaldığı ihlaller her geçen gün artıyor. “Töre cinayeti ”adı altında işlenen cinayetler, kız çocukların yaşca büyük şahıslar tarafından evlendirilmesi, eğitim haklarının elinden alınması gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyor.Özellikle 4+4+4 eğitim sistemine geçildikten sonra kız çocuklarının okula devam oranının ciddi şekilde azaldı. Kırsal kesimde kız çocuklarının, dört yıllık temel eğitimin ardından okula gönderilmemeye başlandı. Evde annelerine yardımcı olarak çalışmaya başladılar. Ve geleceğin “köle kadınları” olarak yetiştirildiler. Kardeşine bakan, evin getir götür işlerine bakan, geleceğin köle kadınları olarak yetiştiriliyor. Büyük bir çoğunluğu tarlada çalışıyor. Türkiye’de özellikle kız çocukları adına büyük bir kayıp var. Bu temelde bu bnüyük tehlikeyi önlemek için Lanzarote Sözleşmesi’nin etkin biçimde kullanılması gerekiyor. Peki bu nedir ?

Lanzarote Sözleşmesi nedir?

25 Ekim 2007 tarihinde İspanya’nın Lanzarote Adası’nda, Avrupa Konseyi üye devletleri ve bazı diğer devletler arasında “Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” imzalandı. “Lanzarote Sözleşmesi” olarak bilinen bu anlaşmaya Avrupa Birliği ülkelerinin yanı sıra ABD, İngiltere, Rusya, Japonya ve Türkiye de imza attı. Lanzarote Sözleşmesi’nin temel amacı, çocukların cinsel sömürü ve istismara uğramasını engellemek ve bu konuda ulusal ve uluslararası işbirliği gerçekleştirmektir. Sözleşme, çocuk pornografisi ve fuhşunu yasaklamayı ve bunun için gerekli tedbirleri almayı hedeflemektedir. Ayrıca, çocukların psiko-sosyal gelişimi açısından yıkıcı olabilecek etkileri ortadan kaldırmak için çeşitli önlemler önermektedir. Bu bağlamda, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması yoluyla gerçekleştirilebilecek çocuk pornografisi ile mücadele de sözleşmenin önemli maddeleri arasındadır. Lanzarote Sözleşmesi, çocukların iyilik ve menfaatlerini en üst değer olarak kabul ederken, önleyici-koruyucu ceza hukuku alanında da düzenlemeler getirmektedir.

k11.jpg

TACİZ DOSYASI 200 BİNE DAYANDI

Cumhuriyet başsavcılıklarında, bir yılda toplam 193 bin 212 “Cinsel dokunulmazlığa karşı suç” dosyası açıldı. Bunların 66 bini ise “Çocuğun cinsel istismarı” dosyası. Ülkede son dönemde birbiri ardına yaşanan ve kamuoyunda infial yaratan olaylarda çok sayıda kadın yaşamını yitirdi. AKP iktidarlarında kadına yönelik şiddet olayları, Cumhuriyet tarihinde örneği olmayan boyutlara ulaştı.Yaptırım içermeyen uygulamalar ve cezasızlık politikaları nedeniyle kadına yönelik şiddet hemen her yıl daha da tırmandı.Cumhuriyet başsavcılıklarındaki soruşturma dosyalarına yönelik veriler ise “Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” kapsamında açılan soruşturmalardaki çarpıcı tabloyu gözler önüne serdi. Cinsel saldırı kapsamında açılan dosya sayısının 2023 itibarıyla 200 bine dayandığı öğrenildi.

Tabloda çarpıcı veriler

Türkiye'de 2021 yılında Cumhuriyet başsavcılıklarında cinsel dokunulmazlığa karşı suç kapsamında toplam 121 bin 242 dosya açıldı. Dosyalardaki şüpheli sayısının ise 114 bin 78 olduğu bildirildi. 2022 yılında Cumhuriyet başsavcılıklarında açılan cinsel dokunulmazlığa karşı suç kapsamındaki dosya sayısı ise 118 bin 959 oldu. 2022’deki şüpheli sayısı ise 125 bin 737 ile ifade edildi.
2023 yılında ise cinsel dokunulmazlığa karşı suçlama içeren dosya sayısı çarpıcı boyutlara fırladı. Cumhuriyet başsavcılıklarında 2023 yılında 193 bin 212 cinsel dokunulmazlığa karşı suç dosyası açıldı. Dosyalardaki toplam şüpheli sayısının ise 206 bin 852 olduğu belirtildi.

k22.jpg

ÇOCUKLAR HEDEFTE!

Cinsel dokunulmazlığa karşı suç dosyalarının detayları da dikkati çekti. Buna göre, Cumhuriyet başsavcılıklarındaki toplam 193 bin 212 cinsel dokunulmazlığa karşı suç dosyasının 66 bin 138’ini, “Çocuğun cinsel istismarı” dosyaları oluşturdu.Soruşturma aşamasındaki cinsel dokunulmazlığa karşı suç dosyalarındaki diğer suç türleri ve dosya sayıları ise şöyle sıralandı:
* Cinsel taciz: 63 bin 3. Cinsel saldırı: 36 bin 397. Reşit olmayanla cinsel ilişki: 27 bin 674
2023 yılında Ceza Mahkemelerinde, “Cinsel dokunulmazlığa karşı suç işlemek” gerekçesiyle toplam 43 bin 458 kişi yargılandı. Yargılamaların ardından 15 bin 474 kişi hakkında mahkumiyete hükmedildi. Toplam 7 bin 77 kişinin cezası ise Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kapsamına alındı.

Kaybolan ölen çocuklar

Türkiye'de sadece 2024 yılının altı ayında bu kapsamda 24 çocuk hayatını kaybetti. Erkeklerin aile katliamlarında bu kapsamda öldürdüğü çocukların yaşı 2'ye kadar düştü.Ülkemizde kadınlar sadece kadın olmalarında dolayı birçok ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadırlar. Kadına yönelik şiddet, toplumumuzda ne yazık ki giderek korkunç bir sorun haline geldi. Kadınlar, son yıllarda betona gömülerek, yüksekten atılarak, defalarca kurşunlanarak ve bıçaklanarak katledildiler. Yaşanılan kadın katliamları; azımsanamaz, küçümsenemez, münferit kabul edilemez! Evde, sokakta, kampüslerde, iş yerlerinde şiddete maruz kalan, failler cezasızlıkla ödüllendirildiği için katledilen, İstanbul Sözleşmesi feshedildiği için öldürülen kadınların sayısı her geçen gün artmaktadır. Kadın cinayetlerindeki ve kadına yönelik şiddetteki artış kadın üzerinden yürütülen yanlış politikaların sonucudur.Siyasal iktidar, kadına yönelik şiddetle samimi ve etkin bir mücadele yerine; kadınların yaşam ve özgürlüklerinin güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Yasal süreçlerin yetersizliği, faillerin serbest bırakılması ve cezasızlık politikaları bu vahşetin önüne geçmek yerine, daha da güçlenmesine yol açmaktadır.Kadın kazanımlarını hukuken ortadan kaldıracak yasal düzenlemelerin yapılması, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı kurumlarda üniversitelerde ve kamu-kurum ve kuruluşlarında kullanılan dil ve açıklamalar kadın cinayetlerini artırdı.

k33.jpg

CANİLERİ UYUTUN!

Son dönemde yaşanan olaylara vceutanç tablolarına bir tepki de CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç'ten geldi. Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde şiddet ve cinsel istismara uğrayan 2 yaşındaki Sıla Yeniçeri'nin tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesinin ardından ilgili bakanlıklara seslenerek, “Hayvanları değil sapkınlıkta pes dedirten bu canileri uyutun’’ dedi. Son günlerde kadına şiddet ve kadın cinayetlerine ilişkin paylaşımlarıyla dikkat çeken CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde şiddet ve cinsel istismar sonucu hayatını kaybeden Sıla bebek için sert bir çıkışta bulundu. Bu suçları işleyenlerin cezaevinden çıktıktan sonra aynı sapkınlığı tekrarladıklarına dikkat çeken Meriç, ‘’Toplumsal yozlaşma, çürümüşlük ve neticesinde bir bebeğe yapılanlar vicdanlarımızı derinden yaralıyor, psikolojimiz bozuluyor. Bu olay bir milat olmalı ve caydırıcı cezalar artık gündeme alınmalı. Bu canilerin topluma ne faydası olabilir? Hayvanlar yerine bunları uyutmak gerekiyor’’ dedi. Geçtiğimiz günlerde konuya ilişkin TBMM’de soru önergesi veren Meriç, bu konudaki endişelerini dile getirmişti. Önergesinde Türkiye’nin her alanda toplumsal bir çöküş yaşadığını ifade eden Melih Meriç, “Bu çöküşün en dramatik ve vahim olanı ise çocuk yaşta evlilikler ile çocuk istismarı. Evlatlarımızın en değerli yaşlarını sokakta yaşıtlarıyla oyun oynamak, okul sıralarında eğitim almakla geçirmeleri gerekirken, aile ya da dini baskılar nedeniyle zorla evlendiriliyorlar. Rızaları dışında, çocuk yaşta evlendirilen bu yavrularımız daha reşit bile olamadan anne olmakta, Türkiye’nin çürüyen sosyal tabakasının en utanç verici sahnelerinden birine itilmektedirler.” diye konuştu.

Gündem istismar

Meriç, soru önergesinde ülke genelinde yaşanan istismarlara dikkat çekerek, “Türkiye’de artan istismar vakaları ve çocuk yaşta evlilik sonucunda meydana gelen ‘Çocuk Anne’ istatistik verilerinin ne yazık ki düşük gösterilme çabası gerçeği örtmeye yetmiyor. Bunun en belirgin örneklerinden bir tanesi de Gaziantep’te bir takım muayenehane, özel kliniklerde doğum gerçekleştirildiği, birçok doğumun ise evde yapıldığı iddiası. Korktukları için hastanelere gitmeyenlerin, evde doğum yapanların da tespit edilmesi gerekmektedir. Bizler, Gaziantep halkından aldığımız yetkiyle çocuk yaşta istismar edilerek doğum yapmak zorunda kalan yavrularımızın haklarını savunacak, bu içler acısı durumu gündemde tutmayı ve mücadele etmeyi sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.

k44.jpg

ÇOCUKLARIMIZ EĞİTİMDEN UZAK

Türkiye'de okul dışında kalan çocuk sayısı bir yılda yüzde 38 arttı. Uzmanlara göre bu durum artan çocuk yoksulluğuyla ilişkili. Eğitim politikaları da sosyoekonomik düzeyleri düşük olan çocukları sistem dışına itiyor. Türkiye'de çocuk yoksulluğu son günlerde çok boyutlu olarak tartışılıyor. Son dönemde gençler arasında artan şiddet olaylarının ana etkenlerinden biri yoksulluk olarak görülürken eğitim başarısındaki düşüş ve eğitimden kopuş da yoksullukla ilişkilendiriliyor.Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) açıkladığı resmi verilere göre 2023-2024 eğitim öğretim döneminde 612 bin 814 çocuk eğitim dışında kaldı. Bir önceki dönem bu rakam 442 bin 643'tü. Uzmanlara göre sosyo ekonomik dezavantajları azaltmak için ana araçlardan biri olan kamu eğitim hizmetleri, mevcut haliyle bu dezavantajları azaltmak bir yana artırma etkisine sahip. MEB İstatistiklerine göre 2023-2024 döneminde okul öncesi eğitimdeki öğrenci sayısı 2 milyon 55'ten 1 milyon 954 bine düştü.Okul öncesinde öğrenci sayısındaki azalmanın Milli Eğitim Bakanlığı'nın anaokullarındaki çocuklar için ailelerden katkı payı almaya başlamasıyla ilişkili olduğu belirtiliyor. Resmi istatistiklere göre okul terkleri en fazla ortaöğretimde yaşandı. En yüksek okullaşma oranı yüzde 95 ile ilkokullarda görülürken, bu oran ortaokulda yüzde 91,5'e, ortaöğretimde ise yüzde 88'e kadar geriliyor. Üstelik ortaöğretimde okullaşma oranına ortaokulların aksine açık öğretim lise öğrencileri de dahil. Ortaöğretimde net okullaşma oranı 2022-2023 eğitim öğretim yılında yüzde 91,7 iken 2023-2024 döneminde yaklaşık 4 puan daha düştü. Bu oran erkeklerde 87,3, kız öğrencilerde yüzde 88,7 oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi