90 çocuktan 1'i mağdur

Dostlar. Bugün Türkiye’de yaklaşık 90 çocuktan 1’i, toplumda ‘görmemesi, yaşamaması’ temenni edilen olaylar nedeniyle mağdur oldu. Buraya bir nokta koyalım devam edelim. FISA Çocuk Hakları Merkezi’nin yalnızca medyada yer alan haberleri tarayarak elde ettiği bilgilere göre 2022 yılından bu yana en az 133 çocuk ev içi şiddet sonucu, çocuk cinayetlerinde veya şüpheli ölümler nedeniyle hayatını kaybetti. Bakın Dostlar! Gerçekler çok acı olduğu kadar da iğrenç. Tecavüze uğrayanlar, taciz edilenler hariç bu listede. Yalnızca 2024 yılının ilk 6 ayında 343 çocuk “önlenebilir sebeplerle” öldü. Yani yeterli önlem alınsaydı 343 çocuk yaşıyor olabilirdi.

Tavşantepe sembol oldu

Türkiye, elbette Tavşantepe Köyü’nden ibaret değildir.Fakat Tavşantepe Köyü’nde yaşanan gerçekleri görmeden, anlamadan geleceğe umutlu bakmak da mümkün değildir! Vahşice, büyük ihtimalle de aile içinde katledilen Narin Güran Çocuk’un babası Arif Güran, kızının katil-lerinin bulunmasına yardımcı olmak yerine, ilk işi devlet güzellemesi yapmak; cinayetin üstünün örtülmemesi için, gece gündüz çalışan gerçek gazetecileri suçlamak ve hedef göstermek oldu!Tavşantepe Köyü'nde ne, neler oluyor, deşifre edilmelidir.

Çocuklar korunmuyor

Türkiye 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümü ve ölümünün aydınlatılması ile ilgili tartışmalarla çalkalanırken, FİSA’nın ortaya koyduğu bu tablo, Narin’in tek başına bir örnek olmadığını, Türkiye’de çocukların güvenliği ile ilgili bir kriz olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye’de çocuk hakları üzerine çalışan FİSA, her yıl çocukların yaşam hakkı ihlalleri ile ilgili rapor yayınlıyor. Bu raporlar medyada yer alan haberlerden elde edilen verilerle yapılıyor, yani haberlerde yer alamamış daha ne kadar çocuğun yaşam hakkının elinden alındığını bilmiyoruz. O yüzden rapor “en az” ibaresini ekliyor.

6 ayda 343 çocuk!

FISA’nın 2024 Ocak-Haziran ayını kapsayan “Çocuğun Yaşam Hakkı” raporu ise yalnızca 6 ay içinde 343 çocuğun “önlenebilir sebeplerden” hayatını kaybettiğini ortaya koydu. Bu şu anlama geliyor: 343 çocuk, yeterli önlem alınsaydı, çocuklar korunabilseydi, doğru politikalar yürütseydi şu anda hayatta olabilirdi. Raporu detaylandıracak olursak, 34 çocuk Devlet tarafından gerçekleştirilen yaşam hakkı ihlalleri ile öldü. Buna göre 1 çocuk zırhlı aracın çarpması, 1 çocuk mayın ve çatışma atıklarının patlaması ile öldü. 2 çocuk bakım hizmeti alırken, 7 çocuk eğitim hizmeti alırken, 2 çocuk orman yangınlarında, 13 çocuk sağlık hizmeti alırken, 7 çocuk sınır geçişi sırasında öldü.

Çocuklar ölüyor

Devletin ihmali yüzünden ise 309 çocuk öldü. Burada en çarpıcı başlık intihar. Rapora göre 2024 yılının ilk 6 ayında 32 çocuk intihar etti. Bireysel silahlanma sonucu 8, karşıt gruplar arasında çıkan çatışma sonucu bir çocuk öldü. 17 çocuk şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.
Geçtiğimiz 6 ayda 23 çocuk şiddet sonucu öldü. 6 çocuk cinayetle öldürüldü. 4 çocuk ev içi şiddet sonucu, 9 çocuk toplumsal cinsiyet temelli şiddet sonucu, 4 çocuk akran şiddeti sonucu hayattan koparıldı.
195 çocuk ihmal sonucu hayatını kaybetti. Bunu detaylandıracak olursak, 28 ev içi fiziksel güvenlik, ev kazaları sebebiyle ölüm. 44 çocuk kentsel kırsal açık alanda, 95 trafik kazasında, 15 yangında öldü.Raporun çarpıcı başka başlığı ise iş cinayeti. Yalnızca 6 ayda 33 çocuk çalışırken öldü. 22’si çocuk işçi ölümü, 11’i iş yeri kazası olarak sınıflandırıldı. Tüm bu sayılarla her bir çocuk bir istatistiğe dönüyor, okurken bile yine duyarlılığımızı yitiriyoruz. O yüzden raporda her bir çocuk teker teker yazıyor.

İntihar eden çocuklar

Narin tek değil demiştik, onun ölümü, tıpkı diğerleri gibi, Türkiye’nin içinden geçtiği toplumsal buhranın da bir çehresi. Yine raporda bu buhranın boyutunu ortaya koyan çok önemli bir detay var. FISA Çocuk Hakları Merkezi kurucusu Ezgi Koman, Yeni Yaşam gazetesinde kaleme aldığı yazısında 6 ayda 32 çocuğun intihar ederek öldüğünün altını çiziyor.
TÜİK’in verilerine göre ise durum daha çarpıcı. 2022 yılındaki 4,146 intihar vakasının 81’i 15 yaş altı, 410’u ise 15-19 yaş aralığındaki çocuklar. TÜİK 2021 yılında 15 yaş altı 71 çocuğun, 15-19 yaş aralığında 377 çocuğun intihar ettiğini bildirmiş.Koman’a göre çocuk intiharları daha derin bir insan hakları sorunu olarak ele alınmalı. Özellikle çatışma, savaş ve deprem gibi doğal afetler döneminde artış gösteren bu krizler karşısında çocukların uzun süreli psikososyal destek almaları şart. Ancak özellikle 8 Şubat depremlerinin ardından zaman içinde bölgede bu ihtiyaç karşılanamıyor, bu da intiharların önünü açıyor. “Sekiz yaşındaki çocukların intiharından söz ediyoruz,” diyen Koman ekliyor: “Eğer önlem alınmazsa, çocuklar yaşamlarını kaybetmeye devam edecek.”

40 binden fazla dosya açıldı

2023 yılında çocukların cinsel istismarı hakkında karara bağlanan davalarda çocukların cinsel istismarı suçlarında 2023 yılında karara bağlanan dosyalarda 7.088 sanık mahkum edilirken, 7.108 sanık ise beraat etti.Adalet Bakanlığı'nın Nisan 2024'te yayınladığı "Adalet İstatistikleri 2023" raporuna göre, "çocukların cinsel istismarı" iddiası ile 2023 yılında 40.713 yeni dosya açıldı ve bu dosyalarda 36.275 şüpheli yer aldı.

2015-2023 yılları arasında "çocukların cinsel istismarı" suçuna ilişkin açılan dosya endeksi ise yüzde 94 arttı. Dosya endeksinin 2015 yılından itibaren 100 olarak kabul edildiği raporda, 2023 yılındaki endeks sekiz yılda 194'e yükseldi.Yıllara göre "çocukların cinsel istismara" maruz kaldığı dosya endeksinde en yüksek oran 2022'de 219 olarak kaydedildi.2023 yılında "çocukların cinsel istismara" uğradığı iddiasıyla açılan 14.184 dosya hakkında "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verilirken, 14.299 dosya için kamu davası açıldı.

Türk Ceza Kanunu (TCK) uyarınca ceza mahkemelerinde kovuşturma evresinde olan toplamda 14.919 dosyanın neticesinde 6.656 mahkumiyet kararında 7.088 sanık mahkum edildi.6.211 dosyada ise beraat kararı verilirken, bu dosyalarda ise 7.108 sanık beraat etti.2023 bir önceki yıla oranla "çocukların cinsel istismar" suçuna ilişkin endekste yüzde -4'lük bir gerileme yaşandı ancak 2022 yılında "çocukların cinsel istismarı" suçlamalarında bir önceki yıla göre yüzde 33 artış yaşanmıştı.

FISA raporu ve Narin vakası, Türkiye’nin çocuk güvenliği konusunda ciddi adımlar atması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor; uzmanlar da bir yandan sorunun tek bir vakadan ibaret olmadığını, sistemik değişikliklere ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
Kadın hakları örgütleri, artan muhafazakarlığın ve hükümetin aile odaklı politikalarının çocukları korumakta yetersiz kaldığını, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, hayvan yasasının geçirilmesi gibi uygulamalarla kırılgan kesimlerin daha da savunmasız hale getirildiğini haykırıyor.
İstanbul’daki protestoda konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, “Sürekli aile odaklı politikaları gündeme getiriyorsunuz. İşte size aile! Kadın nerede? Çocuk nerede?” diyerek tepkisini dile getiriyor.

Bir kız çocuğunun varlığıyla yokluğu arasındaki o korkunç boşluğa sığan bunca ifrazatı bu ülke son yüzyılda, elindeki tüm kazanımları suistimal ede ede bizzat ve özenle kendisi biriktirdi. Bu olayın failleri en doğru şekilde tespit edilse ve onlara hukuk çerçevesinde en ağır cezalar verilse bile gerçek suçun ve suçlunun adı asla ağza alınmayacak yine...

k1.jpg

HER ŞEYİ HIZLA UNUTUYORSUNUZ

Mine Söğüt'ün Diken'de kaleme aldığı yazı gerçekten çok önemli;

“O köydekilere her şeyi bilip de sustukları için kızıyorsunuz ya… Siz de her şeyi biliyorsunuz ve susuyorsunuz. Aile sistemin en küçük ve en korkunç, devlet de en büyük ve en korkunç birimidir. Bu iki birimin maddi ve manevi değerlerini belirleyen her türlü dini inanç da her çağda ve her coğrafyada öldüresiye zehirlidir. Bu gerçeği mesela, çoğunuz gayet iyi biliyorsunuz ve susuyorsunuz. Susmakla da kalmayıp aileyi kutsallaştırmaya ve aynısını tekrar ve tekrar kurmaya devam ediyorsunuz. Devletin, sistemin hükmüne iyisiyle kötüsüyle mütemadiyen razı geliyorsunuz.
Dini inançların bu çağda artık sadece mitolojik ve sosyolojik değerleri olduğu ve siyasetçiler tarafından suistimal edilerek nasıl kullanıldığı aslında sizin için de aşikâr ama bunu bırakın konuşmayı, düşünmeyi bile şiddetle reddediyorsunuz. Size ahlak diye dayatılan ne varsa tıpkı o köy halkı gibi sorgulamadan, yargılamadan olduğu gibi hepsine boyun eğiyorsunuz.

Takım tutar gibi tuttuğunuz siyasi partileriniz, peygamber gibi taptığınız siyasetçileriniz var. Onların niyetlerinin baştan sona farkındasınız ama deşifre etmiyorsunuz.“Böyle gelmiş böyle gider” diye kodladığınız korkunç bir düzeni, “Tek başıma bir ben mi düzelteceğim” diyerek besleyip korurken, cinayeti görüp susan tanıktan zerre kadar farkınız kalmıyor.

Gözünüzün önünde ülke soyuluyor, hukuk çiğneniyor, çağdışı bir toplum mühendisliği yapılıyor, yılan size doğrudan dokunmadıkça ses etmiyorsunuz. Bu ülkede “Tehlikenin farkında mısınız?” diye çırpınanların size ne anlatmaya çalıştığına dönüp bakmaya kıymet vermediğiniz o günlerden beri süre giden sessizliğiniz kıyametiniz oluyor ve siz hala susuyorsunuz.

Çünkü… Farkındasınız, susmayıp konuşsanız sizin de ifadeleriniz o köydekilerinki kadar çelişkili olacak. İnandığınız, savunduğunuz değerlerle, yaşadığınız gerçekler birbirini tutmayacak. Sevdiğiniz insanların başını belaya sokacaksınız. Kendinizi içinde şuursuzca güvende hissettiğiniz o korkunç sistemin yıkımına sebep olacaksınız. Tutunduğunuz dallar kırılacak, sahip olduğunuz her şey belki de elinizden kayacak.

O sistem yıkılmasın, o düzen bozulmasın, kimse üzülmesin diye korktuğunuz, görmezden geldiğiniz şeylerin beslediği bir kötülüğün altında kaldığınız her sefer, gözünüzden döktüğünüz yaşlar da hissettiğiniz öfke de aslında sahte. O yüzden her şeye çabuk köpürüyorsunuz ve her şeyi hızla unutuyorsunuz.

Küçücük bir köyde şaibeli bir şekilde bir çocuk öldürüldü. Ve bu ülkenin resmi ve gayriresmî sisteminde ne kadar korkunç şey varsa hepsi birden kâbus gibi arka arkaya ortaya döküldü. Bir kız çocuğunun varlığıyla yokluğu arasındaki o korkunç boşluğa sığan bunca ifrazatı bu ülke son yüzyılda, elindeki tüm kazanımları suistimal ede ede bizzat ve özenle kendisi biriktirdi.
Bu olayın failleri en doğru şekilde tespit edilse ve onlara hukuk çerçevesinde en ağır cezalar verilse bile gerçek suçun ve suçlunun adı asla ağza alınmayacak yine. Siz sustukça… Sadece çocuklar değil herkes ve değerli olan her şey hep tehlikede bu ülkede.”

k2.jpg

PANDORA'NIN KUTUSU AÇILDI

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Nimet Özemir son 3 ayda yaşananları ne güzel özetlemiş... Narin'le birlikte Pandora’nın kutusu açıldı! Konuşmasaydık belki fark edilmeyecekti. Katledilen, kaybolan, taciz ve tecavüze uğrayan çocuklarımız için acilen bir strateji belirlenmelidir. Bu, sadece bir ailenin değil, Türkiye’nin sorunudur! Çocuk demek ülkemizin geleceği vatanın geleceği demektir! Ekonomik sorunlar bir şekilde çözülür, adaletsizlik zamanla giderilir ama ahlakımızı ve değerlerimizi kaybedersek geri dönüşü yoktur! Bu bir bölgenin değil, tüm Türkiye’nin sorunudur! Narin’in annesi, ablası, kardeşi olduk. Kurumlarımız sağlıklı çalışmalı, teknolojiyle desteklenmeli. Sistemli bir denetim olmadıkça bu mide bulandırıcı olayların ardı arkası kesilmez!

Son 3 ayda çıkan haberler:

Adana: Ceyhan ilçesinde, zihinsel engelli 17 yaşındaki kız çocuğuna cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen bekçi görevden uzaklaştırıldı. İddialara göre, bekçi küçük kıza tecavüz etmiş ve onu başka kişilerle cinsel ilişkiye zorlamıştı.
Balıkesir: Bandırma ilçesinde cami imamı, Kur-an Kursu'na gelen kız çocuklarına cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı. Çocukları istismar eden imam, olayın ortaya çıkmaması için çocukları tehdit etmişti.
Bursa: 15 yaşındaki kızını istismar eden baba, savunma sonrası tahliye oldu, yeniden tutuklandı.
Bursa: 3,5 yaşındaki çocuğunu istismar eden baba hakkında ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı verildi.
Çorum: 15 yaşındaki çocuk, 7-8 yaşlarındaki 5 çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.
Diyarbakır: Zihinsel engelli 14 yaşındaki kız çocuğuna, toplu tecavüz eden 21 kişinin yargılandığı dava, 8 yıl sonra beraatle sonuçlandı.
Hatay: Depremzede 17 yaşındaki çocuk çalıştığı kuaförün sahibi tarafından cinsel istismara uğradığını sosyal medya üzerinden duyurdu. Kız, şikâyette bulunmasına rağmen şüphelinin serbest bırakıldığını belirtildi. Bakanlık, davaya müdahil oldu.
İstanbul: Bir vakıfa bağlı davada, 6 yaşındaki bir kız çocuğu vakıf kurucusunun müridiyle dini nikahla evlendirilmiş ve yıllarca cinsel istismara uğramıştı. Dava, tekrar ertelenerek 23 Eylül'e bırakıldı.
İstanbul: İranlı bir kişi, küçük çocuğa tacizde bulundu. 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
İstanbul: Fatih’te parkta bir çocuğa uygunsuz davranışta bulunan bir kişi polise teslim edildi.
İstanbul: Ümraniye'de bir cemaate ait bir yurtta 11 yaşındaki bir çocuk, bir imam tarafından cinsel istismara uğramış ve sanık 28 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.
İzmir: 14 yaşındaki çocuğa tecavüz eden 4 kişi tutuklandı.
İzmir: 16 yaşındaki çocuk yıllarca cinsel istismara uğradıktan sonra intihar etti. Sanıklar beraat etti.
Kayseri: 5 yaşındaki Suriyeli çocuğa tacizde bulunduğu iddia edilen kişi gözaltına alındı, çocuk devlet korumasına alındı.
Konya: Muhtar, birlikte yaşadığı kadının kızını istismar etti. Anne de videoları çekti. 88 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Mersin: 5 yaşındaki komşu kızını istismar etmeye çalışan kişi halk tarafından yakalandı ve polise teslim edildi.
Muğla: Bir kişinin birlikte yaşadığı kadının 2’si engelli 3 kızına cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.
Şanlıurfa: Akçakale ilçesinde 17 yaşındaki çocuğa 3 erkek tarafından tecavüz edildiği bildirildi. Yakalama kararı çıkarılmıştır. Mağdur çocuk koruma altına alınmıştır.
Tekirdağ: İstismara uğradığı iddiasıyla bebek ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı ve entübe edildi. İstismara uğrayan bebek hayatını kaybetti.
Zonguldak: 13 yaşındaki çocuk, 35 yaşındaki kişi tarafından cinsel istismara uğradı. Fail tutuklandı.
Diyarbakır: Bağpınar Mahallesi'nde 7 yaşındaki bir kız çocuğuna amcası ve kuzeni tarafından 6 yıl boyunca cinsel istismarda bulunulduğu ortaya çıktı. İki zanlı 8 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi