Özel eğitim hayal oluyor

Artan ücretler, çocuklarına laik eğitim isteyen velileri zor durumda bıraktı. Orta sınıf ailelerin çocuklarını ana sınıfından üniversiteye dek özelde okutmasının bedeli daire fiyatlarıyla yarışır hale geldi. Türkiye’de orta sınıf aileler için özel eğitim kurumlarında çocuk okutmanın yolu neredeyse tamamen kapandı. AKP iktidarının çağdaş ve laik eğitimi kendi ideolojik amaçları doğrultusunda biçimlendirme adımları hızlanırken devlet okullarından kaçarak çocuklarını özelde okutmak isteyen veliler bu kez de fahiş fiyatlarla sınanıyor.

Ek ücretler artıyor
Özel okullarda anaokulundan üniversiteye tüm aşamalarda ücretler yalnızca eğitimle sınırlı kalmıyor. Yemek, servis, forma, kitap gibi ek ücretler ile iyice yükselen fiyatlar velileri isyan ettiriyor. Yıllık yemek ücreti en az 60 bin liradan
başlarken okullara göre fiyatlar 130 bin liraya kadar ulaşıyor. Ders kitabı ücretleri ise bazı okullarda 50 bin lirayı bulurken, anaokullarda istenen
kırtasiye malzemesi ücretleri ise 20-30 bin lira arasında değişiyor.


Yabancı özeller çok daha pahalı
Yabancı özel okullarda fiyatlar daha da yüksek. Fransız okullarının hazırlık sınıfı ücreti, eğitim, servis, forma, kitap kırtasiye bedelleri de eklenince 1 milyon TL’yi geçiyor. İstanbul Amerikan Robert Lisesi’nde eğitim ücreti 1 milyon 47 bin 900 lira olarak açıklandı. Yatakhane ve yemek ücreti eklendiğinde ise bu miktar 1.5 milyona ulaşabiliyor. Okul öncesi eğitimde yemek dahil istenen ücret 350 bin liradan 500-600 bin liraya kadar uzanıyor. İlkokul- ortaokul ve lisede ise fiyatlar 400 bin-1 milyon TL arasında değişiyor.
Bir öğrencinin anaokulundan başlayarak lise sonra kadar özel okulda okumasının bedeli yalnızca eğitim ücreti hesaplandığında ortalama 6-8
milyon liraya denk geliyor.


Üniversitelerde de aynı sorun var
Ek ücret bedelleri de eklenince ise yaklaşık 10 milyon TL’yi buluyor. Aileler, anasınıfından üniversite bitimine kadar çocuklarını özel okullarda okutmak için neredeyse birkaç daire parası harcıyabiliyor. Üniversitlerde de durum benzer. Çoğu vakıf üniversitesi geçen yıldan bu yana fiyatlara yaklaşık yüzde 100 zam yaptı. Bazı okullarda fiyatlar 1 milyon lirayı geçti.


Devlete bağış
Bir avuç zengin dışında yoksulluk herkesin kapısında dayandı. Asgari ücretliler, emekliler, plaza çalışanları ve memurlar da yoksullaştı, yoksulluk sınırı altında kaldı. Özel okulların fiyatları birden birkaç kat arttığı için orta sınıf ve üstü aileler bu fiyatları ödeyemeyecek duruma geldi. Bu durumlarda ‘iyi devlet okulları’na yöneliyorlar ve çocuklarını bu okullara yerleştirebilmek
için yüksek miktarlarda bağış yapıyorlar. Diğer yandan ise anaokullarında istenen 650 liralık katkı payını veremeyen ailelerin çocukları okulun dışında kalıyor. Bunların sayıları da giderek artıyor. ”Maarif Modeli'ni uygulayacak
öğretmen profili Milli Eğitim Bakanı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli atölyelerinde yer alan öğretmenleri ziyaret etmiş. Haberde öne çıkarılan bölüm ise öğretmenler bakana müfredat askı sürecinde iken görüşlerimizi aldığınız için çok teşekkür ederiz demiş. Bakanlığın sitesinde yer alan bu haber üzerine onlarca soru sorulabilir. Maarif Modeli atölyeleri, bu atölye programlarının içeriği nedir? Öğretmenlere rağmen bir öğretim programı hazırlandığını dağ taş duymuşken hâlâ “öğretmenlerin görüşünü aldık” safsatasını devam ettirmeye çalışmanın amacı nedir? Kaldı ki bu müfredat öğretmenlerle hazırlansaydı eğer olması gerekeni bir lütufmuş gibi “bahşettikleri” için hangi öğretmen bakana teşekkür eder ki? Bu ziyaretle eş zamanlı yine bir sermaye grubu (Kordsa) ile protokol imzalanmış. Bakanlık bu
protokolle öğrencilerin işletmenin üretim/hizmet ortamlarında çalıştırılacağını söyleyerek bedava iş gücü haline getirileceklerini müjdeliyor. Çerçeve öğretim programlarına, basılı dijital ders materyallerine, alan öğretmenlerinin katılacağı hizmet içi eğitimlere bir sermaye grubu karar verecekmiş. Siyasi iktidarın müfredat ve ÖMK ile amaçladıkları Yeni Türkiye Yüzyılı’nı, yeni rejimi yaratmak. Okulların tamamen sermaye ve tarikat yapılarına bırakılması, eğitimin halkın çocuklarının gelecek yaşantısını değiştirmek için bir umut olmaktan bütünüyle çıkarılması.
∗∗∗
Öğretmenlerin haftalardır süren itirazına, direnişine rağmen ertelendi diye açıklanan Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı bugün ve yarın görüşülmek üzere (26-27 Temmuz) Meclis gündemine alındı. ÖMK tasarısı Milli Eğitim Komisyonu’ndan değişmeden geçti. Öğretmenlik Meslek Kanunu maddelerine bütünlüklü baktığımızda hazırlık eğitimine alınan öğretmenler hem derse girecek hem de akademide eğitim alacak. Hazırlık eğitimine
alınan öğretmenler kadrolu öğretmenlerle aynı işi yapmasına rağmen her bir dönemi 10-14 hafta olan 3-4 dönemlik süre zarfında açlık sınırı altında yirmi iki bin liraya çalıştırılacak. Bu karar başta taban maaş hakkı mücadelesi veren
özel okul öğretmenleri olmak üzere tüm öğretmenlere yönelik bir tehdit. Mesele ücret meselesinin de ötesinde kanun ile öğretmenleri ve öğretmenlik mesleğini değersizleştirme amaçlanıyor. Hazırlık eğitimindeki başarı maddesiyle de lisans eğitimi süresince aldığı notlar, emekler yok sayılıyor. Tek kriter öğretmenlerin akademide almaları gereken baraj puanları. Eğitim fakültelerinin işlevi tamamen kaldırılıyor, ortaöğretim ile akademi arasında kalan tanımsız, işlevsiz bir ara kurum haline getiriliyor. ÖMK’nin akademi ile ilişiğin kesilmesi maddesi ise kimi elemek istiyorlarsa disiplin soruşturması
veya hazırlık eğitimindeki derslerden başarısız sayılarak ilişiğinin kesilmesini düzenliyor. ÖMK öyle dar bir sınırla tartıştırıldı ki, kamuoyunda hâlâ tasarının hazırlık eğitimine alınacak öğretmenlerle sınırlı olduğu konuşuluyor. Sadece “.... denetimlerde yetersizliği tespit edilen öğretmenlerin Milli Eğitim Akademisi’nde eğitime alınmalarına eğitim sonunda yapılacak yeni değerlendirmede yetersizliği devam edenlerin hizmet sınıfının değiştirilmesi” maddesi bile tek başına bu kanunun tüm öğretmenler için nasıl bir tehdit aracı haline getirileceğini açıkça gösteriyor.
∗∗∗
Tasarının girişi, gerekçesinde belirtilen “öğretmenlerin meslek öncesinde yetiştirmelerinden mesleğe kabullerine, mesleki gelişimlerinden kariyer
basamaklarındaki ilerlemelerine kadar meslekle ilgili tüm aşamaların bütünlük içinde tasarlanacağı” sözcükleri ile kimin atanacağından, kimin görevine devam edip etmeyeceğine, kimin kariyer basamakları hukuksuzluğu adı altında uzman/başöğretmen olacağına, okul idarecisi olacağına akademi eğitimi adı altında siyasi iktidarın karar vereceğini düzenliyor. Mesleki gelişim
faaliyetleri beşer yıl aralıklarla izleyip performansınızı ölçeceğiz diyorlar. Kim, hangi liyakat ve kriterlerle öğretmenlerin emeğini ölçecek? Ölçüm sonucu
nasıl kullanılacak? Disiplin hükümleri maddesi açıkça siyasi iktidarın istemediği öğretmenin süreklilik halinde cezalandırılacağını düzenliyor. Müfredatın belirlediği amaç ve hedeflere aykırı faaliyet ve uygulamalar yapanlar, öğrencilere olumsuz örnek teşkil edecek söz, davranış, hal ve
hareketlerde bulunanlar, öğrencilerin ders başarılarının değerlendirilmesinde taraflı davrananlar aylıktan kesme ile cezalandırılacak. Kim, hangi kriterlerle, hangi liyakatla karar verecek? Sınırları çizilmemiş, muğlak ifadelerle cezayı
vereceklere sınırsız keyfiyet hakkı veriliyor. ÖMK tasarısının gerekçesinde “Eğitimin en önemli sorun alanlarından biri öğretmenlerdir ve bu nedenle
de iyi eğitilmelidirler” denilmiş. Yirmi iki yılda eğitim yoluyla memleketi en büyük yıkıma hazırlayanlar tarafından binbir zorlukla ve sınırlılıklarla
emek veren öğretmenler suçlu ilan edilmiş. Bakan “Yeni başlangıçlar farklı kesimlerden eleştiri konusu olabilir” demiş. Farklı kesimler dediği ise memleketin öğretmenleri…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi