Bu yıl en çok hangi vakıf üniversiteleri tercih edildi?

2024 Üniversite tercih sonuçları açıklandı. Yaklaşık üç milyon kişinin ilgilendiği bir pazar, buna aileleri de eklerse nerden baksanız 15 milyon insanı etkileyen bir süreç bu üniversite tercih dönemi. Bu yıl sınava giren yaklaşık 3 milyon aday vardı bunların 2 milyon 755 bini tercihte bulunma hakkını elde etti ama 1 milyondan fazla öğrenci tercihte bulunmadı.

Üç yıldır üniversite tercihlerinde baraj kaldırıldı. Barajın kaldırılmasının öğrencilere bir hayrı oldu mu? Bence hayır. Barajın kalkması en çok parayla eğitim veren üniversitelere yaradı. Çok düşük puan alan öğrenciler para ile eğitim veren üniversitelerde eğitim alma hakkını elde etti. Sıfır net, üç beş net ve hatta eksi netlerle parayı basıp üniversitelere kayıt yaptırma hakkını elde eden on binlerce öğrenci ortaya çıktı.

Barajın kalkması her ne kadar her yıl tartışılsa da liberal sistemle yönetilen bir ülkede sermaye sahibi üniversitelerin desteklenmesi adına uygulandığına adım gibi emin olduğum bu kural artık değişmez. Çünkü alanda memnun satan da memnun. Bundan sonra değişmesi çok zor.
Başarısız öğrenciler üniversiteli olunca “üniversiteli” olmanın da önemi artık eskisi kadar bir önemi kalmadı. Ver parayı al diplomayı sistemi artık yavaş yavaş kendisini kabul ettiriyor. Bu tipik üçüncü dünya ülkesi görüntüsünden gelecekte bunun faturasını görmeye başlayınca kurtulacağız belki ama bunun için daha zaman var.

Ortalama doluluk oranı yüzde 85

2024 tercih dönemi açıklandı para ile eğitim veren vakıf üniversitelerinde ortalama doluluk oranı yüzde 85 oldu. Bunun altında kalanlar ortalamanın altında kalırken üstüne çıkanlar ortalamanın üstünde ve tabii ki “başarılı” oldular. Üniversite tercihinde bulunan öğrenciler bu yıl yaptıkları tercihlerle en çok talep edilen üniversiteler listesini de güncelledi.
Bu yıl özellikle ekonomik kriz ve üniversitelerin yaptığı yüzde 200lere varan zamlardan dolayı tercih döneminin zor geçeceğini tahmin ediyordum. Üniversiteler akademik kalite, ücret politikası, marka değeri gibi kavramlar arasında kıyasıya mücadele ettiler. Fuarlara giden, reklam kampanyaları yapan, akademisyen transferleri yapan, fiyat politikalarını kolaylaştıran üniversiteler olduğu kadar hiçbir şey yapmayan üniversiteler de oldu.

Dükkanda kalan mallar da satılacak

Gençler ise tüm bu faktörleri dikkate alarak tercihlerini yaptılar. Paralı eğitim veren üniversitelerde doluluk oranı ortalama yüzde 85. Yaklaşık 16 bin kontenjan boş kaldı. Bu boş kalan kontenjanlar ek tercih döneminde bir kez daha görücüye çıkacak. Bu ek tercih dönemini de ben hiç anlamadım, dükkânın kapanmasından sonra elde kalan son malların satılması için tekrar kepenk açılması gibi bir şey bu ek-tercih dönemi. Türkiye’de üniversiteli olmak zaten kolay bu ek promosyon faaliyetleri ile gençler nerdeyse zorla üniversiteli yapmaya çalışıyorlar. Tabii ki tüm bu olaylar eğitimi basitleştiriyor, diplomaları değersizleştiriyor ama bunun hiç kimse farkında değil.
Yaklaşık on yıldır yüksek öğretim alanında eğitim programları yapıyorum, yazılar yazıyorum. Otuz yıllık medya sektöründe sahip olduğum yöneticilik deneyimimle sürekli üniversitelerden mezun olanlarla muhatap oluyorum. Ortaya çıkan ve her geçen gün derinleşen fotoğraf çok net: Her yıl üniversitelerin eğitim programlarında kalite düşüyor, her yıl üniversitelerden mezun olan gençler daha da cahil mezun oluyor.

Üniversiteler Bermuda Üçgeni'nde

Bunu istediğiniz kadar söyleyin bağırın çağırın kimsenin umurunda değil. Çocuklar cahil girdikleri çoğu üniversiteden daha da cahil ve hayatlarından dört yıl kayıpla mezun oluyor. Üniversite patronları para düşünüyor, üniversitedeki akademik idari yöneticiler koltuklarını düşünüyor, üniversitelerde eğitim veren akademisyenlerse düşük maaş, saçma sapan mesai kuralları ile adeta bir köle gibi çalıştırılmanın verdiği psikolojik yorgunluk içinde ders anlatıyorlar. Bu üçgende kimsenin kimseye hayrı yok. Bu Bermuda üçgeninde herkes kendi derdinde.

Google akademisyenler cirit atıyor

Beni bu tabloda üzen bir diğer şey ise akademisyenlerin piyasadan kopuk yaşamaları. Türkiye’deki üniversitelerde eğitim veren akademisyenlerin yüzde 90’ı. Bakın abartmıyorum yüzde doksanından fazlası Google Akademisyeni. Ne demek bu? Google’da rahatlıkla bulabileceğiniz bilgileri evirip çevirip gençlere anlatan hocalara benim taktığım isim.

Böyle olunca gençler sıkılıyor ve okullara bile gitmek istemiyor. Ya üniversiteleri bırakıyor ya da psikolojik olarak kopup zorla mezun oluyorlar. Sonra da kara kara “ben ne yapacağım” diye düşünüyorlar. Sonuç vahim. Bu tablo düzelir mi? Benim zerre umudum yok.
Ancak tabii ki yukarıda dile getirdiğim tablo Türkiye ortalamasının tablosu. Türkiye’de iyi eğitim veren az sayıda olsa da vakıf üniversitesi var. Bunların sayısı belki ama gençler bunları çok iyi biliyor. 2024 tercih döneminde de tercihlerini yapanlar bunu bir kez daha gösterdi.

y2.png

Şampiyonlar Ligi'nde kimler var?

Tabloda 2024 yılında tercihte bulunan öğrencilerin İstanbul’da faaliyet gösteren üniversiteleri tercih sıralaması sonucunda ortaya çıkan sıralaması var. Yani bir nevi İstanbul gibi önemli bir metropolde faaliyet gösteren kırkın üzerindeki vakıf üniversitesinin öğrencilerden aldığı talebe göre oluşan puan cetveli. Bu sıralamada ben ilk onda yer alan üniversiteyi şampiyonlar ligi, on ile on beşinci sırada olanları UEFA ligi, on beşinci ile yirminci sırada yer alanları ise konfederasyon ligine gidecek futbol takımlarına benzettim. Hani futbolda Süper Lig’de ortaya çıkan puan cetveline göre ilk beş, altı takım Avrupa’ya son dört takım birinci lige düşer ya o hesap.

İlk onda yer alan üniversiteler içinde Koç, Sabancı ve Özyeğin üniversitesi bir kere artık piyasada adlarını yüzde yüz kabul ettirdiler. Bu üniversiteler Türkiye’nin Real Madrid’i artık.
Demiroğlu Bilim Üniversitesi arkasında Florance Nightingale’in uygulama imkanlarını alarak ‘şampiyonlar liginde iddialıyım’ diyor. Bu iddiasını da devam ettirecek gibi çünkü özellikle sağlık alanında çok iyi know-how’u ve akademisyenleri var.

Yeditepe Üniversitesi yirmi beş yılı aşan kalitesi ile her ne kadar ara ara düşüşler yaşasa da “bu yarışta bende varım” diyerek sıralamada ilk ona girmeyi başarıyor.

İbn-i Haldun Üniversitesi ve 29 Mayıs Üniversitesi de şampiyonlar ligini zorluyor ama burada bir fark var. Bu iki üniversite hedef kitle olarak biraz daha niş bir kitleye sesleniyor. Biraz daha muhafazakâr bir kitleye seslendiği için bu üniversiteler belki de gelecekte muhafazakarların Koç Üniversitesi olabilir ama henüz zamanları var.

y3.png

Yükselen yıldızlar

Şampiyonlar liginde yükselişte olan iki üniversite Mef Üniversitesi ve İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi. İkisi de kaliteli üniversiteler. İkisinin de adı çok güzel. MEF kırk yılı aşan MEF Eğitim grubunun marka güvenirliğine sahip, İSTÜN ise isminde açık ve net “ben sağlık ve teknoloji” odaklı bir üniversiteyim diyor. Bu eski Sovyetler modelinde vardı. Benim çok sevdiğim bir modeldir. Bir üniversitenin “ben her eğitimi veririm” demek yerine “ben bu, bu, bu alanlarda iyiyim” demesi çok önemlidir. Bu bir insanın “ben her işi yaparım abi” demesi gibi bir şeydir.

Sovyet Rusya’sında da üniversiteler belli alanlara odaklanmış ve her alanın üniversitesi vardı. Bu bir yatay entegrasyon sağladığı gibi o alanda kusursuz bir eğitim verme imkanı da sağlıyordu. 2020-2021 eğitim yılında ilk öğrencilerini almaya başlayan İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi (İSTÜN) ilk yılında yüzde 100 doluluk oranı yakalamıştı (üstelik o dönem YKS’de baraj uygulaması da vardı). Bu yıl ise 1328 kontenjanının 1283’ünü doldurarak yüzde 96,6’lık bir doluluk oranı ile üniversite doluluk oranı sıralamasında altıncı sırada yer aldı. Bu kim ne derse desin çok ciddi ve güzel bir başarı. İSTÜN çok başarılı bir tanıtım kampanyası yapmıştı, güzel grafiklerden oluşan görselleri, güzel yerleşkesi ile zaten bu başarının sinyallerini veriyordu.

Başarı sinyalleri veren ve her yıl bir şampiyonlar ligi üniversitesi olmaya emin adımlarla giden MEF Üniversitesi onuncu yılında artık “bu yarışta bende varım” dan çok “bu yarışta ben zirveyi zorluyorum” diyor. Bu üniversite de İstanbul ‘da faaliyet gösteren vakıf üniversitesi sıralamasında ilk ona girmeyi başardı. MEF Üniversitesi çok farklı bir strateji ile çıktı yola ve diğer tüm üniversitelerden farklı bir eğitim vizyonu hazırlayarak “bir Google üniversitesi” olmamaya çalıştı ve bunun karşılığını aldı.

MEF, ÜniAr’ın gerçekleştirdiği “Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması-2024” raporunda öğrencilerin en çok memnun olduğu vakıf üniversitesi oldu. Bu üniversitenin bence en büyük farklarından biri de yapay zekaya yönelik geliştirdiği eğitim stratejisi. Yapay zekâ ile ilgili bende sektördeki çalışmalarımda kullanmak için çok ciddi çalışma ve araştırmalar yapıyorum. Her araştırmamın her uygulamanın sonucunda şaşkınlıktan ağzım açık kalıyor. Yapay zekâ müthiş bir şey onu görmemek akademik körlükten başka bir şey değildir. Yapay zekâ dünyayı on, on beş sene sonra tamamen değiştirecek. Şu an bunun en çok farkında olan üniversite MEF Üniversitesi. Bu üniversite eğitim programlarını buna paralel güncelliyor. Sırf bu özelliği bile bu üniversiteyi şampiyonlar liginde iddialı konuma getiriyor.

y1.jpg

Tabloda İstanbul’da faaliyette bulunan vakıf üniversitelerinin tercih edilirlik oranlarına göre sıralamasını görebilirsiniz. Bir sizde göz atın bakalım ne düşüneceksiniz.

Not: Tabloda İstanbul’da faaliyet gösteren vakıf üniversitelerin dört yıllık lisans doluluk oranlarını göstermektedir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mihalis Kuyucu Arşivi