Bihter fahişe ruhlu mu!

Geçtiğimiz gün canım sıkıldı, televizyon kanalları da tatilde olduğu için izleyecek bir şey bulamadım. Uzun zamandır biriktirdiğim bir liste var. Bu listede fırsat bulununca izlenecek yapımların listesi var. Dijital medya, YouTube filan diziler, filmler , belgesellerin yer aldığı bu listeyi elime aldım ve o listeden “ BİHTER” adlı filmi seçtim.

film-genel-foto.jpeg

Bihter, geçtiğimiz sene çok büyük umutlarla çekilen “Aşk-ı Memnu” adlı romanın 2023 televizyon versiyonu. Bu roman çok meşhur bir romandır. Duymayan yoktur desem abartı olmaz. Halit Ziya Uşaklıgil’in bu romanı defalarca televizyona aktarıldı. Romanın bir önemli özelliği de vardır. Bu roman Türkiye’de ilk dizi olarak uyarlanan ve televizyonda ilk yayınlanan romandır. TRT yetmişli yıllarda bu romanı dizi yapmıştı. Bu dizi Türk dizi tarihinin miladı olarak adlandırılır. Dizinin bir diğer özelliği de yurt dışına ilk ihraç edilen Türk dizisi olmasıdır.

bihterfilm-afis-2.jpg

En kötü uyarlama

“Aşk-ı Memnu” tarihinde ilklerle ve büyük başarılarla dolu bir yapıttır. Bunun romanı Amazon Prime adlı adlı dijital televizyon platformu 2023 yılında yatırım yaptığı ilk Türk yapımı olarak platformuna kattı. Diziyi bir tek bölüm olarak ve sinema formatında çektirdi adını da “Aşk-ı Memnu” değil “Bihter” olarak değiştirdi. İşte o boş günümde bu filmi izleyeyim dedim. Dedim de demez olaydım. Hayatımda seyrettiğim en kötü “Aşk-ı Memnu” uyarlamasını izlemekle kalmadım aynı zamanda hayatında izlediğim en kötü filmlerden birini de izlemiş oldum.

“Bihter”i neden çektiler? Böyle bir yapımla küresel bir dijital platformun Türkiye prömiyerliğini neden yaptılar? Bu yapımda gerek senaryoda gerekse çekimlerde bu kadar mübalağa neden gerek duydular anlamadım.

yazi-icine-gom2.jpg

“ZİP”lenmiş bir senaryo

“Bihter” daha önce izlediğiniz “Aşk-ı Memnu” dizisinin hızlandırılmış daha doğrusu ziplenmiş versiyonu. Hızlı hızlı, tak tak tak geçmişler konuları. Bu hız eminim hikayeyi , romanı bilmeyenleri sıkmıştır. Nostalji sevenler için hiçbir done kullanılmamış, yeni nesli yakalamak için zerre bir kaygı duyulmamış. Küçücük bir oyuncu castı, alelacele hazırlanmış yer yer insanın ahlaki sınırlarını da zorlayan bir senaryo, basit karanlık çekimler ve yine acele hazırlandığı her sahnesinde belli olan mekanlar ve çekim setleri.

Filmde Bihter’i Farah Zeynep Abdullah canlandırmış. İlk dikkatimi çeken şey Farah’ın kiloları oldu. Bu oyuncunun kendi hali mi yoksa Bihter’i seksi göstermek için dolgun etli göstermek için yapılan bir strateji mi? Farah Zeynep’in suratı çok şişik bu filmde. Çok güzel bir kız olmasına rağmen bu şişkinlik ona yakışmamış. Filmde bir anlatı yöntemi denenmiş. İlk dakikasından son dakikasına kadar olayları Bihter anlatıyor. Bihter senaryoda hem anlatıcı hem de oyuncu rolünde.

Şaka gibi final

Film finali hariç bildiğimiz hikâyenin aynısı. Bihter zengini eve gelin gidiyor, gelin olarak gittiği eve adapte dönemi, Behlül vs her şey aynı. Senaryoda beni çok rahatsız eden şeyler gördüm. Zaten bu filmi beğenmememe neden olan da buydu. Senaryoda Bihter, şımarık , fırlama , isterik tabiri yerindeyse “piç” bir kız gibi gösterilmiş. Bugüne kadar alıştığımız “Aşk-ı Memnu”ların aksine bir karakter çizilmiş. Bu karakter beni çok rahatsız etti.

Filmde Bihter’i daha evliliğinin birinci senesinde Behlül’e aşk yaşarken görüyoruz. Aynı evde yaşan ailede Behlül’ün odasına giden Bihter’in oradaki cüretkar sevişme sahneleri, yer yer gösterilen çıplaklık, Bihter’in eşi Adnan bey ile olan daha doğrusu filmde gösterildiği şekliyle olmayan cinsel yaşamı filmden akla kalan gereksiz görüntüler. Adnan bey ile olan sevişmelerinde ki tavırları, küçük düşürücü davranışları, Behlül ile olan ateşli sevişmeler son derece itici. Böylesine önemli bir romanı dijital platformlara uyarlıyorsun ama sen ucuz pornografik mesajlar peşindesin. Bu kadar ucuz düşünen senarist ve yapımcı hatta yönetmeni en son o seksenli yıllarda çekilen içinde seks olan basit sinema filmlerinde görmüştüm.

Filmden o kadar sıkıldım ki ara ara kumandamı alıp beş, on saniye ileri sararak bitirdim. Filmin sonu deseniz ayrı bir skandal. Romanın finalinde Behlül’ün Nihal ile evleneceğinin haberini alıyor, Adnan bey bu yasak ilişkinin kokusunu alıyor bunu üzerine Bihter eline silahını alıyor ve kendisini öldürüyor. Behlül ise bu acıyı içinde yaşıyor ve Bihter’in mezarına gidip “O silahı tutamadım, elinden alamadım” diyor özetle hep yasını yaşıyor hem de Bihter’in kendisini vurduğu sırada onu engelleyemediği için üzülüyor. Peki ya Bihter filmi nasıl?

film-foto-2.jpg

Bihter filminde final de fiyasko. Bihter yine eline silahını alıyor ve ateş ediyor. Herkes hikayedeki sonu beklerken bir de ne görelim. Behlül pencereden zıplıyor ve denizdeki kayığa binerek oradan kaçıyor. Bihter ise binadan elinde silahla dışarı çıkıyor ve “Ben Bihter’im” diyerek herkesin önünden geçerek evi terk ediyor.

Hadi romanı bir kenara bırakalım. Değişiklik yapmak istiyorsun. Böyle mi değişiklik yapılır? Behlül’ü bir korkak gösterip, Bihter’i bir çılgın kız olarak mı göstermek istiyorsun? 1990’ların Osmanlı’sında bu coğrafyada böyle çılgın bir kız bulunabilir mi? Hadi diyelim ki bulunur. Peki Halid Ziya Uşklıgil’in betimlemek istediği Bihter bu mu?

Yerinde durmayan, şımarık, ergen, isterik, seks manyağı bir fahişe mi düşündü rahmetli bu romanı yazarken duygularına hakim olamadığı için yasak bir aşk yaşayan bir kız mı düşünmüş? Bence ikincisi. Peki böylesine klasikleşmiş ve Türk edebiyatına da girmiş bir karakteri fahişe ruhlu göstermek kime ne kazandırır? Ben söyleyeyim hiç kimseye hiçbir şey kazandırmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mihalis Kuyucu Arşivi