Kuyruk uzamaya başladı…!

 Vezirler huzura çıkmışlar:

-Padişahım, hazinede para kalmadı. Yeni vergilere ihtiyacımız var, demişler.

Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış, halkın durumu kötü.
– Eeee! Ne vergisi koyalım?
Vezirler;
– Köprülere adam koyalım, her geçenden 10 akçe alsınlar!
Padişah ‘tez uygulana’ demiş.
Aradan bir sure geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
– Nasıl, halkımdan tepki var mıdır?
– Hiç bir tepki yok Sultanım!
– İyi o zaman köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da 10 akçe alına.
Aradan bir süre geçmiş, Padişah tekrar sormuş vezirlerine:
– Var mı halinden şikâyet eden?
– Yok Haşmetlum.
Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş:
– Köprülerin ortasına da birer adam koyun, gelip geçeni köprünün ortasında şeyetsin!
Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah, çağırmış vezirlerini,
– Halkı dinleyelim hele bir, demiş.
Gitmişler köprünün çıkışına Padişah sormuş:
– Eyy kullarım. Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikâyetiniz?
Ses yok.
– Size söylüyorum var mı bir şikayetiniz?
Sinirlenen Padişah tekrar :
– Ulan demiş, şimdi burada taş üstünde taş omuz üstünde baş komam! Alırım hepinizin kellesini. Var mı şikâyeti olan hemen söylesin!.
Diye gürleyince arkalardan korkuyla karışık cılız bir ses duyulmuş:
– Padişahım, o köprünün ortasındaki bizi beceren adam var ya!
– Eeee! demiş Padişah bir umutla. Ne olmuş o köprünün ortasındaki adama?
– Çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, kuyruk oluyor çok bekliyoruz, mümkünse bir-iki adam daha koysanız.
***
Bu hikayede adı geçen padişahın veya ülkenin adının önemi yok aslında.
Şayet yaşadığınız topraklarda sizlere yapılan haksızlığa sesinizi çıkartmıyorsanız bu hikayede adı geçen ülkede yaşayan halktan farkınız/farkımız nedir ki?
Dolayısıyla böyle bir halkın yaşadığı ülkenin padişahının da yine hikayede geçen padişahtan farkı yoktur sanırım.
Padişah var köprüden geçişlerde altın toplar, para toplar, yetmez körü ortasına adamlarını dikerek halkını o adamlara şeyettirir (burada dilim varmıyor yazmaya kusura bakmayın).
Padişah var halkına zulüm eder, evinden eder, köyünden eder, ülkesini savaşa sürükler, çocukları savaşa gönderir, ülkesini çıkmaza sokar.
Veya başbakandır o kişi, cumhurbaşkanıdır, adeta padişah gibi davranır halkına, eser gürler, asar keser.
Zira, o ülke halkı müsaade ettiği sürece bu zat her yaptığı hareketin doğru olduğundan kuşku duymamaya başlar.
***
Bugünlerde fark ettim de yaşadığımız ülkede kuyruk uzadıkça uzadı.
Hakikaten aslında bu ülke insanına insafsız bir padişah az.
Bir yetmez iki tane olsun.
Üç olsun.
Dört olsun.
Hatta beş olsun, onbeş olsun, binlerce olsun.
Ver Allahım ver.
Bize bol bol padişah ver.
***
Biz bir tanesinden şikayetçiydik şimdilerde padişahlığa heves edenleri de görünce galiba halkımız istiyor ki bunlarda padişah olmaya hevesleniyor demeden geçemeyeceğim.
Bakın birinci padişahımız yetkisi olmamasına rağmen koalisyona karşı.
MHP’ye karşı.
CHP’ye karşı.
HDP’ye karşı.
Erken seçim de erken seçim diye tutturuyor.
***
Hadi 7 Haziran beğenilmedi.
27 Kasım’da erken seçim oldu.
Buradan da AKP’nin tek başına hükümet kuracağı sonuç alınamadı o zaman ne olacak.
AKP 276’yı bulana kadar seçim mi yapacağız. Madem öyle bence hiç seçime falan girilmesin.
TBMM’de piyasa araştırılması yapılsın.
258’e ne lazım, 276’yı tamamlamak için.
18 tane şöyle kelli felli kalıplı olmasına da gerek yok.
Gak denince de elini kaldıracak guk denince de oy verecek vekil transfer edilsin.
Böylece boşu boşuna erken seçim yaygarası yapılmasın.
***
7 Haziran'da vatandaş, AKP'ye tek başına iktidar izni vermedi. Başkanlık sistemine açık şekilde karşı çıkan halk, AKP'ye de muhalefetle uzlaş mesajı verdi.
Sonuçta 4 partili, toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği geniş tabanlı bir meclis oluştu.
Yine bu vatandaşın oyları ile o koltuğa gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan ise tarafsız cumhurbaşkanı olmasına rağmen koalisyon hükümetinin bu ülkeye faydasız olduğuna kanaat getirerek erken seçim istediğini açık ve net ortaya koydu.
Oysa Cumhurbaşkanı seçilenler tam da şu yemini etmekteydi; … Anayasa ve hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağıma, adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma. Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmeye namusum ve şerefim üzerine and içerim…
Aradan geçen bir yılı aşkın sürede bu yemine ne kadar bağlı kalınıp kalınmadığını sizlerin taktirine bırakıyorum.
***
Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde Başbakan Davutoğlu ile CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun koalisyon görüşmeleri henüz noktalandı.
An itibari ile de (13 Ağustos 2015 Perşembe saat: 17:00) Başbakan Davutoğlu canlı yayında açıklamalarda bulunuyor.
Son duyduğum cümle aynen şu; başından beli bir koalisyon hükümetinin kurulmayacağı belliydi…
Madem bu kadar belliydi bu kadar süre bu ülke insanının niye oyaladınız be kardeşim.
***
Neyse anlayacağımız kadarı ile bugün AK Parti’nin 14. Kuruluş yıl dönümünde Başbakan Davutoğlu yeniden sandığı gösterecek açıklamalarda bulunacak ve büyük bir ihtimal ile MHP’nin desteği ile bir azınlık hükümeti ile erken seçime gidilecektir.
Biz gelelim yazımızı tamamlamaya.
Ne diyorduk.
Kuyruk uzamaya başladı..!
Hakikaten yazımızın başında aktardığımız hikayeden farklı bir durum söz konusu değil ne yazık ki ülkemizde.
Halkına hakaret et, eyvallah.
Ananı da al git de, eyvallah.
Ülkeni savaşa sürükle, eyvallah.
Gençleri ölüme gönder, eyvallah.
Parmak sallayarak tehditler savur, eyvallah.
Gazeteciyi tehdit et, eyvallah.
Hukuku ayaklar altına al, eyvallah.
Polisi, askeri bir birine düşür, eyvallah.
Paraları ayakkabı kutusunda sakla, eyvallah.
Avroları sıfırla yavrum sıfırla, eyvallah.
Sana karşı eleştiri getireni zindana gönder, eyvallah.
İyi de kardeşim, kuyruk uzadıkça uzadı…
Bize bir değil birkaç padişah gerek artık..!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi