Medyamızın bu hale gelmesinin en büyük sorumlusu Aydın Doğan'dır!

Türk medyasının bu duruma gelmesinde en büyük pay sahibi olan Aydın Doğan, 45 yıl sonra medya sektöründen tamamen çekildi.

Hadi bir kişi bu sözüme itiraz etsin de görelim.

‘Türk medyasının bu duruma gelmesinde en büyük pay sahibi’ kısmına katılmamanız için Aydın Doğan isminin son 40 yıldır medyada etkin olduğunu da inkar etmeniz gerekiyor.

Bünyesinde CNN Türk ve Kanal D, Hürriyet, Posta ve Fanatik gazeteleri ile Doğan Haber Ajansı ve D Smart’ı da bulunduran Doğan Medya Grubu Mart 2018'de Demirören Holding'e satılırken, Doğan Holding ve Alman Hubert Burda grubu ortaklığıyla 21 Temmuz 1988'de kurulan Doğan Burda Dergi Grubu, 10 milyon dolar bedelle bir yatırım fonu grubuna satıldı. Doğan Burda'nın satılmasıyla, Aydın Doğan ve Doğan Holding, 45 yıl önce girdiği medya sektöründen tamamen çekilmiş oldu.

*

Türkiye’deki basın organlarının yarısından fazlasının en uzun süre patronu olan Aydın Doğan, Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi’nin 1 Şubat 1979’da öldürülmesinden sonra basından çekilmek isteyen Karacan ailesinden aynı yıl Milliyet’i satın alarak 45 yıl önce medya sektörüne girdi.

1994 yılında Simavi ailesinden Hürriyet’i satın alan, Kanal D ve CNN Türk televizyonları, Posta, Fanatik, Radikal gazeteleri, radyolar ve dergi grubuyla Türkiye’nin en büyük medya grubunu kuran Aydın Doğan, 2018 yılında gazete ve televizyonlarını Demirören Holding’e sattı.

ana-foto.jpg

*

Gerek bu satışta parayı ve huzuru, gerek medyada güçlendikçe banka kurarak ekonomik anlamda güçlenmeyi, fakat gazetecilik ilkelerinden uzaklaşmayı tercih eden Aydın Doğan bana göre Türk medyasının bu günlerde gelmesinin en büyük sorumlusu olarak tarihteki yerini almıştır.

Aydın Doğan’dan önce basın dünyamızda bayram gazeteleri vardı, gazeteciler belki parasızlardı fakat ülkenin en saygın insanlarıydı, basın organları el üstünde tutulurdu, televizyonlarda ve gazetelerde etik değerlere önem verilirdi. İş insanları, siyasetçiler, sanatçılar, spor adamları ile gazeteciler belli bir kriterlerde görüşürlerdi. Gazeteler sadece tirajları ve reklamları ile yaşarlardı. Televizyonlar sadece reklamlar ile ayakta kalırdı. Transfer olarak milyon dolar pazarlıkla kanal değiştiren anchorman yoktu, milyon dolar karşılığı değişen genel yayın yönetmenleri yoktu.

Basın organlarında asparagas haber yapanlar dışlanırlardı, haber atlatma vardı, haber yarışı vardı, reyting uğruna çirkin pazarlıklar yoktu, çamur at iz kalsın haberlerine değer verilmezdi, bir gazete manşeti ile bakan değişirdi, başbakan değişirdi. Ülkede yer yerinden oynardı.

*

Aydın Doğan medyasından sonra bütün bunlar gitti, yerine tüccar gazeteciler geldi, dosya takipçileri geldi, para baronları, mafya, siyasi kurnazlar, kara para aklamacıları, uyuşturucu kaçakçıları, terör örgütleri ile işbirliği yapan kurnazlar geldi.

Artık gazeteciliğin evrensel etik değerleri yerini, çıkar ilişkilerine, şantajcılara, asparagas habercilere, goygoyculara, tüccarlara, yağcılara, yalakalara, şikecilere, rüşvetçilere bırakmıştı.

Basın dünyasının bu zaafından istifade eden kötü niyetli iş insanları, siyaset insanları, sanatçılar, spor adamları satılık kalemlere istedikleri haberleri yazdırıyor, yorumları yaptırıyor, manşetleri attırıyordu.

*

Bakın mesela Türk basın tarihinden ve dünya basın tarihinden birkaç etik örnek vermek gerekirse bir bunlara bakın, bir de son yıllarda basın dünyamızda olanları değerlendirin.

Türkiye’de Kurtuluş Savaşı döneminde medyanın önemi büyüktü, o zaman da medya ikiye ayrılmıştı, İstanbul hükümetini destekleyen İstanbul medyası vardı bir de Kuvay-ı Milliye’yi destekleyen Anadolu medyası vardı.

Anadolu’nun birçok ilinde, Erzurum’da, Sivas’ta, Konya’da; yerel gazeteler toplumu bilinçlendiriyordu, toplumu ayaklandırıyordu, toplumu örgütlendiriyordu hatta birçok gazete Konya Öğüt gazetesi gibi Kurutuluş Savaşı mücadelesinde savaştan kaçanları ifşa ediyordu, savaşta mücadele eden kahramanları aynı şekilde onore ediyordu.

Bu gazete sahipleri hayatları pahasına mesleklerini yapmaya çalışırken Aydın Doğan kendisine yazılan bir vergi cezasını gerekçe göstererek Türkiye medyasının yüzde 50’sinden fazlasını para karşılığı iktidar yanlısı bir şirkete satmayı tercih etti. Oysa mücadele etseydi, dik dursaydı, veya daha başından itibaren paraya-güce yönelmeseydi, gazeteciliğin etik değerlerine sahip çıksaydı bugün bir kahramandı.

*

Yine, 1900’lü yılların başında ABD’nin en büyük gazetesi olan New York Times’ın imtiyaz sahibinin yanına, New York Belediye Başkanı gelerek; ‘gazete kurmuşsunuz size yardımcı olmak istiyorum’ diyor. Ciddi reklam teklifi yapıyor, reklam teklifi de bugünün büyük bir rakamı yani o günün yüz bin doları gibi... Bugünün değeri ile çok yüksek bir mevla... New York Times imtiyaz sahibi, bu teklifi reddederek, ‘ben bu teklifi kabul edersem sizin karşınızda gazetecilik yapamam’ diyor. Aydın Doğan zihniyetindeki bir medya patronu bu teklifi reddetmeyi bırakın anında pazarlığa başlayıp önerilen teklifi daha da yukarı çekerdi.

kutu.jpg

GAZETECİLİK YERİNE GÜÇLÜ OLMAYI TERCİH ETTİ

Duruma neresinden bakarsanız bakın Aydın Doğan gazeteciliği değil sanayileşmeyi, yatırımı, sermayeyi, siyasi gücü ve ekonomik özgürlüğü tercih etmiştir.

Ve Aydın Doğan böyle yaparak dededen gazeteci olan Dinç Bilgin gibi o zamanın en büyük medya organları Sabah ve ATV grubu medya patronlarına da bu anlamda örnek olmuştur.

Dikkat ederseniz sadece ‘örnek’ diyorum, nasıl bir örnek olduğuna sizler karar verin.

Ve bugün artık gazeteciler milyon dolarlar kazanıyorlar ancak itibarları yok.

Milyon dolarlık evlerde oturuyorlar fakat kuruş saygınlıkları yok.

Milyonlar tarafından sosyal medya takipçileri var fakat üç beş tane gerçek dostlara sahip değiller.

Gençlere ilham vermiyorlar, halkın gözünde inandırıcılıkları yok, gazeteler okunmuyor, televizyonlar izlenmiyor, radyolar dinlenmiyor.

Sonra suçlanan toplum oluyor.

Siz yazın şöyle adam gibi haber, atın şöyle halkın gerçek anlamda derdini anlatan manşet, yayınlayın televizyonlarda haber gibi haber, görün o zaman satışları, reytingleri, itibarı.

Şimdi gazeteci televizyoncu denince kamuoyu ne anlıyor biliyor musunuz; kimin adamısın, yandaş mısın, karşıt mısın, yağcı mısın, yalaka mısın yoksa her an cezaevine girmeye aday birisi misin!

Hiç kimsenin aklına bu kişi, gazeteci gibi gazeteci gelmez, böyle giderse gelmesi de çok zor.

Teşekkürler! Aydın Doğan Türk medyasında bıraktığın miras için.

Teşekkürler! Aydın Doğan gibilerin yaptıklarını görmezden gelen meslektaşlarım.

Teşekkürler iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini ayırt etmekte çok zorlanan okurlarımız, izleyicilerimiz, sosyal medya takipçilerimiz.

Teşekkürler bu yazıyı okuduktan sonra beğeniyorsa paylaşan okurlarımız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi