Akgün'ün ağzı ile aklı arasında uçurum var!

Saygıdeğer okurlarım. 1991 yılında başladığım gazetecilik mesleğinde çok zor günler gördüm, acılar çektim, büyük üzüntüler yaşadım.

Defalarca tehdit edildim, iftiralara maruz kaldım, soruşturma atlattım. Aradan 33 yıl geçti, aynı şevk, aynı özveri, aynı inanç, aynı heyecan ve aynı amaç ile gazetecilik mesleğini yapmaya çalışıyorum.

Çok şükür yüzlerce davadan bir tanesinde bile kusurlu bulunmadım, bir iki tanesinde yerel mahkeme yanlış karar verdi, onları da yargıtay bozdu.

Sarı basın kartını 25 yıl taşıdığım için son 7 yıldır sürekli basın kartı sahibiyim.

Farklı üniversitelerde gençlere gazetecilik ve iletişim dersleri vermekteyim.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yeni Medya ve Anadolu Ünivesitesi Gazetecilik Bölümünü mezunuyum.

Tek işim var ‘gazetecilik', tek amacım var; namuslu gazetecilik yapmak.

Zaman zaman iftiralar ve yalanlar ile karşı karşıya kalmaktayım ancak, tek güvencem namuslu insanlar. Kamuoyu da beni ve gazeteciliğimi takdir edecektir.

Son 20 yıldır yayınladığımız DAMGA bugün İstanbul genelinde kamuoyunun takdirini kazanmış bir yayın organı.

www.gazetedamga.com.tr günlük 100 binden fazla okura ulaşarak internet haberciliğinde saygınlık kazanmış bir internet gazetesi.

Yaklaşık 40 çalışan emekçi arkadaşlarımız ile birlikte, adeta iman gücüyle işimizi yapmaya çalışıyoruz.

Bu emeğimiz karşısında çoğu zaman sizlerden takdir görürken aza da olsa zaman zaman iftiralara, saldırılara, hakaretlere maruz kalmaktayız.

Açıkçası biz bunlara alışığız da kamuoyunu bu gibi durumlarla meşgul ettiğimiz için üzgünüz.

Buyurun şimdi onlardan birisini sizlerle paylaşalım.

kkkk.jpg

Küfürbaz Hasan Akgün’ün ağzından çıkanı kulağı duymuyor!

Gazetemizin 11 Temmuz 2024 Perşembe tarihli sayısında manşetten; ‘Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, Damga'ya konuştu. Hiç kimseye 5 kuruş para ödemiyoruz, maaşları ödeyemiyoruz, belediyeler iflas etti, bunu kimse söyleyemiyor ama ben söyleyeceğim. Benim darphanem yok’ içeriği ile ‘Kalem Bile Alamıyoruz’ başlıklı bir haber yayımlandı.

Haberin ses kaydını daha sonra sosyal medya hesabımdan, herhangi bir ilave yapılmaksızın yayınladım. Yayınlar hala orada duruyor, hiçbirisi silinmiş veya üzerinde oynanmış değil.

Aynı gün saat 21:40’da evimin bahçesinde oturuyorum, yanımda eşim ve misafirlerim var.

Telefonum çaldı ve Facetime’den arandım, arayan Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’dü. Buyurun Sayın Başkan diyerek telefonu açtım.

Akgün bana aynen şunları söyledi; 'Ben artık eski Hasan Akgün’üm. Benden uzak duracaksın. Bu yaptığın habercilik değil. Sana gününü göstereceğim. Seni mahvedeceğim. Sen bunu bana nasıl yaparsın. Sen ahlaksızsın, terbiyesizsin, o. çocuğusun, p.çsin…' Hasan Akgün bu şekilde küfür edip tehditler savururken ben de 'başkan sözlerini geri al, ağzından çıkanı kulağın duysun' desem de Akgün beni hiç dinlemedi ve telefonu yüzüme kapattı.

*

Bu küfür ve hakaretleri duyduğumda beynimden vurulmuşa döndüm, içeri girdim, üzerimi değiştirip Büyükçekmece Belediyesinin önünde gitmeyi, oradan sosyal medyadan canlı yayın yaparak, Akgün’ün bu yaptıklarını kamuoyu ile paylaşmayı, Akgün’ü kamuoyuna şikayet etmeyi düşünüyordum.

Aradan 4 dakika geçti, Akgün tekrar beni FaceTime’dan aradı, bu defa neden aradığını tam beklemeden bana yaptığı küfürleri ve hakaretleri kendisine iade ettiğimi, kendisi ile kanun önünde hesaplaşacağımı, benim gazetecilik etik değerleri ve evrensel ölçüleri dışına çıkmadığımı, bu küfür, hakaret ve tehditlerin 50 yıllık siyasetçiye, 40 yıllık belediye başkanına yakışmadığını söyledim.

Akgün ise yine tehdit, küfür ve hakaretlerine devam etti.

Kendisini yeryüzünün Tanrı’sı zannediyor!

Hasan Akgün, sık sık konuştuğu şeyler medyaya düştükten sonra inkar ediyor.

Sık sık esnafa, çalışanlarına, meclis toplantısında meclis üyelerine, siyasi rakiplerine, hakaret ediyor, küfür ediyor, tehditkâr konuşuyor.

Bunları tek tek burada yazmak istemiyorum, hukuk önünde belgeleri ile sergileyeceğim.

Olağanüstü bir güce sahip olduğunu düşündüğünden bana da ağır hakaret, küfür, tehdit etme hakkını kendinde görüyor.

Zaten 40 yıl siz bir ilçe belediyesinin yönetimini bir kişiye teslim ederseniz olacağı bu.

Belli ki Akgün yoruldu, yıprandı, usandı, heyecanını kaybetti.

Zaten ses kaydı ortada, şahitlerim var, açıkça kayıtta da dediği gibi, “Sen ses alıyorsun. Yaz bunları. Başkaları konuşamaz ama ben söyleyeceğim, belediyeler iflas etti, maaş ödeyemiyoruz.”

Bu montaj değil, gizli kayıt değil, yapay zeka değil, kendi ifadeleri.

Üzerine basa basa ‘Kimse konuşamıyor ben konuşacağım’ diyor.

Bunu kriminal aletler incelesin.

Şahitler huzurunda izin alıp almadığım ortaya çıksın.

Kaldı ki bir belediye başkanı bir gazeteciyi neden normal hattan aramaz da FaceTime’den arar!

Burada Akgün açıkça niyetini belli ediyor.

Çünkü yapacağı konuşmanın kayda geçmesini istemiyor.

Ve bir değil iki defa aradı.

Haksız karşısında susan dilsiz şeytandır!

1963 yapımı dramatik Türk filmi Susuz Yaz’ı bilirsiniz.

Necati Cumalı'nın 1962'de yazdığı aynı adlı hikâyesinden uyarlanıp çekilmiş.

Erol Taş’ın başrolünü oynadığı filmde aynen Akgün’e benzer biri suyun başında oturmakta ve bütün köye ait suyun önünü keserek sadece kendi tarlasını sulamakta.

Hasan Akgün de kendisini Büyükçekmece’nin sahibi olarak görüyor.

Büyükçekmece’de kendisini eleştirenleri, itaat etmeyenleri, muhalif esnafı, siyasileri, gazetecileri ‘böcek’ gibi görüyor.

Elinde olsa onları bir nefeste boğacak gibi bakmakta.

Şayet böyle görmese 30 yıllık bir gazeteciye, üstelik kendi ilçesinin seçmeni, üstelik komşusu, üstelik daha iki gün önce beraber yemek yediği hemşerisine bu küfür ve hakaretleri etme hakkını nereden bulacak!

Ağızdan çıkan sözün de bir namusu vardır.

Siz önce konuşuyorsunuz, kükrüyorsunuz, sonra bu söylediklerin yayınlanınca inkar ediyorsunuz.

Haksız karşısında susan dilsiz şeytandır.

Bu olayda da kim haklı kim haksız gerek hukuk önünde gerek kamuoyu önünde ortaya çıkacaktır.

Hasan Akgün’ün arkasında belediye gücü varsa, benim arkamda da az da olsa namuslu insanlar, namuslu hukuk adamları, namuslu kamuoyu var.

Akgün’den demokrat bir belediye başkanı olmaz!

Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’den demokrat bir belediye başkanı olmaz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu siyasi partide siyaset yapıyorsunuz, Cumhuriyet Halk Partisi tabelası sayesinde belediye başkanı seçiliyorsunuz ne Mustafa Kemal Atatürk’e ne o siyasi partiye yakışmayacak hareketler yapıyorsunuz.

Gidiyorsunuz delegasyon üyesi olduğunuz Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi (AKYBYK) 42. Genel Kurul Toplantısı’nda HDP’li belediyelere kayyum atanmasını destekleyen açıklamalar yapıyorsunuz.

2024 seçimleri hemen öncesi yaptığınız konuşmada; ‘250 bin sene sonra dahi Türkiye, Avrupa medeniyetini ve demokrasisini yakalayamaz. Genetik olarak biz buna müsait değiliz' diyerek Türk milletini aşağılıyorsunuz.

Gidiyorsunuz size muhalefet yapan esnafın dükkanını başına yıkıyorsunuz, Büyükçekmece Sahil bunun en bariz örneğidir. Bir mekana cadde üzerine masa açmaya müsaade ederken, diğer mekana kendi bahçesine masa açmasına müsade etmeyerek çifte standart uyguluyorsunuz.

Böyle sosyal belediyecilik olur mu?

Bu kişi ayırma, esnaf ayırma, olsa olsa ‘faşizan’ yönetimlerde olur.

Aynı gün iki basın açıklaması ve püsküllü yalanlar!

Yaşadığımız bu olayı bile kamuoyu ile paylaşırken aynı günde iki açıklama yapıyor, önceki açıklamanızı düzeltme gereği görüyorsunuz.

Bu bile sizin niyetinizi açıkça ortaya koyuyor.

Ne oldu, uydurduğunuz yalan ve iftiralara kanıt bulamadınız mı?

Bakın yapılan açıklamanın ilkinde neler demişler? ‘Belediye Başkanımız Akgün, sosyal medyada yapılan paylaşımı görünce Mehmet Mert’i telefonla arar. Yayını kaldırmasını ve rızası olmadığını aksi halde yasal yollara başvuracağını ifade eder. Bunun üzerine sinirlenen gazeteci Mert hakaret ve küfür içeren söylemlerde bulunur.’

Buyurun ikinci açıklama; ‘… belediye başkanımızın izni olmadan ses kaydını ve gizlice yapılan görüntü kaydını olduğu gibi kendi sosyal medya hesabında yayınlar. Belediye Başkanımız Dr. Hasan Akgün, sosyal medyada yapılan paylaşımı görünce Mehmet Mert’i telefonla arar. Her iki yayını kaldırmasını, ses kaydının röportaj amaçlı deşifre edilmek üzere alındığını, görüntülerin ise gizlice çekildiğini rızası olmadığını, aksi halde yasal yollara başvuracağını ifade eder. Bunun üzerine sinirlenen gazeteci Mert hakaret ve küfür içeren söylemlerde bulunur. Sayın Başkan Dr. Hasan Akgün de kendisine bunun hesabını yasa önünde vereceğini ifade edip telefonu kapatır. Mehmet Mert yayını kaldırır…’

1-Ortada gizli çekim falan yok, öyle bir yayın yok, yayından kaldırılma yok, onu nerenizden uydurdunuz?

2-Bunun üzerine sinirlenen Mehmet Mert diyorsunuz ya, neyin üzerine acaba? Akgün’ün kontrolsüzce küfür, hakaret, tehditlerinin üzerine olmasın!

Kanun önünde hesaplaşacağız...

Sayın Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün; kamuoyu sizi de çok iyi tanıyor beni de.

Benim gazeteciliğim ortada sizin de belediye başkanlığınız.

Sizin her gün patlak veren yolsuzluk hikayeleriniz, kaçak çalışanlarınız ve müteahhitleriniz, rüşvet soruşturmalarınız ayyuka çıkmış durumda.

40 yıldır belediyeciyim diyorsunuz daha korkudan bir tane projenize imza atamıyorsunuz.

Sizin yüzünüzden olan imza atan belediyecilere, mimarlara, müdürlere, başkan yardımcılarına oluyor.

Madem o kadar dürüstlüğünüze, belediyeciliğinize, deneyiminize, projelerinize inanıyor ve güveniyorsunuz.

Neden projelerinize kendiniz imza atmıyorsunuz.

Nedenini siz de ben de kamuoyu da çok iyi biliyoruz.

*

Bu yaşanan olayda sizinle kanun önünde hesaplaşacağız.

Ben gazetecilik yapmaya devam edeceğim siz de belediye başkanlığı yapın.

Doğru işler yaparsanız da gazetemizde yer vereceğiz doğru olmayan işler de yaptığınızda amacımız herkesten önce o yanlışları kamuoyu ile paylaşmak olacak.

Bu sadece Hasan Akgün’e has bir durum değil. Herkes için geçerli bir durum.

*

Buradan kamyonuna ilan ediyorum.

Ben Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’e ve çevresindeki bazı yalaka tayfasına güvenmiyorum.

Onların ‘Mert’ olduklarını düşünmüyorum.

Şayet bana, aileme, çevreme, gazeteme bir saldırı, kumpas olursa, ayağım taşa değse düşsem, bunun sorumlusu Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’dür.

Çünkü beni facetime ile arayarak o hakaretleri, o küfürleri, o tehditleri yapan birinden her şey beklenir.

Bu konu ile ilgili de şayet çok çok mühim bir gelişme olmadıkça sizleri meşgul ederek yazmayı ve çizmeyi düşünmüyorum.

Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi