Hayatı yeniden yaşayabilseydik eğer…

Amerikalı gazeteci yazar Erma Bombeck. Erken yaşta babasını kaybetmesine, acayip fakirlik içinde geçen çocukluğuna, 20 yaşına gelmeden teşhis edilmiş ciddi böbrek rahatsızlığına, fazla geçmeden böbreklerinin iflas edeceğinin söylenmiş olmasına rağmen "vücudumun hayatımı yönetmesine izin vermem" konulu bir azim girişimiyle üniversiteyi bitirip gazeteci olmak için tırmalamış.
Bu arada evlenip bir kaç çocuk sahibi olmuş.
30’lu yaşlarının sonuna kadar da herhangi bir gazetede dikiş tutturamamış.
İşsiz kaldığı bir dönemde bir gazete sahibini azıcık bir paraya gazetesinde ev, annelik, günlük hayat vs konulu yazılar yayınlamaya razı etmiş.
At wit's end isimli ufak bir köşe yazmaya başlamış ve bu yazılarla birden bire patlamış.
Sonrasında köşe patlayınca bir fenomen haline gelmiş.
Yazarımız ünlü olmuş para kazanmış kazanmasına ancak genç yaşta yakalandığı böbrek kanseri onun birkaç yıl önce, erken yaşta ölümüne sebep olmuş.
İşte o yazarın ölümü beklerken, ölmeden kısa süre önce ‘hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer…’ önerileri bugünlerde birçok insana rehber olmaya devam ediyor.
***
Dikkatle bak, gerçekten gör, yaşa, vazgeçme. Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç. Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için şükredin. Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor, diyen Erma Bombeck bakın ‘hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer…’ derken neler öneriyor:
-Hastayken yatağa girer dinlenirdim.
-Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim.
-Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım.
-Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim.
-Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim.
-Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer. Yerler leke olacak diye korkmazdım.
-Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım.. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım.
-Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim.
-Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum.
-TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.
-Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım.
-Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim.. Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey.
-Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim.. Onlara daha çok "seni seviyorum", ondan da daha çok "özür dilerim" derdim.
-Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu.

GÜNÜN SÖZÜ:
İdealler yıldızlar gibidir, onları tutmak mümkün olmaz ama karanlık gecelerde yolumuza onlar rehberlik ederler… (FRANSA ATASÖZÜ) 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi