Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Bu yıl ne yılı

Ülkemizde anma ve kutlama yapılan günler çoğunluğu resmi tatil olmakta. Bir de bunların dışında anayasanın 90. Maddesine (Uluslararası Antlaşmalar) göre yıl boyu anma etkinlikleri var ki yine bunlar resmi olarak söyleşi ve paneller de yapılmakta. Tüm bunların dışında iktidarda ki mevcut partinin yöneticileri günü kurtarmak ve halkın ilgisini başka yöne çekmek için anma/kutlama etkinliği kararı alır örneğin “emekliler yılı” gibi.

Uluslararası çerçevede Birleşmiş Milletler merkezi ya da alt kuruluşlarından biri olan UNESCO’nun yıl boyu etkinlik ve anma kararlanın belli kıstasları var, bunların seçimi:

“Önerilen her yıl dönümü, Kurumun eğitim, kültür, doğal bilimler, sosyal ve insanî bilimler ile iletişim alanlarındaki ideal ve misyonlarıyla doğrudan bağlantılı olmalı ve toplumlar arasında daha sıkı ilişkileri, barış ideallerini, kültürel diyaloğu ve karşılıklı anlayışı teşvik etmeli. (Yıl dönümü için öncelik) UNESCO’nun mevcut öncelikleri ve eğer mümkünse daha önceden planlanmış yüksek düzeydeki etkinliklerle bağlantılı yıl dönümlerine öncelik verilmelidir”.

Özellikle, “Bir devletin ortaya çıkışı, bağımsızlığı ya da kurumsal rejimine ilişkin anma önerileri, seçime uygun bulunmayacaktır; benzer biçimde askerî olayların yıl dönümleri de seçim sürecine dâhil edilmeyecektir” der.

Ülkemizde yıl için belli günler anılıp kutlanırken resmi tatilde yapılır. Örneğin, “Nevruz her yıl 21 Mart'ta kutlanmasının bir nedeni var. Güneş 21 Mart’a kadar güney yarım küreye daha çok ısı ve ışık verirken, bu denge 21 Mart’ta eşitlenip, daha sonra kuzey yarım küre lehine bozuluyor. Bu nedenle kuzey yarımkürede yaşayan bazı halklar, 21 Mart’ı bütün varlıklar için uyanış ve yaradılış günü olarak kabul edip kutluyor.

19 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a ayak basarak milli mücadeleyi başlatması ve gençliğin bağımsızlığı anısına her sene kutlanmakta.

23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı ve Türk Milletinin egemenliğini ilan ettiği tarihtir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924'te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiş.

30 Ağustos 1922'de Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin başarıyla sonuçlanmasıyla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde başlatılan kurtuluş mücadelesi kesin ve kalıcı bir zafere ulaşmış.

Âşık Veysel'in vefatının 50. Yıldönümü olan 2023 yılı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığınca da “Âşık Veysel Yılı” olarak kabul ve ilan edilmiş.”

İster ülke ister uluslararası kurumların anma, kutlama benzeri ilkeleri birbirine benzeşmekte. Yitip giden zaman sürecinde toplumun doğa ile uyumu ve buna gösterdiği saygı ve devamlılığı; sanat, bilim ve kültürel değer yaratan devam ettirenin tüm baskı ve şiddete karşı “Nazım Hikmet” gibi duruşu olanların anılması ve yıl boyu etkinlikler yapılıp günümüzde yâd edilmesi önemlidir.

Toplumsal tarihi süreçte yaşamın devamlılığı için bilgi, deney ve tecrübelerin aktarılması temelinde kamu ya da özel kuruluşlar iş göremez ya da yaştan dolayı çalışamaz durumdaki kişilere geri kalan yaşamlarının devamı için ya belli bir gelir bağlanır ya da geniş bir bölgenin mülkü ona verilir. Çoğunlukla bunlar devletin ilmiye, kalemiye ve seyfiye makamında görev almış çalışanlarına verilir. Hatta devlet yönetimden birini azledip ölüm fermanı bile çıkarıp mallarına el konulsa bile eş ve çocuklarının yaşamları için belli bir gelir bağlamıştır.

Günümüzde emeklilik devlet tarafından ayrı bir yasayla güvence altına alınmıştır. Çalışırken sosyal ve sağlık destek primi adı altında işverenden de kesilenler “devlet” kasasına gelir olarak değil daha sonra ödemek kaydıyla giren paradır. Devlet yönetimi bunu hesapsızca har vurup harman savurduğunda ödeme günü kasası tam takır olur. Birde seçilen vekil (!) ve üst düzey bürokratlara verdiği kallavi maaş yanında üstüne üstlük iki yıl vekil ve yöneticilik yapana yüksek emekli maaşı bağlamakta.

Bu yılbaşında 22 yıldır iktidarda olan parti ve meclis 5510 sayılı kanunun 43. Maddesindeki gösterge rakamlarını yükselterek düzenleme yapmış. Yapılan düzenleme ile özellikle emekli vekil, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı yardımcısı, cumhurbaşkanı ve diğer üst düzey yöneticilere daha fazla emekli maaşı verilmesi sağlanmış. Oysa bunlar seçimle gelmiş ve seçimle giden yöneticiler kalıcı bu işi yapmıyorlar neden onlara özel statüde emekli maaşları verilmekte?

Başta ne demiştik iktidar gündemi değiştirmek için yokluk değil açlık sınırının bile altında maaş verdiği çalışan ve emeklilerine bu yıl “ em e k l i l e r y ı l ı ” ilan etti.

İktidar, çalışan ve emeklileri ayrıştırmanın yanında kendi emrinde “yüksek ve ayrıcalıklı bürokratları” hem çalışır hem de emekliliklerinde ihya edici kararlar aldı. ( Kamuda çalışan ve emekli 3600, 4200 hatta 4800 göstergeye bile sevinirken, “yüksek” bürokrat, vekil, bakan ve diğerleri 122 225 gösterge ile emekli maaşlarını almakta.) Bu kişiler mevcut sistemin ihya ettiği “ayrıcalıklı emekliler” değil de nedir?

Çalışanlarına yoksulluk ve açlık sınırında, emeklilerine açlık sınırının da altında maaş verdiği için bunlara fakir fukara demekte. Fakir fukara yani çalışan ve emeklilerine bayramda ikramiye vererek ağızlarına bir parmak bal çalarak sus payı vermekte.

Bu yılı emekliler yılı ilan ederken her halde kendi ayrıcalıklı “yüksek” bürokrat, vekil ve diğer emeklilerini kast etmiştir.

“Yüksek” bürokrat ve diğer seçilmiş ve atananlar için bu yılı “emekliler yılı” ilan etmiş ise gelecek yıl “fakir fukara yılı” olarak ilan eder, sizce yaparlar mı?

Sahi “bu yıl ne yılı” idi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi