Bir Mutluluğun Eksikliği

Bazen mutlu olmak adına yoğun mücadele verip, sanki hayattaki tek amacımız mutlu olmakmış ve bunu sürekli aktif tutmamız gerekiyormuş gibi hissediyoruz. Ama hayır, her zaman mutlu olmak zorunda değiliz. Her zaman bizi mutlu görecekler diye bir kural yok ki. Mutsuzluğumuzu da görsünler. Hem onlar kim ki? Bizi nasıl gördüklerinin ne önemi var? Önemli olan kendimize karşı olan sorumluluğumuz değil mi? Ya da önemli olan aynada gördüğümüz kişi değil mi? Ne çok yordu şu insanların ne gördükleri ve ne düşündükleri... Oysa ki onların düşünceleri, niyetleri doğrultusunda oluşmaktadır. Zaten mantık olarak da değersizdir.

Mutsuzluk anları, mutluluk anlarından daha güçlü sanki. İnsanda daha fazla etki bırakabiliyor ve daha fazla şey öğretiyor. Mutluluk ise sabun köpüğü gibi; iki kahkaha ve iki sevinç sonrası bitiyor. Ama insanın mutsuz olduğu günler, bir türlü geçmek bilmiyor. Mutluluk anları da, mutsuzluk anları da öylesine keyfine göre durduk yer oluşmuyor aslında. Bir nedene bağlı olarak oluşuyor ikisi de. Hani bazen “Neden şu an durduk yere çok mutsuzum ki?” diye düşünüyoruz ya, aslında bunun bizim bile farkında olmadığımız bir nedeni var. Durduk yere duygu durumlarımız değişmiyor, hep bir nedene bağlı oluyor da biz fark etmiyoruz. Bir yokluk durumundan dolayı oluşuyor bu mutsuzluklar. Bir mutluluğun eksikliği, mutsuzluk oluşumuna zemin hazırlıyor.

Ama ne olursa olsun ne mutsuzluğumuzdan utanmalıyız, ne girdiğimiz depresyonlarımızdan, ne de kaygılarımızdan... İnsanız ve her duygu bizim için. Sadece mutlu olmayacağız ki. Tıpkı hava durumu gibi... Yeri gelecek kahkahalar atacağız, yeri gelecek ağlama krizlerine gireceğiz. Hayat bazen öyle çelmeler takacak ki, kalkmakta zorlanacağız. Bazen de uzun yıllardır dimdik duran ağaçlar gibi güçlü olacağız. Düşmez kalkmaz bir Allah.

Bizim bu mutluluk ve mutsuzluk hallerimize sebep olan şey aslında düşüncelerimiz. Düşüncelerimiz, tahmin bile edemeyeceğimiz kadar büyük bir güce sahipler. İstediğiniz insanı sürekli düşünerek hayatınızda var edebileceğiniz gibi, istemediğiniz insanı da zerre düşünmeyerek yok edebilirsiniz.

+ Biliyor musun Portuga ben insanları öldürüyorum.
- Nasıl Zeze?
+ Onları unutarak

Şu an gözlerinizi kapatın ve en çok istediğiniz şeyin gerçekleştiğini düşünün... 1 dk durun ve onu yaşayın resmen. Mutlu ediyor bu sizi değil mi? / Tıpkı bunun gibi; istemediğimiz şeyi düşünürsek de mutsuz oluruz. Siz dur diyene kadar düşünceler sürüklemeye devam eder. Aslında bizim mutluluğumuzu ve mutsuzluğumuzu ortaya çıkartma gücümüz var. Ancak bana kalırsa, ikisinin de olması gerekiyor. Her gün mutlu olsak sıkılırız belki. Mutsuzluktan da çok şey öğreniyoruz. Bilin ki o mutsuz olduğunuz günler size pek çok şey öğretiyor. Dinlendiriyor bir yandan çünkü hiçbir şey yapmak istemediğiniz için sosyalliği sıfıra indiriyorsunuz. Güzel günler geldiğinde daha çok sarılıyorsunuz onlara. Mutsuz hissedip depresyona girdiğinizde bazı insanların kıymetini daha iyi anlıyorsunuz. En önemlisi de asla unutmamamız gereken
ölümü hatırlıyorsunuz. Kırdığınız kalplerin boşuna olduğunu, ne çok haksızlık yaptığınızı, ne çok üzdüğünüzü, kaç yaşına geldiğinizi, ömrün su gibi akıp gittiğini ve bir gün sizin de gideceğinizi ancak kendi köşenize çekildiğinizde anlıyorsunuz...

Umarım anlıyorsunuzdur ve umarım sadece hassas kalpler anlamıyordur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuğçe Marik Arşivi