Ortaya karışık

Bu günkü yazımız şu restoranlarda garsonlardan istediğimiz 'ortaya karışık' sipariş türü olacak. Bir ondan bir şundan.
Zira gündemimiz içerisinde bulundurduğu yaz günleri gibi çok sıcak. Bakın hemen aklıma gelen konu başlıklarını yazıyorum. Sonra köşe yerim el verdiği ölçüde bu başlıklara değinmeye çalışacağım.

***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden Gezi Parkı Direnişi'ni hortlatma çabası. Güneydoğu'da devam eden çatışmalar. Ülke genelinde tedirginlik yaratan terör olayları. MHP'deki kongre. Başkanlık sistemi ve CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun
ABD türü başkanlık sistemine yeşil ışık yakması. Albatros tartışması ve CHP'li belediye başkanı ile milletvekilinin birbirine düşmesi. A milli takımının tur atlaması muamması. LBGT yürüyüşünün engellenmesi. Komşu ülkeler arasında yaşanan gerginliklerin artması. Git gide büyümeğe başlayan ekonomik istikrarsızlık. Bu yıl turizm sektörünün tamamen çökme noktasına gelmesi.

***
Daha bunlar ilk başta aklıma gelen gündem konuları. Neyse şimdi bunlardan bazılarını bir paragrafta ele almaya çalışalım.

***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Taksim’deki Gezi Parkı’nı işaret ederek, “Oraya o tarihi eseri inşa edeceğiz'' demesi ve Taksim'deki AKM’nin yerine opera binası yapılacağını yeniden gündeme getirmesinin o kadar nedeni var ki. Haber Müdürümüz Emek Karakaş'ın da dün yazdığı gibi; diploma olayından tutun, terör olaylarına, Zarrab'a, ekonomik olaylara kadar, gündem değiştirmek mi dersiniz. Nasıl olsa bu durumu tartıştık kapıştık, aynı kişiler ile yine cebelleşelim. Yine nasıl olsa bu cemaatten bana oy çıkmaz düşüncesi mi dersiniz.
Haaa.
Yeniden Gezi Parkı Direnişi hayal edenler ise bu hayalini fazla zorlamasınlar.
Ne o 2013'teki havayı bulurlar.
Ne o ortamı.
Ne o direnişe katılan katılımcıları ne de o gün aldıkları, basın v.s. desteğini.

***
Terör belası yaz sıcağına rağmen acımasızca devam ediyor. Bizler, gezi, ağaç, yeşil, doğa, deniz, tatil, iş-güç derken alçakça hain saldırılarla yaşamını yitirenleri de göz önüne getirmeliyiz. Empati yapmalıyız. Ülkemizi yıllardır kan gölüne çeviren terör olaylarına rağmen hala hayattaysak ve hala öncelikli başka meselelerimiz varsa şanslı olduğumuzu da bir an bile gözden kaçırmamamız gerekiyor.

***
MHP'deki kongre hakikaten çok can sıkıcı bir durum. Koltuğu bırakmayan Devlet Bahçeli'ye çok şey yazmak ve söylemek gerekiyor ama biraz düşününce adama da hak vermemek elde değil. Düşünün Bahçeli ve ekibi hayatını MHP'ye adamış.
Birden gelecek bir hatun, hepsini yerle bir edecek ve MHP gibi bir partiyi yönetmeye kalkacak.
Kısaca ben çok zor diyorum.
Siz bu cümleden çok şey çıkaracaksınızdır.

***
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD türü başkanlık sistemine yeşil ışık yakması olayı da aynı A Milli takımın Fransa'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda tur atlaması gibi mucizelere bağlı. Takımımız ilk iki maçında gol atamadan yenildi.
Son maçında gol yemeden Çek Cumhuriyeti'ni en az 2 farklı yenmesi gerekiyor. Ancak sadece bu da Türkiye’nin bir üst tura yükselmesine yetmeyecek. Millilerin gruptan çıkması için gözler diğer gruplarda oynanacak maçlarda olacak. Ve şunların gerçekleşmesi gerekecek:
– C Grubu’nda Almanya, Kuzey İrlanda’yı farklı mağlup etmeli…
– E Grubu’nda Belçika, İsveç’i, İtalya da İrlanda Cumhuriyeti’ni yenmeli…
– F Grubu’nda Macaristan, Portekiz’den, İzlanda da Avusturya’dan puan almalı…

***
Ben bu yazıyı dün akşam yedi civarında kaleme aldım. Aynı akşam maçı oynayacaktık. Sizler yazımı okuduğunuzda maç bitmiş olacaktır. Kim bilir bir mucize daha gerçekleşip takımımız ikinci tura çıkmıştır. Bu durumda aklıma tek şey gelir ballı Fatih Terim. Olsun ülke puanımız arttığı için bırakın Fatih Terim başarılı sayılsın.

***
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD türü başkanlık sistemi istemesi ile milli maçın ne alakası var demeyin. Nasıl ki şu şunu yenerse, bu bundan puan alırsa, o ona şu kadar gol atarsa bize yarıyor ya. Kılıçdaroğlu da bugün açıkladı.
"Orada vekiller istediği kadar konuşur, süre kısıtlaması yok. ABD’de bir senatör 24 saat 18 dakika konuşuyor. Demokrasi budur, çıkacağım konuşacağım diyor. Anlatacağım diyor. Hayır diyorlar burada, '5 dakikadan fazla konuşamazsın' diyorlar.
ABD’de yargı bağımsızlığı var. Orada yargıçlar başkan geldi diye ayağa bile kalkmaz. Hâkim bilir ki, bunlar bir gün karşıma gelebilir, yargı bağımsızlığı bunu gerektirir. Orada büyükelçi atarken, senato onayı olmadan büyükelçi atanamıyor. ABD’de başkan beyaz Saray’da oturur. Kirasını öder, yediği yemeğin faturasını öder. Misafir geldiğinde, yemeğin bedelini de öder, şeffaftır her şey. ABD halkı her kuruş verginin hesabını sorar. Sen bu modeli Türkiye’ye getirecek misin, getirmeyecek misin? Getirecek misin Binali bey...'' 
Bu özelliklerin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından benimseneceği hayal olduğu için Kılıçdaroğlu'nun da başkanlık sistemine evet demesi hayal ötesi.

***
Ortaya karışık listemizin hepsine değinemeyeceğimiz için son olarak da Albatros tartışması ve CHP'li belediye başkanı Hasan Akgün ile milletvekili Ali Şeker'in bir birini eleştirmesine ve bu durumun CHP içerisinde giderek ciddi bir sorun olacağına değinelim.

***
Akgün dün de başka tartışmalar üzerine de 'Bunlar Akgün düşmanı. Koltuğumda gözleri var' diyordu. Bugün de Albatros tartışmaları üzerine aynı şeyi söylüyor. Ali Şeker ise dün de yanlışlara yanlış diyordu, milletvekili oldu diye fikri ve zikri değişmedi. Ben CHP'liyim, ben belediye başkanı ile aynı partide siyaset yapıyorum, onu eleştirme hakkı kendimde görmüyorum mantığı gütmüyor ki, Ali Şeker. Birşey yanlışsa yanlış diyor, doğru ise doğru. Mesele bundan ibarettir. Aslında anlaşıldı bu konuyu daha uzun yazmam gerekiyormuş.

***
İzninizle bir hafta biraz Ege'de dinlenmeye çalışacağım. Bakarsınız yine sosyal medya üzerinden seslenirim sizlere.
Eğer böyle bir temasımız olmaz ise haftaya görüşelim lütfen.
Kendinize ve aklınıza mukayyet olun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi