İade etse ne olacak...

Neymiş efendim Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümeti kurması için AKP Lideri ve Başbakan Davutoğlu'nu görevlendirmişti. Davutoğlu yeni hükümeti kuramadığı için bu görevi iade etmeli böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümet kurması için CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu o da başarılı olamaz ise MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi ve daha sonra da HDP Lideri Selahattin Demirtaş'ı görevlendirmeli.

*

'Bize koalison teklifi yapılmadı ki' diyerek 32 gün boyunca susan Kılıçdaroğlu sanki geride kalan 5 günde ne yapacaksa.
Veya, mahallede top oynadığında plastik topu patlayarak oyuna ve arkadaşlarına küsen çocuk gibi davranan, şunda yokum, bunda yokum, onda yokum, diye açıklamalar yapan MHP Lideri Bahçeli mi hükümet kuracak.
Yok yok mahallenin elinde topu, ayağında kramponu olmadığı halde en güzel çalımları atan HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş kesin kurar hükümeti.
Artık bu hükümeti de Erdoğan tanımayacağı için gider Muz Cumhuriyetine onaylatır Demirtaş.

*

Neymiş; daha önceki yıllarda, Erbakan, Çiller, Yılmaz ve Ecevit aldıkları bu görevleri iade etmişlermiş.
İyi de kardeşim o yıllarda Türkiye Cumhuriyeti'nin başında, tarafsız, Anayasa'ya bağlı, hoşgörü sahibi, sandığa ve milletin kararlarına saygılı Cumhurbaşkanları vardı.
Bugün öyle mi!
Duyamadım.
Bir daha düşünün sorunun cevabını.
Bugün öyle mi dedim.
Yani, hükümeti kurması için mecliste grubu bulunan siyasi parti liderlerine hükümeti kurma görevinde bulunan günümüz cumhurbaşkanı bu görevini, tarafsız, Anayasa'ya bağlı bir şekilde yürütüyor mu yürütmüyor mu?

*

Neyse elinizi vicdanınıza koyarak bu soruya doğru cevabı verdiğinizden eminseniz diyeceğim bir şey yok.
Hadi Cumhurbaşkanımız böyle ya diğer siyasi parti liderlerine gelelim.
Kemal Kılıçdaroğlu bir zamanların Karaoğlanı Bülent Ecevit kadar cesur mu?
Devlet Bahçeli bir zamanların Başbuğu Alpaslan Türkeş kadar yürekli ve vatansever mi, ya da Necmettin Erbakan kadar hoşgörü sahibi mi?
Veya HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller kadar ortayolcu mu?

*

Gördüğünüz gibi günümüz siyasi liderleri ile bir zamanların liderleri arasında dağlar kadar fark var.
Diyeceğim şu ki; bugün Davutoğlu aldığı o görevi iade etse de etmese de değişen birşey olmayacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha 8 Haziran günü karar verdi ve 7 Haziran'da başarılı olunmayan yollar denenerek AKP'nin yeniden tek başına hükümet kurabilecek bir sayının yakalanması sağlanacak o kadar.
Gerisi vız gelir tırıs gider bana, kim ne derse desin, duymam, inanmam, dinlemem!

Kafama takılanlar kafamı bozanlar!

* Dün magazin basınında en çok konuşulan haberlerden birisi de şuydu:
Çeşme'de tatil yapan ünlü oyuncu Halit Ergenç, zehirli balığa basan kardeşini Çeşme Devlet Hastanesi’ne götürdü. Ve ünlü oyuncu doktorun odasının kapısında diğer vatandaşlarla beraber sıra beklerken objektife yansıdı.

*

Haberi okur okumaz hemen twitter hesabımdan Hürriyet'e yorum yazarak şunları söyledim;
Bunun neresi haber şimdi.
Halil Ergenç'in kardeşinin zehirlenmesi mi?
Paraya para demeyen, çok kazanan ünlülerden olan Halil Ergenç'in özel hastaneler varken kardeşini devlet hastanesine götürmesi mi?
Yoksa, içeride doktor ile selfie yapmak varken Halil Ergenç'in doktorun odasının kapısında diğer vatandaşlarla beraber sıra beklemesi mi...

*

1)
 Neresinden bakarsanız bakın bu durumun haber olması başlı başına Türkiye medyasının ayıbıdır.

2) Ünlü birisinin yakınlarından faydalanarak haber yapmak en basit söylem ile hem haberi yayınlayan yayın organı için ucuz ve gereksiz haber, o haberde adı geçen ünlü için ise ucuz reklamdan başka şey değildir.

3) Devlet hastaneleri vatandaşlara hizmet için vardır. Türkiye'de zaten devlet araçlarını her kesim doğru dürüst kullanmadığı için devlet hizmetlerinde bu kadar rezillikler yaşanıyor. Ortada bir sağlık sorunu vardır. Halil Ergenç'in doktorun odasının kapısında diğer vatandaşlarla beraber sıra beklemesi durumunun haber değeri taşıdığını düşünen kafa ancak bu ülkede gazetecilik yapar. Gelişmiş ülkelerde bu haberi yayınlayan gazete olmayacağı için bu haberi neler yaparlar diye bir varsayımda bulunamayacağım.

*

Anlayacağınız neresinden bakarsanız bakın bu haberde aslında Halil Ergenç son derece doğal yapması gerektiği gibi bir hareket yapmış ve bir an önce kardeşinin iyileşmesi için çabalamış.

Türkiye'nin her şeye rağmen en iyi gazetesi diye düşündüğüm (maalesef daha iyisi olmadığından) Hürriyet ise bu haberde de bir kez daha beni hayal kırıklığına uğratmayı başarmıştır.

Diyeceğim o ki, aslında bazı ünlülerin olup bitenlerden dolayı günahı yok.

Günahı işleyen ünlü - ünsüz, fakir - zengin, ayrımı yapan medyamız ve bu ayrımı fazlaca önemseyen leblebi kafalı okur..!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi