Serhat Öztürk

Serhat Öztürk

Sağlıksız sağlık sistemi ve hastanelerimiz

Bir süredir çeşitli illerin farklı hastanelerini, değişik nedenlerden dolayı ziyaret etmek durumunda kaldım. Devlet hastaneleri, özel hastaneler vs.

Şimdi bunlarla ilgili yaşadığım, tanık olduğum olayları aktarmaya çalışacağım size.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir hastaneye yakınımızı götürdük. Üniversite hastanesi olan bu yere girer girmez vale aracı teslim aldı. Çünkü hastaneyi yaparken, otopark yapmayı düşünmüyorlar. Yapsalar bile bir yerlere saklıyorlar. Nasılsa millette para bol!

***

Neyse, kolumda hastamla içeriye girdim. Önce tereddüte düştüm. Alışveriş merkezi gibiydi içerisi. Karşımda banka şubesi, yanında başka bir ofis…

Hastamı bir yerlere oturtmam lazım ki, ben “danışma”ya danışmaya gidebileyim. Ama bir tane koltuk, sandalye yok ortalarda. Biraz bakındıktan sonra sağ tarafımda koltuklar olan camlı bir bölüm olduğunu fark ettim. O tarafa yöneldim. Ancak kapıda bir garson vardı. Başımı kaldırıp tabelaya baktım, meğer pastaneymiş.

****

O arada ben şaşkın şaşkın bakınırken yanımda bulunan bir başka yakınım, “bunlar bir şey değil” dedi. “Nasıl yani” dedim. “Sen bir de git “Çam Sakura’yı gör” dedi. Hastane işte, ne olabilir ki?

“Uçsuz bucaksız bir hastane” diye anlatmaya başladı. “İçeride giyimden tut, restauranta kadar herşey var. Kısacası, içeri bir giriyorsun, muayene ile beraber bütün ihtiyaçlarını temin edip evine dönebiliyorsun. Ama eczane yok” dedi. Şaşırdım elbette. Olması gereken dışında her şey mevcut!

Doktor, hastaya hemen uygulanması gereken bir ilaç verdiğinde bir telefon numarası veriliyormuş. Bir kurye ilacı getirip nakit olarak nakliye ücreti ile beraber teslim ediyormuş. Aklınızda bulunsun, giderseniz parasız yola çıkmayın.

***

“Eee “ dedim. Daha başka neler var? “Anneme randevu aldım” dedi. İlgili bölümde bir profesör için. Ama annem randevu aldığı doktoru hiç görmedi” dedi. Üç kapıda aynı doktorun adı yazılıymış. Ama hangisine girersen gir, kendisi yok, asistan doktorlar yapıyorlar muayeneyi.”

Peki, randevu isme alındığına göre, hastaya doğru bilgi verilmesi gerekmez mi? Doktor yoksa, “asistanı bakacak” diye neden bilgilendirilmez hasta? Elbette asistanlar da onca sene dirsek çürütüp doktor oluyor. Buna bir itirazım yok. Sadece bunun hem asistan hem de hasta için etik olmadığını düşünüyorum.

Ben bu Çam Sakura Hastanesini gerçekten merak ediyorum. En kısa zamanda da ziyaret planlarımda var. Fırsat bulup gittiğimde, anlatacağım.

***

Hastaneler ve sağlık konusuna devam edelim…

Hastaneden ilgili bölüme randevu almak için günlerce uğraştıktan sonra tam “artık yeter, benden pas!” diye vazgeçmek üzereyken bir randevu düştü. Ancak bilirsiniz, böyle şaşırtıcı durumlarda bir süre ekranla bakışmak adettendir. Nasıl hayret etmeyeyim, randevu bulmuşum yani!

Daha önce başvurduğum doktor yönlendirmesi ile günler sonrasına hastanenin “Genel Cerrahi” bölümüne randevu oluşturdum.

Nihayet vakit geldi ve sıramı bekleyip adımı gördükten sonra içeriye girdim. Yüzüme baktı ve “şikayetiniz nedir?” diye sordu. Tam anlatmaya başlamışken, gayet sakin bir şekilde “sizin şikayetiniz bizim alanımız değil” dedi.

Muayene bitti! Olay yeri Balıkesir.

Beklediğin gün sayısı, randevu alma çabaları, katettiğin yol vs. Püffff…

***

İnadım inat. Bu defa başka bölüme gitmek üzere Çanakkale’de bir hastaneye randevu aldım.(Süreci anlatmama gerek yok).

Gittiğim bölüm muayeneden sonra, benden bazı tetkikler istedi. Muayene dediysem, verilen süre içinde ancak şikayetinizi anlatabiliyorsunuz, tamamını değil ha! En önemlisini. Çünkü tamamlamak istediğiniz cümlenin noktası, çıkış kapısına doğru konuyor. İki dakika da ancak bu kadar!

Bu arada asla doktor için kötü bir düşüncem yok, sistem böyle.

Neyse, sonuçlar bir hafta içinde çıktı ve doktora gösterdim. Sizi “Genel Cerrahi” bir görsün diyerek tedavimi tamamladı. “Genel Cerrahi alanım değil” dedi diyecektim ki, sürem doldu.

***

Soluğu İstanbul’da aldım. Genel Cerrahi’ye bir daha randevu aldım. İşte bu asistan ve profesör muayenesi olayı burada ortaya çıktı. Fark ödeyip profesörü görebiliyorsunuz. Fark ödeyip, emar, ultrason, vs. işlemleri çabuklaştırabiliyorsunuz. “Para var, huzur var yahu!”

Genel Cerrahi bu defa “benim alanım değil” demedi. Neyse, gerekenler yapıldı sonunda.

***

Yine İstanbul, başka bir hastaneye yolum düştü. Yakınım için Profesörü araştırıp, özellikle ondan randevu aldık. Sıramız gelince içeriye girdik. Daha 30 yaşında bile olmayan bir hanım masada oturuyordu. Dedim ki “profesör bu olamaz!” Asistanıymış.

Ama çaresiz, herkes randevu aldığı isme muayene olduğunu düşünüyor.

Kime göründün diye soranlara “X profesör” diyor.

Bu arada adı geçen doktorlar nerede, ne zaman hasta görüyor merak etmiyor değilim doğrusu…

Sağlıklı günler diliyorum hepinize,

Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serhat Öztürk Arşivi