Ayağımızda bir don kalacak bu gidişle...

Bir ülke de hiç mi iyi şeyler olmaz?
Her gün akıl almaz derecede vahşi ölümler, saldırı haberleri ile güne başlıyoruz.
O kadar acayip bir hale geldik ki, “Kültür Yolu Festivali” adı altında düzenlenen konserlerden bile şiddet eksik olmuyor.
Bunun yanına bir de yapılan konuşmalardan, çıkarılmaya çalışılan yasalardan dolayı psikolojik olarak şiddete maruz kalmamızı eklersek, sağlıklı ve mutlu bir hayat sürdüğümüz söylenemez.
***
Yetkililer, her zaman olduğu gibi sorunların sebebini yine alkol kullanımı ve islami usullerde yaşanmamasına bağlıyor.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan tüyler ürpertici bir vakanın ardından, adının başında “Akademisyen” ünvanı olan Ebubekir Sofuoğlu’nun sözleri de başka bir faciaydı. Yüzde 99’u müslüman olan, neredeyse bütün okulları imam hatip yapılan, imamların derslere girdiği bir coğrafya’da şöyle demişti zat; “Eğer bu kızcağız islam hassasiyeti ile yetiştirilmiş olsaydı bu katille hiç tanışmayacaktı. İslami hassasiyetler çiğnenmeye devam ettikçe, elbette bunu istemiyorum ama bu acı olaylarla karşılaşmaya devem edeceğiz”
***
Bu arada, bir tuhaf dersin de öğretmenlere verileceğini duyuruyorlar. Giyinmeyi bilmeyen(!) öğretmenlere bu dersler, “Etkili Öğretmenlik için Dış Görünüm ve Giyim Kodları” adı altında verilecekmiş. Yönetimde kimlerin olacağını, kimlerden izin alındığını, kaç kişiye bu amaçla iş sağlanacağını tahmin etmek zor değil sanırım.
***
Hepimizin cüzdanında zorunlu olarak taşıdığımız kredi kartları var. Bu kadar yüksek enflasyonla, kuşa dönen maaşlarla borçsuz yaşamak mümkün mü?
AKP, Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na aktarılmak üzere, limiti 100 bin TL’yi aşanlar için yıllık 750 TL katkı payı alınması alnması hakkında yasa teklifini açıklayınca, herkes gibi benim de sabah ilk işim telefona sarılıp limiti düşürmek oldu.
Bunu yaparken de, bütün dünya nimetlerini terketmeye karar verip, münzevi bir hayat yaşayan Buddha gibi bir incir ağacının altına yerleşmeye ramak kaldı diye düşündüm.
Ama Buddha’nın bunu yapma kararı alması nirvanaya ulaşmak ve aydınlanmaktı. Biz o yolda ne kadar başarı sağlayabiliriz şüpheliyim. Çünkü hala “Şaha kalktık”, “Türkiye Yüzyılı”, “Emekliler Yılı” derken, ayağımızda bir donumuz kalacak bu gidişle!
***
AKP Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na aktarılmak üzere yeni vergiler icat etti ve kanun teklifini meclise sundu.
Pardon!
Vergi değil de, “kalıcı hizmet bedeli” dediler adına. Biliyorsunuz artık zamma zam denilmiyor, onun yerine “güncelleme” yapıldı deniliyor.
Meclise sunulan kanun teklifinde yok yok maaşallah.
Saatlere, motorlara, beyannamelere, noter işlemlerine, arabalara...
Millet çoluğuna çocuğuna alacağı oyuncak bebeklerin, puzzle’ların, arabaların bile vergi kapsamında olup olmadığını araştırmaya başladı.
Sahi ya, neden akıllarına gelmemişki hala? Oyuncak arabalar, içinde muayenesinin yaptırılmasını, motorlu taşıt vergisi gibi ödemelerinin yaptırılmasını isteyebilirler aslında.
***
Bütün bunlara bakınca Mustafa Eloğlu’na ait bir şiiri hatırladım.
Adı; “Zurnanın zırt dediği yer”
“Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış / ama size kalacak/
Olur ya, Sultan Süleyman bilememiş işini / ama siz bileceksiniz /şöyle sizinle beraber üç beş kişi,öte yanı kör döğüşü /bir gün yaşamışsınız, ömrünüze bereket /
Akşam olmuş kendiliğinden / bir konağınız var dayalı döşeli / kapıda arabanız, oda oda mutluluğunuz / kadehte kuşsütü var, tabakta minaregölgesi .
Biraz da aşk masalı ekleyin bu düzene / eklediniz mi? / Oh yaşamak ne güzel şeymiş be! / güzeldir tabii...
***
Şimdi de bir oda düşünün bakalım / halı, kilim hak getire, ekmeğin, katığın lafı hiç edilmesin / otu ocağı bir kalem geçin.
Beş kişi oturmuş sedire, basıyorlar küfürü .
Kime?
Ne bileyim kime?
Bu oda niçin mi yoksul?
o beş kişi yoksul da onun için
Bu bayanların, bayların derdi mi ne?
Ne olacak! Memleketin derdi .
Peki, ama çaresi yok mu bu işin?
Ha şöyle, düşünmeye alışın...”
***
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi