Bol keseden atmak kolay, ya gerisi!

 Bir gün fareler bir araya gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar.
Pek çok fikir öne sürülür. Hiçbiri kabul görmez.
En sonunda genç bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir.
Böylece kedi kendilerine yaklaşırken farkına varacak ve kaçabileceklerdir.
Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır.
Bu arada bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını belirtir.
Fakat, der; kafamı bir soru kurcalıyor.
Aramızdan kim kedinin boynuna çan asacak?
*
Bu günlerde de her kafadan bir ses yükseliyor.
Şöyle olması gerek.
Böyle olması gerek.
Şunu yapmak gerek.
Bunu yapmak gerek diye.
İyi de kim veya kimler yapacak.
Nasıl yapacak onu da söyler misiniz!
*
Zira on yıldan fazladır başımızdakilerin yaptıkları ortada.
Aynı iktidar üç dönemdir bu ülkeyi tek başına yönetiyor.
Her istediğini yapabiliyor.
Hesap soran yok.
Ceza kesen yok.
Ama yapılanlar ortada.
*
Dön dolaş yine aynı noktaya gel.
Çözüm süreci diye bir şey atıldı ortaya gelinen nokta burası işte.
Akil insanlar yurdu dolaştı şimdi şaşkın ördek gibi evlerinden çıkamıyorlar.
Askeri vesayete son verelim denildi yine sığınacak en son limannın asker gücü olduğunu söyleyenler çoğunlukta.
*
Plana bakarsan herkesin elinde çok güvendiği planı var.
Akla bakarsan herkes kendisini dünyanın en akıllı insanı zannediyor.
Güce bakarsan kimsenin Türkiye'Nin gücünden şüphe ettiği yok.
Ancak gelin görün ki bu büyük ülke bir spor müsabakasını oynatamaz halde kimse buradan bakmıyor veya bakamıyor.
*
Derbi maçı neden oynatmazsınız kardeşim.
Elinde binlerce polis var.
Asker var.
Para var.
Güç var.
İstihbarat kaynakların var.
Teknoloji var.
*
Al önlemini.
Kolaçan et etrafı.
Süzgeçle yolları.
Ara tara seyircileri.
Çıksın takımlar sahaya oynasın maçlarını.
*
Hadi yarın tüm maçlarda benzer istihbarat gelecek o zaman ne yapacaksınız?
Her maçı iptal mi edeceksiniz.
Nereye kadar kime kadar bu böyle devam edecek?
*
Tutturmuşsunuz dokunulmazlık gidiyorsunuz.
Hadi HDP'yi kapatın.
Bütün vekillerini hatta yöneticilerini hapse atın.
Hatta ve hatta HDP'ye oy verenleri de terörist ilan edin bakalım ne olacak.
Zaten siz Anamuhalefet partisini de terörist ilan ediyorsunuz ya.
*
İyi madem bu ülkede bir tek size oy verenler kalsın.
Sizin gibi düşünenler kalsın.
Sizden yana olanlar kalsın.
Sizin gibi düşünmeyenleri kovalayın gittikleri yere kadar.
*
Bu ülkenin gerçek sahipleri sizlersiniz ya!
Yüz yıllık cumhuriyet dönemine duraklama dönemini diyenlerden daha başka ne beklenir ki!
Yani koskoca Türkiye Cumhuriyeti sizin döneminize kadar yerlerde sürünüyordu.
Sizler yönetime geldiniz Türkiye de dünya devi oldu öyle mi!
*
Farkında değil misiniz ülke kaos içerisinde.
İnsanlar tedirgin.
Ekonomi çökmek üzere.
Halk perişan.
Esnaf perişan.
Çiftçi perişan.
*
Nasıl görmezden gelirsiniz bütün bunları.
İşte bütün bunların getirdiği nokta da ortada.
Derbi maçı oynatamaz hale düşersin.
İnsanları evlerine tıkayacak hale düşersin.
Açtınız o kadar AVM cehennemine çevirdiniz ülkeyi o AVM'lerinize insanlar giremez halde.
*
Sokaklar bomboş.
Otobüs durakları her an bir patlama olacak kaygısı ile dolaşan insanlarla dolu.
Öğrenciler tedirgin.
Eğitimciler tedirgin.
Polis, asker, devlet memuru tedirgin.
*
Madem fıkra ile başladık bu yazımıza.
Fıkra ile bitirelim.
...
Hayvanlar bir gün kim daha çok çocuk doğurabilir diye çekişmeye başlarlar.
Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar.
'Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun? ' diye sorarlar aslana.
‘Bir’ diye yanıtlar dişi aslan. 'Fakat ben aslan doğururum.' Diye de tamamlar.
*
Evet önemli olan çokluk değil.
Niteliktir. Kalitedir.
Buyurun işte her eşe en az üç çocuk önerisinin getirdiği nokta burasıdır.
On çocuklu aileler olsak ne olacak.
Elin gavuru 80 milyonluk ülkeyi istediği gibi elinde oynattıktan sonra...!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi