Türkiye'deki her depremde aynı korku!

Türkiye herkesin bildiği üzere bir deprem ülkesi.. Ama deprem değil buradaki asıl unsur binaların can aldığı.. Depremden kaçış yok ülkemiz coğrafyasında oldukça sık rastlanan ve malesef binlerce can verdiğimiz elim bir hadise.. Daha Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay ve çevre illerdeki yaralar tam anlamıyla sarılmamışken, dün Malatya'da korkutan bir deprem haberini aldık.


Her yıl irili ufaklı depremler yaşansa da bu doğal afet, herkesin içinde aynı korkuyu yeniden uyandırıyor. O kadar deprem yaşamış olsak ta ilk 1 haftanın sonrasından o korku ve tedirginliği hemen unutur hale geliyoruz. Gerçekten bu çok kötü bir durum..


Malatya'da dün 5.9 büyüklüğünde deprem oldu. Kale ilçesindeki deprem Şanlıurfa, Elazığ, Batman, Tunceli, Diyarbakır ve birçok ilçede hissedilmiş. Vatandaşlar depremin büyüklüğüyle kendini sokaklara atmış geçen yıl 06 Şubat'ta yaşanan depremin korkusu o bölgede devam ederken herkeste deprem korkusu yeniden nüksetti haliyle. Sadece oralarda değil İstanbul'da da aynı korku yeniden kapıyı çalıyor. Uzmanlar bas bas bağırsa da ne yazık ki çalışmalar çok yetersiz.. Binalar tehlikeli ve riskli çok yapı var...

Peki ne yapacağız?

Herkesin gözünde depremde kaybedilen canlar ve yaşanan travmalar hala devam ederken binaların yeterince güvenli olup olmadığı hala kimileri tarafından oldukça soruluyor. Dün ki deprem Türkiye’nin depreme karşı hazırlık düzeyinin sorgulanmasına neden oluyor. Her deprem sonrasında bu sorular yeniden gündeme gelir: Neden binalar hala yeterince güvenli değil? Depreme hazırlık konusunda ne kadar ilerleme kaydettik? Afet anında ne yapacağımızı gerçekten biliyor muyuz? Peki güvenliğimiz için ne kadar önlem alıyoruz?

Deprem için toplumsal bilinç

Deprem sadece mühendislik ve yapı güvenliği meselesi değil, aynı zamanda bir toplumsal bilinç meselesidir. Malesef, her depremden sonra yaşadığımız panik ve kargaşa, afet anında ne yapacağımızı bilmediğimizi gösteriyor. Okullarda, iş yerlerinde ve evlerde deprem tatbikatları yeterince yaygın değil.

İnsanlar, deprem sırasında nereye sığınacaklarını, nasıl güvenli bir şekilde tahliye olacaklarını bilmiyor. Toplumun her kesiminde bu konuda ciddi bir eğitim seferberliği başlatılmalı ve bu seferberlik sadece depremlerden sonra değil, her zaman aktif olmalıdır.

Elbette binaları sağlamlaştırmak, kentsel dönüşüm önceliklidir ve bunları herkes biliyor. Asıl konu depremin gerçeğiyle yüzleşmek olmalı.. Sözlerime yazımdaki ilk satırlarda da belirttim. "Deprem Türkiye'nin kaçınılmaz gerçeği". Malesef bu böyle ve devam edecek. Kapıda beklenen Marmara depremi her deprem sonrasında deprem bilimcilere sorulur. Bu depremde de sorulacaktır. Ancak depremden kaçış olmadığı gibi canımızı sevdiklerimizi ve yaşadığımız alan için daha ehemmiyetli ve daha sağlam yapılara geçmek ciddi önemliyken işin malesef ki maddi boyutu herkesi düşündürüyor.

Haklısınız, ev fiyatları sağlam ev arama derdi gerçekten çok zor hele ki şu hayat pahalılığında.. Ama malesef ki bazı şeyler için bireysel olarak harekete geçmeden bu gerçekten kurtulamıyoruz.. Bu yüzden, Malatya’da yaşanan bu deprem, sadece bir doğa olayı değil, aynı zamanda gelecekte atmamız gereken adımlar için bir uyarı olarak görülmeli. Unutulmamalıdır ki, depremler değil, hazırlıksızlık öldürüyor. Daha fazla canımız gitmemesi adına lütfen adım atmaktan kaçınmayın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kader Kış Arşivi