Yakında doktor bulamayacağız!

Yakında doktor bulamayacağız!
Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu, bugün grev yapacak. Gerçekleşecek greve ilişkin Damga'ya konuşan Sağlık Hizmetleri Sendikası Başkanı Özlem Tekin Akarken, “Hekimlerimiz ciddi hak mağduriyetleri yaşıyor. Birçoğu hakkı olan maaşın çok daha azına çalışıyor ve bu nedenle çok sayıda doktor ülkeyi terk ediyor. Böyle giderse yakında doktor bulamayacak hale geliriz. Kesinlikle bu greve ses verilmeli” dedi

Türk Tabipler Birliği ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu, bugün grev yapacak. Çok sayıda doktorun çalışmayacağı bugüne ilişkin Damga, hekimlerin taleplerini ve beklentilerini araştırdı. Damga'ya konuşan SAHİM-SEN Başkanı Özlem Tekin Akarken, hekimlerin ciddi hak mağduriyetleri yaşadığını söyledi. Akarken, “Bugün hekimler neden greve gidiyor, bunun en iyi şekilde idrak edilmesi lazım. Çok sayıda hekim maalesef devlette; sağlıksız saatlere maruz bırakılarak uzun süre çalıştırılıyor. Önemli bir kısmı da özel sektör de güvencesiz bir şekilde çalışmak zorunda kalıyor. Koronavirüs ortamında koronavirüsün meslek hastalığı sayılmaması ve düşük maaş gibi konular da cabası” dedi. Türkiye'de son yıllarda ciddi bir hekim göçü olduğuna da dikkat çeken Akarken, “Maalesef hekimlerimiz ülkemizi terk ediyor. Daha iyi çalışma şartları ve ücretler sağlayan Avrupa ya da ABD'ye, Avustralya'ya göç eden hekim sayısı azımsanmayacak kadar çok. Eğer bir iyileştirme yapılmazsa Türkiye'de yakında doktor bulamayız desek abartı olmaz. O nedenle kesinlikle bu greve ses verilmeli” ifadelerini kullandı.


Sağlık çalışanları hep mağdur

Sadece hekimler değil sağlık memurları, hemşireler gibi birçok sağlık çalışanının da mağduriyet yaşadığını anlatan Özlem Tekin Akarken, “Sağlık ekip işidir ve hekimler bu ekibin beyni olarak görev yapar.Hekimler bu süreçte sağlık kurum çalışanlarıyla bir ekip olarak çalışır. Bu noktada,  insan odaklı, demokrasi, hukuk, liyakat ve eşitlik ilkeleri doğrultusunda ayrımcılığa sebebiyet vermeden, bilime ve hukuk devleti ilkelerine dayanarak geliştirilen  uygulamalar başarıyı ve huzuru getirecektir. Günümüzde söz verilip sonuca varmayan  sözler yetkili sendikalar etkisi z kaldığı için maalesef sağlık çalışanları olarak mağdur ediliyoruz.Hala Yardımcı Hizmetler Sınıfına çözüm bulunmadı ki bu bütün kamu personelini ilgilendiriyor. Neticede sosyal, ekonomik hakların ve çalışan haklarının iyileştirilmesi, bunun sonunda da sağlık sisteminin işlerliğinin kaliteli, verimli olması ve çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşması hepimizin hedefidir. Bu anlamda başta  hekimlerin ve sağlık kurum çalışanlarının karşılaştığı haksızlıklara çözüm istiyoruz” diye konuştu.


Özlük haklarında iyileştirme şart

Özlük haklarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini de vurgulayan Akarken, “Sağlık kurum çalışanlarında covid pozitif vakaları artıyor.  Ayrıştırmaya meyilli, belli bir zümreye özgü, aranan çözümler yerine, gerekirse sağlık sisteminin beyni hekimler ve sağlık kurum çalışanlarının birlik beraberlik içinde mücadele verdiği, katılımcı,  anayasal ilkeler çerçevesinde çözümler üretilmesi gerekmektedir.Çünkü, özellikle sahada sağlık çalışanlarının  ayrıştırıcı anlayışı maruz kalması herkesi, hatta ülkemizi maalesef olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle başta 3600 ek gösterge düzenlemesinde kademeli geçiş olması şarttır. Söz verilen iyileştirme özlük haklarında düzenleme yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.


Doktorlar ne istiyor?

TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut da doktorların isteklerine ilişkin net ifadeler kullandı. Bulut, “Öncelikli talebimiz toplum sağlığının korunmasına yönelik birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesidir. Bunun dışında Covid-19 meslek hastalığı sayılmalıdır, illiyet bağı aranmaksızın bir yasa yapılmalıdır. Sağlıkta caydırıcı bir şiddet yasası çıkartılmalıdır. Sağlık çalışanlarının ücretlerinde en az yüzde 150'lik bir iyileştirme yapılmalıdır, aksi takdirde yurt dışına göç engellenemiyor. Bunların yanında TTB'nin internet sitesinde ise "ek göstergelerin yükseltilmesi, angarya çalışmanın kaldırılması, sağlık hizmetlerinde reçete ücretinin iptal edilmesi, liyakatsız atamaların durdurulması, özel sağlık kuruluşlarında güvencesiz çalışmaya son verilmesi" gibi talepler yer alıyor” dedi.



Bir ayda 197 doktor yurt dışına gitti

Prof. Vedat Bulut, tüm bu sorunlar nedeniyle Ocak ayında 197 doktorun yurt dışına göç ettiğini, bunun bir rekor olduğunu söyledi. Bulut, “En nitelikli olanlar, yabancı dil bilenler gidiyor. Geçtiğimiz yılın tamamında bu sayı bin 405'ti. 12 ay böyle devam ederse 2 bin 500 doktor Türkiye'den ayrılmış olacak. Gidenler diğer arkadaşlarına yol gösterdiği için sayı katlanarak artıyor. Bu politikalarla Türkiye'de kimseyi tutamayacaklar” ifadelerini kullandı. Yurt dışına gitmek isteyen hekimlerin TTB'den iyi hâl belgesi aldığını kaydeden Bulut, sayılara bu şekilde ulaştıklarını söyledi. Prof. Bulut, TTB'nin 8 Şubat'taki grevine aralarında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türk Diş Hekimleri Birliği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Psikologlar Derneği, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası, Genel Sağlık-İş, Dev Sağlık-İş, Aile Sağlığı Çalışanları Ebe ve Hemşire Dernekleri Federasyonu'nun da yer aldığı 20'ye yakın örgütün katılacağını aktardı.



Aile hekimleri çok dertli

Bir başka grev çağrısı ise Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu'ndan 17-18 Şubat tarihleri için geldi. Türkiye'de yaklaşık 30 bin aile hekimi bulunurken AHEF, 75 il derneğinin federasyonu konumunda. AHEF Yönetim Kurulu Üyesi Taner Balbay, taleplerini Danlatırken çalışma koşullarındaki zorlukların altını çizdi. Balbay, “Biz uzun yıllardır hakkımızda bir yönetmelik bekliyorduk. 30 Haziran 2021'de Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği çıkarıldı. Ancak bu, 'ceza' yönetmeliği oldu. Örneğin entegre hastanelerde çalışan aile hekimleri iki yıllık sözleşme döneminde, mazeretli bile olsa beş kez nöbete gitmezse sözleşmesi feshedilecek. Ayrıca aile hekimlerinin sözleşmelerinin uzatılıp uzatılmayacağına il sağlık müdürlüğünün kurduğu komisyonlarca karar verilecek.” Balbay, bu uygulamanın kötü niyetli yöneticilerin mobbingine yol açabileceği gerekçesiyle "kabul edilemez" olduğunu savundu. Devletin aile sağlık merkezlerine yaptığı cari gider ödemelerinin enflasyonun altında ezildiğini söyleyen Balbay, "Bu yüzden aile sağlık merkezlerinde 15-20 bin kişi işsiz kalabilir" şeklinde konuştu.



Sağlıkta şiddet ortak şikayet

Dr. Balbay, bunların yanında sağlıkta şiddetin de önemli bir sorun olduğunu dile getirdi.Sağlıkta etkin bir şiddet yasasının çıkmasını istediklerini ifade eden Dr. Balbay, bu konuda atılmış bir adım olmadığından şikayet etti. Her gün aile sağlığı merkezleri ve Türkiye'nin dört bir yanından şiddet haberleri geldiğini vurgulayan Dr. Balbay, "Tek tesellimiz hekim arkadaşlarımıza bir şey olmaması. Saldırganlara mevcut yasa maddeleriyle hiçbir şey yapılamıyor. Ya serbest bırakılıyorlar ya da belli bir süre sonra çok az ceza alıyorlar" şeklinde konuştu. Sağlık Bakanlığı'nın bu şikayetleri duymadığını ve olumlu bir adım atmadığını söyleyen Dr. Balbay, grev kararını bu yüzden aldıklarını ifade etti. 17-18 Şubat'taki iş bırakma eylemine şu ana kadar HEKİMSEN, Hekim Birliği, Tabip-Sen, Genel Sağlık-İş, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası ve diğer bazı örgütlerin destek verdiğini kaydetti. Dr. Balbay, 17-18 Şubat'ın yanı sıra 14-16 Mart'ta da iş bırakacaklarını açıkladı.
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.