Damattan ahtapot modeli!

Damattan ahtapot modeli!
Tek Hazine Kurumlar Hesabı oluşturulmasını öngören yönetmelik belediye başkanlarının uykusunu kaçırdı. Henüz uygulamaya geçmeyen yönetmelik hayata geçirilirse birçok kurumla beraber belediyelerin gelirleri de Hazine'de toplanacak. Harcama yapmak isteyen belediye başkanı 1 ay öncesinden bilgi vererek para isteyecek

Ekonomik krizden sonra tasarruf tedbirlerine yönelen hükümet, kamu idarelerinin hesaplarının tek merkezde toplanmasını öngören 'Tek Hazine Kurumlar Hesabı'nı oluşturmak için harekete geçti. Bayramda çıkan Cumhurbaşkanlığı 17 nolu kararnamesinde belirtilen Tek Hazine Kurumlar Hesabı Uygulamasına İlişkin Yönetmeliğe göre genel bütçe kapsamındaki idareler, özel bütçeli idareler, sosyal güvenlik kurumları, özel yasayla ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşlar ile döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, KİT’lerin kaynakları bu hesapta toplanacak.

Başkanlar tedirgin
Henüz uygulamaya geçmeyen bu yönetmelik özellikle belediye başkanlarının büyük tepkisini çekti. Damga'ya konuşan belediye başkanları uygulamanın hayata geçirilmemesi yönünde beklenti içinde olduklarını belirtti. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Yerel demokrasi darbe alır” derken; CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ise “Bu düzenlemenin hayata geçmesiyle belediyelerin gelir ve giderlerinin artık siyasi iktidarın iki dudağının arasında olacağı şeklinde ciddi endişeler oluşmuştur. İktidar bu kararla yerel demokrasiyi öldürmeyi planlamıştır” açıklamasını yaptı.

Belediyeciliğin öldüğü anlamına gelir
Tek Hazine Kurumlar Hesabı'nın denetim mekanizmasını sağlamak için yapılsa da denetimsizliği beraberinde getireceğini söyleyen Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Türkiye'de 900 küsür belediyelerin tamamının bu konuda karşı bir duruş göstermesi gerekiyor. Çünkü bu bir denetim mekanizması değil. Yani her şeye sahip olmakla denetim sağlanmaz tam aksine farklı bir denetimsizliği ortaya koyar. Bu seferde hiç denetlenmeyen bir mekanizma yaratmış olursunuz" ifadesini kullandı.
Gazete Damga'ya konuşan İmamoğlu, "Bu karar neredeyse Türkiye'de 150 yıllığı bulan belediyecilik kavramının da öldüğü anlamına gelir. Bundan sonra belediyeciliği konuşmanın, yerel yönetimleri konuşmanın, demokrasinin tüm Türkiye'ye yayılması noktasındaki adımlarını konuşmanın hiçbir anlamı kalmaz. Bu uygulama belediyelerin nihayete erdiği gündür. Sadece usulen seçim yapılır, usulen belediyelerin başına birileri bir atanmış kişi gibi süreci yönetmiş anlamına gelir. Buna şiddetle karşı durulması gerektiğini, bu kararı alanların ya da bu noktada bu  yönetmeliği hazırlayanların da derhal bu süreci tekrar gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.

Yanlıştan mutlaka dönülmesi gerek
Böyle bir uygulamanın belediyelerin hizmetlerine olumsuz olarak yansıyacağını söyleyen İmamoğlu, "Burada hiçbir hizmetin sağlıklı işlemesi mümkün değil. Yerel yönetimler niye vardır? O bölgedeki süreci en hızlı en pratik takip eden oradaki insanların ihtiyaçlarını anında görebilsinler diye var. Şimdi siz parayı yöneteceğiz buna da biz karar vereceğiz deyip her şeyi Ankara'ya çektiğiniz zaman 900 küsür belediyenin takibi, ihtiyaçlarının önceliği ve takibi doğrultusunda hareket etmesi mümkün değildir. Şöyle bir tehdit de vardır. Taraflı, siyasi tabanlı hatta partizan bir bakışla sürecin yönetimiyle ilgili atılmış vahşi bir adımdır. Yani bu demokrasinin yok olduğu otokrasinin var olduğu başka bir sisteme dönüşür. Bu çok kötü yani o tanımı kullanmak istemem ama yani dikte edilecek bir şekilde; insanların yerelde sen şunu yap sen şunu yapma, sana bu hakkı veriyorum ama sana bu hakkı vermiyorum şeklinde çok kötü bir sistemin başlangıcı olur. Dediğim gibi umarım bu yanlışdan dönülür. Biz bu noktada mücadelemizi vereceğiz" açıklamasını yaptı.

21. yy'da kimseye anlatamazsınız
Belediyelerde yaşanan olumsuzlukların engellenmesi adına da atılan bu adımın yanlış olacağını dile getiren İmamoğlu, "Kötüyü engellemek her şeyi ortadan kaldırmakla olmaz. Engellemek düzgün bir denetimle olur. Ki bu ülkenin Sayıştayı var, Danıştayı var, denetim mekanizmaları var. Bunların daha aktif ve daha etkin bir şekilde görevlendirilmesi sürecin takip ettirilmesi noktasındaki tedbirlere hepimiz varız. Denetlenmek mecburiyetindeyiz kimse babasının mülkünü yönetmiyor. Herkes kamuyu yönetiyor. Kamuya dönük her iş ve işlemin denetlenmesi konusunda tedbirler olmalıdır. En katı bir biçimde de olmalıdır. Buna varız. Ortadan kaldırmak fütursuz hale getirmek gibi böyle bir şey olmaz. Bu nerdeyse 19. yüzyılın mantığı. 19. yüzyılda uygulanan padişahlık yani monarşik düzenin ortaya koyduğu bir sistem. Yani 21. yüzyılda hiçkimseye anlatamayacağınız tarif edemeyeceğiniz bir sistem. Yeni nesil dünyada kimsenin anlamasının mümkün olmadığı bir tanım bu. Yani o asla doğru bir adım değil. Denetim güçlendirilsin" dedi.

Belediyeleri bitirmek istiyorlar
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, konuyla ilgili bir soru önergesi verdi. Kamu idarelerinin hesaplarının tek merkezde toplanmasını öngören “Tek Hazine Kurumlar Hesabı” uygulaması kararının “muhalefet belediyelerini bitirmeye yönelik olduğunu” söyleyen Torun, “Bu düzenlemenin hayata geçmesiyle belediyelerin gelir ve giderlerinin artık siyasi iktidarın iki dudağının arasında olacağı, iktidarın istediği belediyeye mali kaynak sağlayacağı istemediğine sıkıntı yaratabileceği şeklinde ciddi endişeler oluşmuştur. İktidar bu kararla yerel demokrasiyi öldürmeyi planlamıştır” dedi.

Belediyelerle ilgili netlik yok
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yazılı olarak yanıtlandırması istemiyle TBMM Başkanlığı’na bir soru önergesi veren Torun, konuyla ilgili olarak yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde belirsizlikler ve çelişkiler olduğunu da belirtti.  Torun, “Kararın yayınlanmasından itibaren çeşitli basın ve yayın organlarında ‘belediyelerin de kapsama dahil olduğu’ yönünde haber ve yorumlar yer almaktadır. Diğer yandan ilgili bölümde belediyelerin açıkça kapsama dahil olduğu yazılmamış olması nedeniyle belediyelerin şimdilik kapsam dışında tutulduğu şeklinde de anlaşılmaktadır” diyerek belediyelerin bile konuyla ilgili net bilgisi olmadığını söyledi.

Vazgeçmeyi düşünüyor musuz?
Torun, “Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlığınızca bu belirsizliğin giderilmesine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamış olması belediyelerin hesap kapsamına dahil olup olmadığı konusunda tereddütlerin devam etmesine neden olmaktadır” dedi. Torun, şu soruları yöneltti, “Kanunun ve Kararın uygulayıcısı olan Bakanlığınıza göre, belediyeler Tek Hazine Kurumsal Hesabı kapsamına dahil midir? Belediyelerin idari ve mali özerkliğine önemli bir darbe vuracak böyle bir uygulamanın Anayasaya ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının bizim de onay verdiğimiz hükümlerine aykırı olduğunu düşünüyor musunuz? Yerel yönetimlerin böyle ortak bir nakit yönetim havuzuna alınmış olması onları merkezi yönetime çok daha bağlı hale getireceğini düşünüyor musunuz?  Yerel yönetimlerin idari ve mali özerkliğini olumsuz etkileyecek bu uygulamadan vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?”

Yerel demokrasiye darbe olur
“Belediyelerin kasasında para yok ki! İster Ankara'da toplansın; ister İstanbul'da toplansın” diyen Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün ise olaya farklı bir boyut getirdi. Ekonomik sorunlara değinen “Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı hepimizi ilgilendiriyor, hepimizin sorunu. İçinde yaşadığımız şartlar hepimizi rahatsız etmekte. Önümüzü göremiyoruz. Ben 42 yıllık belediyeci olarak yarınımı bilmiyorum. Belediyede de tasarruf tedbirlerini en üst seviyede uyguluyoruz. Büyükçekmece Belediyesi'nde bir kalem dahi alınamaz. 10 tane bisiklet aldım. İlçe içindeki kaymakamlık, vergi dairesi gibi kurumlara gidecek olanların bunları kullanması talimatını verdim” dedi.

Zaten ayakta zor duruyoruz
Akgün, “Türkiye'nin son dönemde yaşadığı ekonomik kriz ve döviz kurundaki artışlar nedeniyle geçici olarak böyle bir karar alınmış olabilir. Geçici olduğunu, alınan ekonomik tedbirlerle sınırlı olacağını düşünüyorum. Aksi halde yerel demokrasi büyük yara alır” diye konuştu.

Strazburg'ta gündeme gelir
“1989 yılında imza attığımız Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı'na son derece terstir. Bu uygulama yerel yönetimlerin da-ha fazla merkezileştirilmesine sebebiyet verecektir. Zaten yerel yönetimler özerklik şartının çok gerisindeyiz. Ki getirilmek istenen bu sistem ileri değil demokrasinin hiçbir biçimine uymayan bir sistemdir” diyen Akgün, “3 Kasım'-da Strazburg'a Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler toplantısına gideceğiz. Gündeme gelecek konulardan bir tanesi de bu olacaktır” diyerek sözlerini bitirdi. EMEK KARAKAŞ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.