Rahsa Pınar Çetinkaya

Rahsa Pınar Çetinkaya

Tek çiçekle bahar gelmez

Hayat, karmaşık ilişkiler ve dinamik etkileşimlerle dolu bir bahçe gibidir. Bu bahçede, bireyler kendi renklerini katmaya çalışırken, bazen sadece kendi güzelliklerine odaklanarak çevrelerini unutabiliyorlar. Papatya hikayesi, bu durumu en iyi şekilde özetliyor.

***
Ağaç, elmalarla o denli yüklüydü ki, rüzgâr estiğinde dalları bile sallanmıyormuş.

“Neden hiç sesini çıkarmıyorsun? Ne de olsa her birimiz fark edilmeyi hak edecek kadar gururluyuz” demiş bambu.

“Sesimi yükseltmeme doğrusu hiç gerek yok!” diye yanıtlamış ağaç. “Ben, en büyük tanıtımımı zaten meyvelerimle yapıyorum!”

Papatya tüm kendini beğenmişliğiyle, “Bir tarlasının ortasında, bunca papatya arasında güzelliğim hiç fark edilmiyor!” diye söylenmiş.
Bir melek, bu sözleri duymuş ve papatyaya şöyle yanıt vermiş:
-Ama sen çok güzelsin!
-Evet, ama eşsiz ve tek olmak istiyorum!
Papatya sürekli durumundan yakınınca melek onu yerinden alıp şehrin göbeğinde küçük bir parka koymuş. Günler sonra kentin valisi parkı görmeye gelmiş. Çevreyi gezdikten sonra yanındaki bahçıvana şöyle demiş:
-Burada doğru dürüst bir şey yok, buradaki otları söküp toprağı iyice temizleyin, sonra da sardunyalar ekin!
“Bir dakika!” diye bağırmış papatya, “Bunu yaparsanız beni öldürürsünüz!”

“Eğer senin gibi başka papatyalar da olsaydı, çok güzel görünürdü ve böyle bir bahçeyi bozmazdık” diye yanıtlamış vali, “Ama burada, senden başka papatya yok ve sen tek başına bir bahçe yapamazsın!”

Bu sözle birlikte çiçeği topraktan çekip çıkarmışlar.

***
Kendini beğenen bir papatya, bahçıvanın ona sunduğu değişim fırsatını reddediyor ve sonuç olarak yalnız kalıyor. İş hayatında ve özel yaşamda da benzer bencillik ve kibir örnekleri karşımıza çıkıyor.

Bencillik, bireylerin sadece kendi çıkarlarına odaklanmalarına neden olurken, çevrelerindeki insanları ve varlıkları göz ardı etmelerine yol açar. Kuran-ı Kerim’de “İnsan, kendisini aşırı bir kibirle yüceltiyor.” (İnfitar, 6) ifadesi, kibirli bir tutumun insanları nasıl etkilediğine dair bir uyarıdır. Bencil bir bakış açısı, hem iş ortamında hem de sosyal ilişkilerde başkalarını dışlamaya, onları önemsememeye neden olur. Bu durum, ekip çalışmasını ve dayanışmayı zayıflatır.

İş hayatında, yalnızca kendi başarılarına odaklanan bireyler, takım ruhunu zedeler. İş arkadaşlarını rakip olarak görmek, başarıyı yalnızca kişisel bir zafer olarak algılamak, gerçek anlamda bir başarıyı imkânsız hale getirir. “Birlikte başarmak” yerine “bireysel kazanmak” anlayışı, birçok işletmede verimliliği düşürür ve çalışanlar arasında gerginliğe yol açar. Papatyanın, bahçıvanın önerisini reddetmesi gibi, bencil kişiler de birlikte hareket etmeyi reddeder.

Özel yaşamda da bencillik ve kibir, ilişkilerin derinleşmesini engeller. Kendi görüşlerini baskın hale getiren bireyler, başkalarının duygularını ve düşüncelerini dikkate almadıklarında, ilişkiler yüzeyselleşir. Bu durum, sağlıklı bir iletişim ve anlayış geliştirilmesini zorlaştırır. “Kendin için istediğini başkası için istemedikçe gerçek bir mümin olamazsın.” (Hadis) sözü, bu noktada önemli bir hatırlatmadır. Başkalarının ihtiyaçlarını ve isteklerini dikkate almak, sağlıklı bir toplumsal yapı oluşturmanın temelini oluşturur.

Papatyanın, sadece kendi güzelliğini düşünmesi, bahçedeki diğer çiçeklerin varlığını tehlikeye atıyor. Aynı şekilde, bencil insanlar da çevrelerine zarar vererek, uzun vadede yalnız kalma riskini taşır. Doğanın dengesi, çeşitliliği ve birlikte var olmayı gerektirirken, insanlar da aynı şekilde birbirlerine destek olmalıdır.
Sonuç olarak, bencillik ve kibir, hem iş hem de özel hayatta yalnızlık ve tatminsizlik getirir. Papatya gibi yalnız kalmamak için, her bireyin kendi çevresini dikkate alması, başkalarının katkılarını anlaması ve birlikte hareket etme bilincini geliştirmesi gerekir. Gerçek güzellik, sadece bireysel başarıda değil, birlikte oluşturulan sinerjide ve çeşitlilikte saklıdır.

Bahçıvanın bakış açısını benimsemek, çevremizdeki çiçeklerle bir bütün olmanın önemini anlamak, hayatımızı zenginleştirecektir. Kendimizi yalnız bir çiçek gibi değil, bir bahçenin parçası olarak görmeli ve başkalarının da bu bahçeye renk katmasına olanak tanımalıyız.

Unutmayalım ki, tek çiçekle bahar gelmez; birlikte olmanın ve farklılıkları kucaklamanın gücü, gerçek bir bahçeyi yaratır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahsa Pınar Çetinkaya Arşivi