Havasız ağır günler

Havasız ağır günler
En büyük korkum, bir gün dünyanın havasız kalmasıydı.  Bir sahil kasabasında sabahın köründe, ağır bir koku ile uyandım. O koku zaten geç yattığım geceden, nasıl olmuşsa beni kaldırmıştı.

En büyük korkum, bir gün dünyanın havasız kalmasıydı.  Bir sahil kasabasında sabahın köründe, ağır bir koku ile uyandım.
O koku zaten geç yattığım geceden, nasıl olmuşsa beni kaldırmıştı.
Genzimde midemde hücrelerimde denizden esintilerle gelen bu koku, beni birkaç saat içinde perişan etmişti.
Havasız kalmanın başka boyutundan bakıyorum ülkeme.
Havasız ağır bir koku, karanlık, rutubet için de her gün...
Nefes alabilmek suç gibi. 
Çatlakları hiç kapanmamış bir ülkede çürüyen temellerden boğuk, çirkin beyinlerin, iradesiz çıkışı topluma ağır hava bırakıyor.
Genizimde çocukların yakılmış hayatlarının kokusunda yaşamak, ağır ağır nefes aldırıyor. 
Çocukları ulaşılmayacak yerlere götürün.
Ülkede topluma duyulan güvenin anlamını parçalayan çocuk istismarı her gün daha fazla gözler önüne düşüyor.
Başka bir karşılığı olmadığı için mecburi kullanacağım kelimeleri unutmak ve dahası toplum hafızasından silmek isterdim.
Düşüncede tutulma yaşadığımız sapık üstü bir sapıklık gösteren insanlar dediğimiz canlılar var artık.
İki gün boyunca beynimi sağır edebilmek için mücadele ettikten sonra tekrar bu dehşet haberler düşüyor önüme.
Duyarlılık için o sapık üstü sapık insanlara önce büyük bir güçle bakmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Tahammülü en güç çirkin bu toplum yaraları bizlerin duyarlı savaş vereceğimiz bir zamana zorluyor.
Verilecek cezaların yüksek sesler ile çınlaması ayrı bir utanç!...
Devlet sorunu haline gelmiş bir toplum karekteri adalet ile yüzleşiyor.
Nasıl yıllar taşıyor ülkem!...
Ülkede çözüme giden sorunlar önce yaratılıyor.
Neden?
Yapboz misali. Önce sorun varsa ortaya çıkması çoğalması için imkan veriliyor. Sonra zararlar had safaya varınca müdahale edilerek, kahraman iş bitirici bir rol üstleniyor.
Devletin gücüne güvenerek din adamlarının ülkedeki cahil kişiliği oluşmamış ,aklı cinsel duyusu ile yaşayan insanları es geçip “9 yaşında bir kızın evlenebilirliğini” açıklaması hangi toplumu, hangi dini yüceltir siz söyleyin...
Bugün yetiştirdikleri için mahcup olunan sözde eğitim adamlarının facia içeren, kadına yönelik yasaklar veren ,algı yaratma çabalarına dur diyemeyen makamlara söz bulamıyorum.
Havasız kalmanın başka boyutundan bakıyorum ülkeme. 
Kadın erkek yan yana mücadele edilen bu vatanda bu denli kadını, günahı simgeleyen varlık haline getirmek isteyen kişilik bozukluğu yaşayan insanların elinden, makamları ve diplomalarını almanız gerekiyor.
Kadını kullanarak günaha sevaba odaklamak ile vicdan ve adaleti olmayan sisteme aslında darbe iniyor.
Bir ülkeyi ne savaş ne de siyaset yenebilir.
Bir ülkeyi yenebilme ihtimali yüksek tek yer bilgisiz kalmış halkıdır.
Çocuklar ve kadınları sapık üstü sapık kişilere hedef gösteren, dini alet eden bir çok görüş halka aktarıldı.
Ülkede suç teşkil edecek bu görüşleri açıklamalarına, adalet sessiz kaldı.
Efendiler ne yazik ki çocuklar için susmanız, bu dünyada ki en ahlaka aykırı başka bir suçtur.
Çocuklara evlenme yaşı getirmek, kadınların kahkahasını, asansör fantazilerini dine alet etmeyip, başı açık-kapalı kadını, kafanızdan dahası dilinizden uzak tutarsanız dahi ahlaka ve topluma fayda verirsiniz.
Ülkenin çok daha vahim, perişan, yenik bitik konuları var.
Tarih son yılları yazarken ahlaktan ve dinden bahsedecek yüzü olmayacak. 
“Ülke havasızlıktan ağır ağır nefes alıyordu. 
Çocuklar için nefes alacak temiz masum yıllar kalmamıştı” diyerek, söze başlayacak...
Yeryüzünde güneş ışığına layık olmayan nice insanlar vardır.
Ama güneş her gün yine de doğar...  Seneca..

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.