Saygınlık

Saygınlık

Canlılar dünyasından ayrılmamız çok zor oldu. Bunu kelimelerle ile ifade etmek zor. Günümüzün diliyle anlaşılması yine de zor olsa da ifade etmeye gayret edeceğim. Anlatmak ve anlamaya çalışan için zor ve zahmetli olan anlamayan için çok basit, “gökten zembille indik”, “leylek getirdi” ya da “dün dünde kaldı” gibi sözleri duyar gibiyim.

Canlılar dünyasından ayrılma yardımlaşma, paylaşım, bildiklerini ve tecrübelerini aktarma, diğer canlıların içinden bazılarını yaşamlarını kolaylaştırma temelinde kendileri hizmetine alma önemli bir ayrışma çizgisidir. Toplum içinde yaşlıların, engellilerin ölüme terk edilmesi ayıplı sayılırken onların kimilerinden tecrübe ve eğitim, kimilerinden av ve savaş aletlerinin yapımı işinde uzmanlaştığı görüldü. Avcılık, savaş ve toplumsal yaşamın düzenli işlemesi için bilgi ve tecrübe sahiplerinin varlığı ve saygınlığı ile düzenlenmeye başladı.

Toplumsal yaşam da tecrübe ve bilgi birikimi, doğru yer ve zamanda toplumun çıkar ve menfaatlerinin önceliği temelinde kullanan değerli kişi saygıyı hak eder. Saygın kişi, toplum ve doğa temelinde kıymetlidir. Kıymetli olmak toplumsal temelde saygılı ve saygın olmanın önemli ölçütü herkese ve her şeye değeri oranında değer vermektir. Doğa da haddinden fazla yağmur yağdığında toprağın suyu emme gücü erken dolar ve sonuçta su taşkınları meydana gelir. Daha sade anlatımla bir kap ya da bardak ancak hacmi oranında su alır daha fazlasını almaz buna “sınır” denir. Keza insan evladının yaptığı barajlarda sınırından fazla su biriktiğinde ya deşarj edecek ya da başka bir yere akışını sağlayacaktır.

Fırtınalı havada ne denize açılmak ne de dışarıda dolaşmak doğru değil. Fırtınalı bir havaya yakalanan yardıma muhtaç birileri olabilir. Birilerinin bunlara yardıma gitmesi gerek. Fırtınalı havada tecrübesi olan ya da onların yanında yetişmiş ve kendini yetiştirmiş biri olması gerek, bunlar yoksa fırtınanın dinmesini beklemek gerek. İşte bu nedenle insan evladının yaşadıkları ve bilgilerini aktarırken aynı hataya düşmemesi için uyarıda yapar. İşte bu yaşanmış tecrübe edilmiş deneyimsel bilgidir. Hataların daha az yapılması uğraşların daha verimli olması ve bir sonraki nesile aktarılması yani gelecek düşüncesi bizi bu nedenle canlılar dünyasından ayırır insan evladı yapar.

Bakıldığında tek tek bireylerin çabaları toplumsal bir değer yaratmakta. Çünkü bu bireysel çaba yani uğraş toplumun çıkar ve menfaatlerine yaramakta. Toplumun yaşamsal çıkarının faydasına olan bu durum diğer bireyler tarafından takdir edilip saygı gösterilmeyi hak ediyor. Bir iş yapma ya da toplumu yönetme ve yönlendirme durumu olduğunda işin uzmanı ehli olarak onların görüşü bilgisi alınır.

İşin uzmanı tecrübe ve bilgi birikim sahibi olmak sorumluluk gerektirir. Sorumluluk sahibi olan ya da sorumluluk verilen artıları eksileri, kar ve zararı hesaplamasını toplumun çıkarını düşünmesi gerekir. Fırtınadan en az zararla ya da etkilenmeden çıkmak saygın yöneticilik gerektirir. Bu durumda işe uygun gerekli bilgi ve tecrübeye sahip, geniş görüşlü, toplumsal çıkar temelinde erdemli karar verme yetkisinde olan “liyakatli” olan kişi “saygınlık” kelimesini hak eder.



Yaşamımızı idame ettiğimiz yeryüzünde son birkaç yüzyıldır yönetim erkini elinde bulunduran güçler devletin önemli saç ayağını oluşturan ( Doktor Hikmet’ten ödünç alacağım) “ilmiye, seyfiye ve kalemiye” sınıfını karnı tok ve sırtı pek yaparak tarafsızlaştırıp kendi çıkarları için kullanmaya başladı. Tüm bu olumsuzluklarına rağmen yurttaş onları hala sevmekte ve güvenmekte. Devletin yasa yapıcı kurumu meclis ve onun seçimle gelen üyeleri farklı parti ve görüşte olsalar bile yasaların izin verdiği oranda görüş ve düşüncelerini aktarmakta. Dün olduğu gibi bugünde parti genel başkanları kimi isterse meclise onu vekil olarak atamakta.

Birileri 15 Temmuz olayı sonrası ağızlarına pelesenk olmuş “gazi meclis”. Oysa “Gazi Meclis” Sakarya Savaşı yengisi sonrası 19 Eylül 1921 tarihinde toplanıp aldığı kararla tutanaklara geçmiştir. Geçen gün kürsü dokunulmazlığını ihlal edip verilmiş olan özgürlükleri bile kısıtlayan ağızlarında “15 Temmuz gazi meclis” sözlerini hiç düşürmeyenler değil mi?

İşin ehli uzmanların yerine benim adamım olsun diye hiçbir meziyeti olmayan kişi vekil olursa ki olacağı saldırgan biri olur. Bu kişinin yaptıkları nezdinde milletvekilliklerinin saygınlığı tartışılır duruma gelir. Yargı, bürokrasi, asker, polis ya da istatistik kurumları son günlerde aldığı kararlarla tartışılıp sorgulanır duruma geldi. Yurttaşın bu kurumlara karşı inancı ve güveni zayıflamışsa saygınlığı da azalmış demektir.

Devletin kurumları yurttaş nezdinde güvenilir ve saygın olmalı. İktidar yani hükümetler seçimle gelip seçimle gitse bile devletin devamlılığı, güvenilirliği yani saygınlığı devam etmek zorunda.

Yurttaş nezdinde güvenilirliği, inancı ve saygınlığı azalıp birilerinin çıkarına hizmet ediyorsa toplumsal çatırtının önemli işareti gün yüzüne çıkmıştır.

Toplumu yönetenler saygıyı ve saygınlığı hak ediyor mu işte sorun bu, ya sizce?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İlgili Haberler

Hayvanseverler Arnavutköy Belediyesi’nin önünde toplandı: 'İşkenceyle aldığınız bu hayvanlar nerede?'
Rusya’da cezaevinde ‘isyan’: 4 mahkum ve 4 hapishane çalışanı hayatını kaybetti
Bakan Yerlikaya duyurdu...11 ilde uyuşturucu tacirlerine darbe: 100 kişi tutuklandı

Yazar Yazıları Haberleri