Her insanın hayalini kurduğu bir emeklilik planı vardır. Birçoğu yaşadıkları metropollerden, memleketine dönme ve köylerinde yaşama hayali kurarken, birçoğu da küçük bir sahil kasabasında yaşama hayalindedirler. Ülkemizde bu kasaba genellikle Ege bölgesinden seçilir. Emekli olunca “Ege’de küçük bir sahil kasabasına yerleşeceğim” diye hayal kuran binlerce insanımız var. Yapılan araştırmalarda Ege’de bir sahil kasabasında yaşama isteği yüzde altmışlara dayanmış durumdadır.
Bundan 20 yıl önce emekli olduğunuzda, bir daire ve bir araba alacak para birikimiyle emekli oluyorduk. Günümüzde bırakın ev ve araba almayı aldığımız emekli maaşı ile ailemizle dışarıda bir akşam yemeği yiyemiyoruz. Paramız Ege’ye yerleşme hayalinin ötesinde Ege’ye yolculuk yapmamıza yetmiyor. İnsanlarımız eşten dosttan borç para alarak memleketlerine köylerine dönmeye başladılar.
Günümüz gelir dağılımlarında artık “orta direk” diye adlandırdığımız kesim yok olmuş, fakir ve zengin adı altında ikiye bölünmüş durumdayız. Şatafatlı, görkemli bir hayat süren, tekneleri ve lüks arabalarıyla gününü gün eden zümreye, çöpten ekmek toplayan ve semt pazarlarından atık sebze ve meyve toplayan insanlar eşlik ediyor.
Ege’ye hiç gelmemiş, görmemiş ve kulaktan duyma bilgilere sahip insanlarımız dahi anlatılanlardan, okuyup ve araştırmalarından sonra Ege’ye yerleşme konusunda hem fikre sahip oluyor. Ülkemizin incisi Ege ve en revaçta ilçelerinden birisi olan Ayvalık'tan bahsedeceğim. Ayvalık, Kaz dağlarından gelen oksijen ve yaklaşık 2.500.000 zeytin ağacı ile hastalara şifa olmuştur. Doğal güzellikleriyle ülke turizminin göz bebeği durumundadır. Antik çağlardan günümüze gelen tarihi bir dokuya sahiptir. Bu yüzdendir ki; yaşam ve yaş alma hayallerine en başta Ayvalık eşlik eder. Tabii ki de gününüz şartlarında bu hayaller pek mümkün görünmese de İnsan dünyada hayal ettiği kadar vardır.
Hayallerin bölgesi Ege’de sorunlar bitmiyor
Zamanında Ege’den mülk edinmiş bu yörelere yerleşmiş insanlarımızın “Ege’de küçük bir kasabada yaşama” hayalleri kabusa dönüşmüş durumda. Ege’nin en revaçta ilçesi olan Ayvalık’ta birçok dostum var. Bana her gün bir şikâyet metni ve görseli gönderiyorlar. En büyük sıkıntılarının “su sorunu” olduğunu dile getiriyorlar. Hatta on beş gündür bir damla su akmadığını söylüyorlar. Yazın tam ortasında tuzlu kuyu sularıyla idare ettiklerini yazıyorlar.
Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin’i yakinen tanırım. Birçok etkinlik ve programlarda bir araya gelmişliğimiz ve hoş sohbetimiz olmuştur. Kendisinin Ayvalık’la ilgili sorunlarla canla başla mücadele ettiğine ve yoğun çaba sarf ettiğine şahitlik etmişliğim var. Sorunu defalarca Balıkesir Büyükşehir'e bağlı olan “Balıkesir su ve kanalizasyon işleri müdürlüğü” ile görüşüp defalarca toplantılar yapmıştır. Sadece su sorunu değil, altyapı ve otopark sorunu ile de mücadele vermektedir. Rant kapısı haline gelen dünyanın en güzel plajlarından birisi olan Sarımsaklı plajlarının işgal edilmesiyle de var gücüyle mücadele etmektedir.
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ı göreve davet ediyorum
Son yerel seçimlerde, AK parti hükümetinden, Cumhuriyet Halk Partisine geçen Balıkesir Büyükşehir Belediyesine tepkiler çığ gibi büyüyor. Sayın Ahmet Akın başkana sorunların çözümüyle alakalı büyük iş düşmektedir. Yerli ve yabancı yüz binlerce turisti ağırlayan körfez bölgesinde on beş gündür suların akmaması ne demek? Suların akmadığı bir bölgede hijyenden, temizlikten ve sağlıklı yaşamdan bahsetmek mümkün müdür?
İvedi olarak, acil eylem planı ile körfeze sahip çıkılması gerekiyor. Gerek doğası ve gerekse tarihi dokusuyla dünyanın en yaşanıla bilinir sahil kıyılarına sahip olan Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin, bu bölgeyi ayağa kaldırması gerekmektedir. Binlerce ağaç, bitki örtüsü ve oksijen deposuna sahip, Kaz dağlarının eteklerine konumlandırılmış, doğa ve deniz ile iç içe bir bölgede Belediye Başkanlığı yapmak herkese nasip olmaz. Halkının sorunlarına kulak tıkayan, çözüm üretmeyen ve umursamayan bir başkan olarak değil, tüm sorunların üstesinden gelmiş bir başkan olarak anılması ümidiyle…
Sağlıcakla…