Siyaset, ekonomi ve futbol üçgeninde bayram!

Bugün malum bayramın üçüncü günü.

Bugün malum bayramın üçüncü günü. Bir yandan Euro 2024'ü de izliyoruz. A Milli Takımımız Türkiye'de bugün sahaya çıkıp, inanıyorum ki ilk galibiyetini alacak. Birkaç gündür bayram koşturmacası, el öpmeler, eş dost akraba ziyaretleri vs derken akşamları tv karşısında izlediğimiz maçlarla teselli bulurken günün diğer saatlerinde de hem artan pahalılık hem ekonomik kriz hem siyaset dünyasındaki çalkantılarla; bir yanımız bahar bir yanımız bahçe yaşayıp gidiyoruz.

Konu bayram olunca malum büyüklerimizi ziyaret ediyoruz. Birçoğu da emekli. Ve hepsi geçinememekten şikayetçi. Avrupa'da emekli Hans dünyayı gezerken Türkiye'de bizim emekli Hasan, açlık ve pahalılık içinde, İŞKUR önünde sıraya girmiş iş arıyor. Çünkü aldığı on bin lira ile geçinemiyor! İŞKUR önlerine gidin; emeklinin sosyalleşme alanı haline geldi. Sadece emekliler mi? Asgari ücretli de aynı durumda.

Öyle bir memleket ki yaşlısı da mutsuz, genci de mutsuz. Yaşlının yaşanmışlığı yok, gencin yaşayacağı bir şey yok. Açlık, yoksulluk, pahalılık, üç kuruşa kölelik ve daha bir sürü dramatik gerçeklik. Ha bir taraftan da "hak ettiğimizi yaşıyor olabilir miyiz..." diye düşünelim!

Neden enflasyon var?

Bakan Şimşek her fırsatta emekliye, asgari ücretliye ara zam enflasyonun sebebidir deyip duruyor. Buna inanmak mümkün mü veya bunun gerçeklik payı olabilir mi? Tabii ki hayır. Gerçekleri mi konuşalım, konuşalım tabii.

Enflasyonun nedeni emekliye, asgari ücretliye yaptığınız 3 kuruş zam değildir. Enflasyonun nedenini arıyorsanız sildiğiniz 1 buçuk trilyon lira vergi borcuna bakın, üç-beş maaş birden alan bürokratlarınıza, saraylarınıza, altınızdaki milyonluk arabalara ve özetle aynaya bakın!

Peki bu gerçekliğe karşılık siyasi iktidar AKP'nin derdi ne? Anayasa...

AKP'nin tek gündemi "anayasa." Milletin anasını ağlattınız, babasını ağlattınız. Ne anayasa ne x yasa kimsenin umurunda değil. Emekli, asgari ücretli, dar gelirli sürünüyor. Vatandaş bitti, millet öldü, selası okunuyor. Bunlar anayasa manayasa, alavere, dalavere.

Bu kadar pahalılık, sıfır alım gücü, borç üstüne borç, milleti üç kuruşa mahkum etme; yetmez sürekli dışarıdan alınan göç, mülteciler şunlar, bunlar. Toplumun ayrıcalıklı bir kesimine karşılık, yok sayılan milyonlar. Bu vaziyetin sonu iyi değil. Görünen köy kılavuz istemez.

Hadi gelin yazının bu bölümünü Ziya Paşa'dan bir alıntıyla tamamlayalım;

“İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez. Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez...”

Umutlar futbolda

E yazınn başında dedik ya;

Ekonomi, siyaset. E bir de futbol. Malum Euro 2024 oynanırken futbol tek umudumuz. Türkiye'nin kazanacağı herhangi bir maç, alacağı punlar, turnuvada elde edeceği başarı hepimiz için bir nebze moral olabilir. Dilerim bu akşam da bunun başlangıcı olur.

Ne diyelim; vurduğunuz gol olsun bizim çocuklar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri