Gerçek su krizi ve çözümü

Lise hayatımı yaşadığım, çok güzel anılar yaşadığım Diyarbakır’da 21-22 Ekim, “Mezopotamya Enerji Forumun-Ülke Enerji Politikaları” Oturumunda Su Hakkı Kampanyası adına konuşan Nuran Yüce’nin konuşmasından alınmış notları sizlerle paylaşıyorum.

Lise hayatımı yaşadığım, çok güzel anılar yaşadığım Diyarbakır’da 21-22 Ekim, “Mezopotamya Enerji Forumun-Ülke Enerji Politikaları” Oturumunda Su Hakkı Kampanyası adına konuşan Nuran Yüce’nin konuşmasından alınmış notları sizlerle paylaşıyorum.

Dünyada insanlar ve diğer canlıların temel ihtiyaçları için kullanabilecekleri tatlı su miktarı sınırlıdır. Sınırlı olan bu doğal varlığa fiziksel, ekonomik, siyasi vb. nedenlerle hâlihazırda ulaşamayan 2.6 milyardan insan bulunuyor. Bu sınırlı varlık her geçen gün daha fazla kirlenmekte ve tükenmektedir. Bu bağlamda dünya genelinde bir su krizi vardır.

Suyun özelleştirilmesi, bu krizi daha da derinleştirmektedir. Suyu insan hakkı olarak değil de, ihtiyaç maddesi olarak tanımladığınızda ve şirketlerin veya şirket mantığı ile çalışmak zorunda bırakılan su idarelerinin tasarrufuna su kaynaklarını ve su hizmetlerini devrettiğinizde, bunlardan faydalanabilmenizin tek koşulu vardır; parasını ödemek. Yine özel sektör, hizmetin fiyatını belirlerken, o hizmetin üretilmesi için yapılan bütün harcamaları hesaba katmakta ve hizmeti alandan bu maliyet unsurlarını talep etmektedir. Daha kaliteli su hizmeti talep ediyorsanız, daha fazla su faturası ödemek zorundasınız. Oysa dünyada yaşanan pek çok örnekte görüldüğü gibi su fiyatları artmasına rağmen, suyun kalitesindeki artış doğru orantılı olmamıştır. Suyun çıkarılması, dağıtılması ve atık suyun arıtılması-kentleşme, kirlilik vb. nedenlerle-her geçen gün daha yüksek maliyetler getirirken, bu arta maliyetleri, onu ekonomik faaliyetlere göre çok daha az kirleten ve tüketen insanlardan talep etmek, onların yaşamsal faaliyetlerini içme, temizlik, yemek vb. karşılayamayacakları faturalarla baş başa bırakmak anlamına gelmektedir. Peki, bizlere düşen görev nedir?

Su krizinin kalıcı olarak çözülmesinde izlenecek yöntem suyun özelleştirilmesi değil, suyun en temel insan hakkı olduğunu ve kamusal niteliği bulunduğunu tanımaktır. Herkesin yeterli miktarda ve kalitede suya fiziksel ve ekonomik olarak eşit biçimde erişimini savunan, su yönetimlerinde kamu yararını gözeten, demokrasiyi ve katılımcılığı temel alan, suyu tüm canlılar için yaşam kaynağı olarak gören, su hakkını ve ekolojik sistemi koruyan ve güvence altına alan yönetim modellerinin oluşturulması ve bunları savunan politikaların geliştirilmesi ve böyle düşünen siyasilerin desteklenmesi bize düşen acil görevimizdir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İlgili Haberler

9. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi: Yeni düzenlemede neler var?
Kayseri'de tarım arazisinde yangın: Saatler sonra söndürüldü
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Esad'la görüşme' açıklaması: 'Bu dargınlığı bitirip yeni süreci başlatalım istiyoruz'

Yaşam Haberleri