Geleceğimizi koruyalım

Havaların ısınmasıyla ülkemizin çeşitli yörelerinden ardı ardına orman yangını haberleri gelmeye başladı.

Havaların ısınmasıyla ülkemizin çeşitli yörelerinden ardı ardına orman yangını haberleri gelmeye başladı. Bu yangınlara en kısa sürede ve en etkili şekilde müdahalenin geçmiş senelerde yaşadığımız olumsuzluklara benzememesini umuyorum. Orman yangınlarına ilk müdahalenin ne denli önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Güçlü devlet olmanın göstergelerinden birisi de kimselere muhtaç olmadan bu tür felaketlerle en etkili şekilde mücadele edebilmektir.


Maalesef kendi ellerimizle tahrip ettiğimiz ekolojik düzen, iklimlerin değişmesine, yangınlara, sellere, kuraklıklara, yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızın yok olması gibi geleceğimizi doğrudan etkileyen felaketlere yol açıyor.

Doğayı tahrip eden orman yangınlarının yanında “vahşi madencilik” dediğimiz, merkezine sadece parayı koyan, tamamen doğayı yok etme üzerine kurulmuş bir sistem var ülkemizde. Bu yüzden ormanlarımız kelaynak kuşuna döndü. Bunun üstüne bir de çoğunlukla insan kaynaklı çıkan orman yangınları eklenince doğa da insanoğlundan öcünü almaya başlıyor.

Orman yangını, doğal ya da insani sebeplerden ortaya çıkan yangınların ormanları kısmen veya tamamen yakmasıdır. Neden olarak da yıldırım düşmesi, yanardağ patlaması ve yüksek sıcaklık gibi doğal sebeplerin yanında sigara, tarımsal ürünler ya da sabotaj gibi insan kaynaklı çıkan orman yangınları sadece ormanların yok olmasına değil ekolojik olarak birçok zarara sebep oluyor. İklim değişikliği ve kuraklık bunların en başında geliyor.

Son yıllarda toplumda artan çevre hassasiyeti adeta memleket meselesi halini aldı. Toplumsal duyarlılığın artması geleceğimiz açısından umut verici olsa da kapitalizmin vahşi dişleri ormanlarımızı ve derelerimizi öğütmeye devam ediyor. Yaylalarımız ve tarım arazilerimiz de bu tahribattan nasibini alıyor.

Üzerinde durmak istediğim asıl konu bu felaketlerdeki insan faktörü. Yangınların çıkma nedenleri arasında saydığımız yıldırım düşmesine, yanardağ patlamasına ve yüksek sıcaklığa karşı alabileceğimiz önlemler yok denecek kadar azdır ama insanların neden oldukları yangınlara karşı yapabileceğimiz çok şeyin var olduğunu düşünüyorum. Bunların en başında toplumsal duyarlılık bilincini artırmak geliyor. Mesela sigarayı araçlardan dışarıya doğru fırlatmaktan tutun da cam türevlerini ormanlara atmaya kadar yangınlara neden olacak davranışların tehlikelerini taa ilkokuldan başlamak üzere çocuklarımıza öğretebiliriz. Çocukların izlediği çizgi filmlerde bu konu çeşitli yönleriyle işlenerek gencecik zihinlere kazınabilir. Ormanlarda yananın sadece ağaç olmadığı, oraları yuvaları olarak kullanan canlıların çaresizliği anlatılabilir. Yağmurun neden yeşili bol bölgelere daha çok yağdığı, yeşilin azalması durumunda yağmurun yağmaması, çölleşme ve beraberinde ortaya çıkacak tarımsal problemler, yaşları düzeyinde okullarımızda öğrencilere mutlaka öğretilmelidir.

Bunları söylerken ülkemin gerçeklerini de göz ardı edemiyorum. Hafta sonları piknik alanlarına akın eden insanlarımızın arkalarında bıraktıkları manzaraları görünce umutsuzluğa kapılmıyorum desem yalan olur. Ayrıca doğanın tahribatı konusunda mücadele verenlerin adeta vatan haini muamelesine maruz kaldıklarını görmekten de utanç duyuyorum.

Çevreye duyarlılık konusunda yaşken eğilmemiş nesillerin yetiştirdiği nesilleri değiştirmek çok da kolay olmuyor. Çevreye duyarlı, sorumluluk sahibi nesiller yetiştirmek için uzun ama mutlaka yürünmesi gereken bir yolumuz olduğunu unutmadan mücadeleye devam etmek zorundayız.
Ormanlarımız yok olmadan, derelerimiz kurumadan, sularımız tükenmeden yapılması gerekenleri bilim insanlarının uyarıları doğrultusunda hayata geçirmeliyiz.

Sadece sıcaktan bunalıp gölgesine sığınacak bir ağaç altı aradığınızda değil, her zaman değerini bilelim ormanlarımızın. Unutmayın ki bizler de bu doğanın bir parçasıyız. Sağlıklı bir doğamız varsa biz de varız. Bizlere kucak açan, her türlü nimetimizi veren doğamızı yok ederek aslında geleceğimizi yok ettiğimizi unutmayalım.

Bilmeliyiz ki üzerinde yaşadığımız ve sahibi olmaktan da gurur duyduğumuz bu cennet vatan bize atalarımızdan miras değil, emanettir.

Biz onu koruyalım ki o da bizi korusun, kollasın, beslesin…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri