Bektaşi Fıkraları'na devam

Geçtiğimiz 15 gün evvel seçim yasakları münasebetiyle gazetemizin usta kalemlerinden

Geçtiğimiz 15 gün evvel seçim yasakları münasebetiyle gazetemizin usta kalemlerinden sevgili Oktay Apaydın ağabeyimiz çokça Bektaşi fıkrasını paylaşmıştı. Ben de bugün yazı yazarken bu geleneği devam ettirmek istedim. Oktay ağabeyimizin yazmadığı atladığı ve aklıma gelen bazı Bektaşi fıkraları da benden olsun istedim.

Buyurun keyfe...

Yapılan Dualar
Bektaşi, camide namazdan sonra dua etmiş:
- Ey ulu Tanrım, bana bir rakı parası ver!
Yanında namazını bitiren softa da, ellerini kaldırmış:
- Rabbim, bana iman ver!
İki duayı da işiten hoca, Bektaşi'ye:
- Bak, herkes ne istiyor Tanrı'dan, sen rakı parası. Utanmıyor musun?, demiş.
Bektaşi usulca şöyle demiş:
- Ne yapalım hoca efendi, herkes kendisinde olmayanı ister...

Giden Oruç
Oruç tutan Bektaşinin biri çok fena susamış. Vakit geçirmek için kırda giderken bakmış gürül gürül akan bir çeşme. Adeta kendinden geçmiş bir halde ağzını dayayıp yudum yudum içmeye başlamış. Bu sırada oradan geçen biri görüp:
- Aman erenler ne yaptın? Oruç gitti, diye seslenmiş.
Bektaşi, ağzının iki yanından süzülen sular bağrına doğru inerken cevap vermiş:
- Oruç gitti, ama fakire de can geldi!

Rahatsız Etmem
Sohbet ortamında "Ramazan ayı, dileklerin kabul olduğu aydır. Allah'tan ne istersen verilir" demişler. Bektaşi'nin biri de bunu duymuş. Çoktan beri veremediği borcunu ödemek için camiye giderek namaz kılıp, duaya başlamış.
- Yarabbi, evine ilk defa geldiğim gündür, ben bunlar gibi günde beş defa gelip seni rahatsız etmem. Borcumu verecek kadar para ihsan eyle. Bir daha da gelmem.

Bektaşi'nin Kerameti
Bektaşi'nin KerametiBektaşilerden biri, içkinin yasak olduğu devirde, bir şişe şarap almış. Cübbesinin altına saklamış, yolda giderken padişah rast gelmiş:
- Nedir o cübbenin altındaki? diye sormuş. Bektaşî de:
- Abdest suyu sultanım, demiş. Padişah:
- Çıkar bakalım, şarap olmasın! deyince, Bektaşi:
- Padişah hürmetine şarap ol yâ mübarek, diyerek şişeyi çıkarır. Padişah bakar ki şarap.
- Şimdi de su yap bakalım, der. Bektaşî:
- Ben bu kadarını yaptım. Padişahın gücü büyüktür. Ötesini de siz yapınız sultanım, der.

Canlar Nerede?
II. Mahmut bir gün bir Bektaşi tekkesini bastırır. İçeridekilerden hepsi sağa sola kaçar. Yalnız ihtiyar bir Bektaşî kaçamayarak ortada kalır. II. Mahmut babaya sorar:
- Baba, canlar nerede?
- Şevketlü Sultanım, sizi görünce ortalıkta can mı kalır...

Niye Geziyorsun?
Niye Geziyorsun?Yeniçeri Ocağı kaldırılıp Bektaşi tekkeleri de kapatıldıktan sonra Bektaşi dervişlerinin her biri bir tarafa kaçıp saklanmışlardı. Padişah bir gün Bahçekapı’da korkmadan, çekinmeden dolaşan bir Bektaşi görünce hayret eder ve yanına gelir:
- Baba sizinkilerden her biri bir tarafa savuştu. Sen burada, yalnız başına niye geziyorsun? diye sorunca Bektaşî hiç tereddüt etmeden şöyle der:
- Sultanım beni damızlık bıraktılar.
Bu hazırcevaplıktan pek memnun kalan hükümdar, babaya hiçbir şey yapmadan yanından ayrılır.

İğne Deliği
Bektaşi dervişlerinden birine:
- Erenler! Cenabı Hak her şeye kadirdir dersiniz; bir dikiş iğnesinin gözünden bir deveyi geçirebilir mi? demişler. Bektaşi:
- Vızır, vızır.
- Nasıl yani?, diye sorulunca,
- Ya dikiş iğnesinin gözünü büyütür, ya deveyi küçültür, geçirir.
Padişahın Kulu
İstanbul'da gezinen Bektaşi, padişahın sarayı zannettiği görkemli
bir binanın yanından geçiyormuş. Binanın önünde şatafatlı bir fayton duruyormuş.
Binadan sırmalı elbiseleri olan adam çıkınca, muhafızlar selama durmuş. Adam faytona binerken, Bektaşî meraklanmış ve muhafızlardan birinin yanına yaklaşarak sormuş:
- Faytona binen padişah mıdır?
- Hayır, padişahın kuludur.
Bektaşî, önce faytondaki adama bakmış, sonra da kendi üstünün başının
perişanlığına. Sonra, ellerini açarak:
- Hey Allah'ım. Bir padişahın kuluna bak, bir de senin kuluna!

Kim Uğursuz?
Avcı Sultan Mehmet diye anılan 4. Mehmet bir gün akşama kadar
uğraştığı halde, bütün attıkları boşa gider. Bunun sebebini sabahleyin ilk gördüğü adamın uğursuzluğuna hamlederek:
- Saraydan çıkarken kapı önünde sallana sallana biri geçiyordu. Sivri külahlı, sırtı kamburumsu. Bana çabuk onu bulun, diye emir vermiş.
Hemen tanımışlar, meşhur Bektaşi Ayyaş Hamza. Karakullukçular yaka paça adamı huzuruna getirirler. Öyle bir uğursuzun yaşamak hakkı olmadığı için derhal asılmasına karar verilir. Bektaşi der ki:
- Sabahleyin ilk beni gördüğünüz için iki keklik bile vuramadınız. İyi ama Padişahım, benim de bu sabah ilk gördüğüm siz oldunuz, fakat benim kellem gidiyor. Uğursuzluk hangimizde fazla?
Cevap padişahın o kadar hoşuna gider ki hayatını bağışladıktan başka bir kesede altın verir.
Sokullu Mehmet Paşa
Kanuni Sultan Süleyman’ın son devirlerinde sadrazamlığa getirilen Sokullu Mehmet Paşa cidden bilgili ve büyük bir devlet adamıydı. Sayısız başarılı hizmetleri ile olduğu kadar, iffet ve istikameti ile de pek haklı ve şerefli bir şöhret kazanmıştı.
Bazı dileklerde bulunmak üzere huzuruna giden bir delinin hançeri ile ölen ve Eyüp Sultan'da gömülen bu paşanın yalnız on beş senesi sadrazamlık olmak üzere elli seneden fazla devlet hizmetinde geçmesine rağmen ancak defin işlemlerine yetecek kadar parası çıktığı anlaşılınca herkes tarafından hayretle karşılanmış ve sevenleri birkaç misli artmıştı. Gömüldüğü sırada mezarı başında bulunanlar arasında devrin
Bektaşî erenlerinden tok ve doğru söyleyenlerden bir Bektaşi babasının derin bir düşünceye dalması, ocak ağalarından birinin gözüne çarpar. Yavaşça sokulur ve sorar:
- Dedem nedir seni bu kadar endişeye düşüren? Sokullu'nun ölümü mü? Bektaşi acı acı gülümser ve cevap verir:
- Hayır evlat, çalıp çırpmayan rahmetlinin devlet hazinesinde bıraktığı büyük miras ile bu mirasın geride kalan devlet büyükleri arasında uyandıracağı ihtiras düşündürdü beni...

Bektaşi'nin Arzusu
Bektaşi'nin biri şeyhülislâmın huzuruna çıkmış:
- Efendim, Allah size 27 yıl ömür versin.

Bektaşi'nin arzu ettiği yıl sayısını biraz tuhaf karşılayan şeyhülislâm sorar:
- Ne için 27 yıla bağlıyorsun?
- Geçen yıl Ram azan 29 gün çekmişti; bu yıl da 28 gün oldu.
Eğer Allah size 27 yıl ömür uzunluğu verirse mübarek Ramazandan
da, oruçtan da kurtulacağız.

Ramazan Ayı
Bektaşi'nin biri Ramazanda bir iki gün oruç tutmuş, sonra bırakıvermiş. Bir mecliste sormuşlar:
- Erenler, bu yıl Ramazan uğradı mı?
Bektaşi biraz düşündükten sonra şu cevabı vermiş:
- Uğradı ama sıyırdı geçti.

Peşin Kılınan Namaz
Hocayla bir Bektaşi birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca:
- Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya...

Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam...
Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş:
- Yahu bu ne uzun namaz böyle?
- Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim!
Bektaşi:
- Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza...
Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış:
- Erenler, senin namaz da uzun sürdü!
- Önümüzdeki haftanın namazını kıldım!
Hoca şaşkınlıkla sormuş:
- Yahu olur mu böyle şey?
Bektaşi gülerek cevap vermiş:
- Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin?

Nefesini Tüketme
Bektaşi'nin biri hocaya sormuş:
- Hoca, Allah nerededir?
Hoca başlamış:
- Allah ne yerdedir, ne göktedir. Ne sağdadır ne soldadır. Ne aşağıdadır ne yukarıdadır. Ne kuzeydedir ne güneydedir.
Bektaşi lafı gediğine koymuş:
- Boşuna nefesini tüketme hoca. "Allah yoktur" diyeceksin ama dilin varmıyor, lafı dolandırıp duruyorsun. Anladım...

Allah'tan
Bir Bektaşi her ne olursa olsun "Allah'tan" dermiş. Bir gün bir külhanbeyi, bu Bektaşinin ensesine sultani bir sille aksetmiş. Bektaşi arkasına dönünce külhanbeyi, “Baba efendi!, ne bakıyorsun, Allah'tan, demiş.
Bektaşi hiç düşünmeden cevap vermiş;
- Amenna, be imanım, ben de Allah'tan olduğunu biliyorum ama hangi pezevengin eliyle yaptırdı diye merak ettim de ona bakıyorum.

Beygir ve Eşek
Bir Hoca ile bir Bektaşi dervişi yol arkadaşı olmuş. Hocanın bir beygiri dervişin de bir eşeği varmış. Mevsim yaz olduğundan akşamüstü bir çayırlık mahalle civarında geceyi geçirmeye karar vermişler. Heybelerindeki nevaleden beraberce yiyip biraz konuştuktan sonra yatıp uyuma vakti gelince Hoca “Yarabbi, beygirimi sana emanet ettim, sen koru.” demiş. Bektaşi de, “Şeyhim, benim eşeği de sen bekle.” demekle hoca hayretle, “Allah'a emanet et, günaha giriyorsun" demiş ise de derviş aldırmamış. Yatıp uyumuşlar. Ertesi sabah kalktıkları zaman hocanın beygiri meydanda olmadığı halde Bektaşi'nin eşeği orada otlayıp duruyormuş. Bu hali gören hoca hayretle, “Bu nasıl şey” Allah'a emanet ettiğim beygir gitmiş, Bektaşi'nin eşeği duruyor” diye söylenmeye başlayınca derviş, “Bunda hayret edilecek bir şey yok. Allah'ın kulu bir sen değilsin. Beygiri diğer kuluna verdi. Halbuki bizim şeyhin yegane dervişi benim. Tabii malımı sabaha kadar bekledi” diyerek hocayı da güldürmüş.

KUTU2
Sultan Murat'la Karşılaşma
Dördüncü Murat'ın yaptığı yenilikler arasında içki ve tütün içme yasağı vardı. Sultan Murat bizzat kendisi halk arasında kontrollerde bulunuyordu. Bunun için geceli gündüzlü teftişler yapıyordu. Bir gece Edirne kapısının dışına çıkınca pencerelerden ışık sızan bir bina gördü.
Herkesin uyuduğu saatlerde, bu ışığın yanmasını hayra alamet görmedi. Burası gözden uzak olup, tiryakilerin oturup çubukla tütün içtiği yerdi. Padişah karşısına çıkan babayani adama selam verdi.
Kahveci yeni gelenin de çubuk içmek için geldiğini zannetti. Hemen doldurduğu çubuğu kendisine uzattı. Padişah, kahveciye şöyle dedi:
- Tütün içmenin yasak olduğunu bilmiyor musun baba?
Kahveci de pişkin bir tavırla:
- Erenler uzun etme, haydi çubuğundan çek ve otur.
Padişah da sert bir ses tonuyla:
- Padişahın emirlerine karşı gelmek ne demek biliyor musun?
Onun katı bir ses tonuyla konuşmasından şüphelenen kahveci:
- Adınızı bağışlar mısınız?
Deyince
- Murat
Demişti. İyiden iyiye şüphelenen kahveci eli ayağı titreyerek;
- Sultanlığı da var mı?
Diye zorlukla bir soru daha sordu.
Padişah hiddetle;
- Evet
Der demez, kahveci hemen kendisini yanındaki masanın üstüne boylu boyunca atıverdi ve sözlerini şöyle bitirdi:
- Öyle ise buyurun cenaze namazına deyip gözlerini kapatmıştı...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri