Bakanlığa "itfaiye alımı" tepkisi: "Yazıktır günahtır!"

​​​​​​​İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 4 yıl önce başvurusunu yaptıkları 2 bin 300 itfaiye alımıyla ilgili imza vermeyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı eleştirdi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, 4 yıl önce başvurusunu yaptıkları 2 bin 300 itfaiye alımıyla ilgili izni imzalamadığını hatırlatan İmamoğlu, “Yaklaşık 4 yıl önce, gelecek ihtiyaç tespitini yaptığımız ve ne yazık ki hala 2 bin 300 itfaiye erinin alınmasıyla ilgili iznimizin verilmemiş olmasını hayretle izliyorum. Yazıktır, günahtır. Allah aşkına, bir imzayı atmamanın vebalini nasıl ödeyeceksiniz?” diye sordu


İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İtfaiye Daire Başkanlığı, itfaiye erlerinin olası kriz anlarında güvenle kullanabilecekleri temiz hava solunum cihazlarının (THSC) temini ve bakımlarının yapıldığı merkezin açılışını gerçekleştirdi. Kağıthane’de hizmete giren THSC Merkezi’nin açılış töreninde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin, Eyüpsultan Belediye Başkanı Mithat Bülent Özmen ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Erdal Celal Aksoy birer konuşma yaptı.


İnsan hayatı çok önemli

İstanbul İtfaiyesi’nin tarihinin 310 yıl geriye kadar gittiği bilgisini paylaşan İmamoğlu, “İnsan hayatı her koşulda çok önemli. Hayat kurtaran itfaiye teşkilatımızın kendi hayatları da önemli. Onların yaşamlarının teminat altına alınması, iş güvenliği noktasında gereken bütün tedbirlerin en üst seviyede sağlanması bizim en önemli mecburiyetimiz” dedi. İtfaiye teşkilatının sadece yangınlarda değil, afet anlarında da önemli görevler üstlendiğine dikkat çeken İmamoğlu, “Açılışını yaptığımız Temiz Hava Solunum Cihazı Test ve Bakım Merkezi sayesinde, itfaiye hizmetlerimizin kalitesi artacak, itfaiyecilerimiz, cihaz ve ekipmanlarının tüm testlerden geçtiğine emin olacaklar. Bunu bilmenin huzuruyla hizmetlerini sürdürecekler. Bu güvenle de can ve mal kurtarılmış olacak. Artık vatandaşlarımız, oksijene en çok ihtiyaç duydukları anda, kendilerine ulaşan solunum cihazlarına dönük emin olacaklar. Bu tür kazaların, bu tür aksiliklerin hiçbir hizmetimizde var olmasını asla ve asla istemeyiz. İtfaiyecilerimiz en zor şartlarda çalışıyorlar. Bu nedenle onlara en ileri teknolojilerle donatılmış cihazları ve ekipmanları sağlamak, bizim de boynumuzun borcudur” diye konuştu.

Bu tür adımları sık sık atıyoruz
Yakın zamanda itfaiye teşkilatına donanımlı araç alımını gerçekleştirdiklerini aktaran İmamoğlu, bu kapsamdaki hizmetlerinin devam edeceğine vurgu yaptı. Açılışını yaptıkları merkez ile ilgili bilgiler paylaşan İmamoğlu, “Dünyada, bu kadar yaşı büyük itfaiye teşkilatı, kurum, kuruluş görmek zor. Bu anlamda bizim, böylesi bir teşkilatı, her zaman en örnek alınacak işleri yapma konusunda da özenli davranan bir kurum haline getirme zorunluluğumuz vardır” ifadelerini kullandı. Merkezin, çözüm üreten anlayışlarının sonucu olarak ortaya çıktığının altını çizen İmamoğlu, “Bu merkez, dışarıdan alınan hizmetlerle ihmal edilen süreçlere asla maruz bırakılmamalıydı. Halkçı ve kamucu karakterimizin de bir yansımasıyla, bu tür hizmetlerin iç hizmet şeklinde bizim bünyemizde yapılması noktasında attığımız adımlara da bir örnektir. Biz, bu tür adımları aslında sıklıkla atıyoruz. Birçok hizmeti, kamusal önemine uygun olarak, belediye bünyemizde harekete geçirmeyi önemsiyoruz. Milletin parasını, milletimize hizmet noktasında en doğru, en kaliteli hizmeti sunmaktan başka bir amacı gütmeden hem işin tasarrufu hem işin gerekliliği hem de işi teminat altına almanın her rakamdan daha önemli olduğunu bilen bir anlayışla bu yatırımları yapıyoruz” şeklinde konuştu.

Bu kurumlar millete ait kurumlar
“Halk otobüslerini İETT bünyesine almak da böyle bir adımın bir parçasıdır” diyen İmamoğlu, “Kendi deniz taksi veya dolmuşlarımızı kendi bünyemizde üretirken, 600 yılı aşkın bir tersaneyi hayatta tutma gayreti de böyle bir anlayışın tezahürüdür. Yine İETT garajlarında kurduğumuz muayene istasyonları da tam da bu halkçı ve kamucu anlayışımızın karşılığıdır. O bakımdan tabii ki vatandaşımızın takdirine mazhar olmak, bizleri ziyadesiyle çok mutlu ediyor. İcraatçı ve halkçı çözümlerle, israftan arındırılmış, akılcı yatırımlarla, kamucu bir anlayışla yolumuza devam edeceğimizi buradan bütün vatandaşlarımıza duyurmak isterim” ifadelerini kullandı. Söz konusu kurumların millete ait olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Bu kurumlar; bir şahsa bir döneme, bir siyasi anlayışa, bir siyasi partiye mal edilemeyecek kadar kutsal ve çok ileri düzeyde, çok yüksek seviyede kurumlar. Yukarıda İstanbul İtfaiyesi amblemini gördüğümde gururlanıyorum. ‘İstanbul Zabıtası’ dediğimde gururlanıyorum. Dolayısıyla bu tür kuruluşların çok daha özenli bir gayretle analiz edilmesi lazım. Ve sahada hizmet verirken, vatandaşlarımızın bu tür kurumlarımızı gördüğünde gözleri nemlenmeli, onlarla gurur duymalı, onlarla çok büyük bir güven ilişkisi yaşamalı, sırtını onlara dayamalı ve huzurlu bir yaşam sürmelerini sağlamalıyız” görüşlerini paylaştı.

Bir imza esirgeniyor
“İtfaiye eri olmanın bir meslek kabul edilmesi hususunda atılması gereken adımların mutlaka atılmasını tekrar ilgililere hatırlatmak isterim” diyen İmamoğlu, “Yaklaşık 4 yıl önce, gelecek ihtiyaç tespitini yaptığımız ve ne yazık ki hala 2 bin 300 itfaiye erinin alınmasıyla ilgili iznimizin verilmemiş olmasını hayretle izliyorum. Bakın; kocaman itfaiye teşkilatımızın her yıl belli bir sayıda kişisi emekli olmakta ya da farklı vesilelerle bu kocaman teşkilatın bireyleri ayrılabilmekte, farklı statülere geçebilmekte. O bakımdan bizim, teşkilatımıza ve özellikle depremle mücadele edilen bu şehrimizde, afet öncesi ve afet sonrası yapılması gereken iş ve işlemlerde çok mühim olduğunu bildiğimiz bu teşkilatımızın personel alım izniyle ilgili süreçlerine, hala bir imzanın esirgenmesini büyük bir gariplik, büyük bir zavallılık olarak tarifliyorum. Çok üzüntüyle hatırlatıyorum” şeklinde konuştu.

Hukuka şikayet ediyorum
“İtfaiye eri alımlarının ne denli şeffaf ne denli liyakatli bir biçimde yapıldığını en iyi buradaki itfaiye teşkilatımızın mensupları biliyor” diyen İmamoğlu, şunları söyledi: “Bugün alıma karar versek bile, 2-2,5 sene sonra o arkadaşlarımızı tam randımanlı bu kurumun ve bu teşkilatın bir parçası yapabiliyoruz. Yazıktır, günahtır. Bu memleketin her kurumu, millete aittir. Tekrar ifade ediyorum; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bu imzayı geciktirmesini buradan kınıyorum, milletimize şikayet ediyorum. Sevgili dostlar; bu ve benzeri hizmetlerin geri bırakılması, imzalanmaması, ertelenmesi, efendim bir imzayla bir metro hattının elde edeceği finansmanın… Para kapıda bekliyor. Para kapıda bekliyor. Yani 10 yıl, 8 yıl, 12 yıl vadeli ödeyeceğimiz bir finansman kapıda bekliyor. Bir imza. Maliye Bakanı'nın önündeki bir imza. Ve bu para 2 yıl ödemesiz, 3 yıl ödemesiz… Şekline göre değişiyor. Bu ekonominin zor olduğu koşulları da erteliyorsunuz. Yani onun 2 yıl, 3 yıl sonrasında ödemeye başlayacaksınız. Ve o para belediyenin kasasına giriyor; o kasadan çıkıyor o hizmeti yapan müteahhitlerin cebine gidecek. O müteahhitler taşeronlara verecek. O taşeronlar işlerini yapacak. Bir yandan metro bitecek. Bir yandan da onun bünyesindeki yüzlerce, binlerce çalışanın da evine gidecek o paralar. Allah aşkına, bir imzayı atmamanın vebalini nasıl ödeyeceksiniz? Bunu erteleyen ya da imzalamayan kim? Sayın Bakan mı? Daha yukarısı mı? Daha aşağısı mı? Kim ise; onu 86 milyon vatandaşımızın, vatandaş hakkına ve hukukuna, 16 milyon insanımızın da hemşehrilik hakkına ve hukukuna şikayet ediyorum. Çok net şikayet ediyorum.”

Borç ertelemiyoruz
“Borçlanma hakkı, hukuku da oy birliğiyle, İBB Meclisi’nden bütün siyasi partilerin oy birliğiyle geçmiş, alınması uygun görülmüş hak ve hukuklar. Onun da altını çizeyim. Ve hiçbir sebebi yok. Hiçbir gerekçesi yok. Yok borçlanma oranı vesaire… Allah'a şükür bu konuda alnımız ak. Bir kuruş borcumuzu ertelemiyoruz. İBB’nin borçlanma, mali düzen ve özellikle finansal sistem açısından en şeffaf günlerini yaşadığı konusunda, burada milletimizin huzurunda rahatlıkla ifade edebilirim. Baştan hesabını vereceğimizi, her hukukun insanlara anlatılacağını söylemiştik; o anlayışla bugün bunları sizlerle paylaşıyorum. Yazıktır, günahtır. Bu anlayıştan bir an önce kurtulmamız gerekir.”

Denetimleri İBB yapacak
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Aksoy’un verdiği bilgilere göre; 5 bine yakın müdahaleci personel tarafından aktif olarak kullanılan temiz hava solunum cihazlarının bakım, onarım ve testleri bugüne kadar dışardan hizmet alım yöntemiyle yapılıyordu. 5 yılda bir yapılan testler kapsamında, sadece hava tüplerinin hidrostatik denetimleri gerçekleştiriliyordu. Açılan merkezle, itfaiye personeli açısından hayati bir öneme sahip olan “Temiz Hava Solunum Seti ve Suni Solum Cihazı Tüpleri”nin performans testlerinin ve rutin bakımlarının itfaiye bünyesinde yapılmasının sağlanması amaçlanıyor. Diğer şehir itfaiyelerine de örnek teşkil edecek merkez; bakım, onarım ve sertifikalı olması dolayısıyla Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor.

Merkezde neler var?
THSC binasında test ve tamir faaliyetlerinin yanı sıra yıkama odası ve tüp test odası da bulunuyor. Yıkama odasında, itfaiye istasyonlarından gelecek olan kirli ve kullanılmış maskeler teste tabi tutulmadan önce burada yıkanıp dezenfekte edilecek ve ondan sonra test cihazında kontrolü sağlanacak. Tesise gelen maske ve sırtlıklar, ilk başta kayıt altına alınıp, sisteme girişi yapılacak ve sırasıyla ilgili işlem basamaklarına yönlendirilecek. Bu iş için özel olarak imal edilmiş yıkama makinesinde yıkanıp dezenfekte edildikten sonra, bilgisayarlı sızdırmazlık ve bir takım performans testlerine tabi tutulacak. Testi başarıyla geçen ekipmanlar, eğer ihtiyaç varsa, gerekli bakımlarının da yapılmasından sonra özel poşetlere konulup paketlenecek ve geldiği istasyona gönderilerek, güvenli bir şekilde kullanılması temin edilecek.

Testten geçmek şart


Testten geçemeyen ekipmanlara ise müdahalede bulunulacak. Değişim gerektiren parçası değiştirilecek veya ilgili ayarlamalar yapılacak ve tekrar test cihazına bağlanarak test yapılacak. Ekipman testten geçinceye kadar bu döngü devam edecek. Tüm müdahalelere rağmen testten geçemeyen ekipman kullanım dışı bırakılıp, kayda alınacak. THSC binasında bir adet 450 Barlık solunum tüpü hidrostatik test makinesi de bulunuyor. Bu makine ile 5 yılda bir hidrostatik test yapılması zorunluluğu bulunan solunum tüpleri test edilecek ve etiketlenecek. Herhangi bir deformasyona uğrayan veya testten bir sebepten geçemeyen tüpler de servis harici bırakılacak ve kullanılmalarına müsaade edilmeyecek. THSC binasında bu test faaliyetleri için gerekli basınçlı havayı sağlaması için yüksek kalitede kompresör kuruldu. Konuşmaların ardından; CHP Parti Meclisi üyeleri Mahir Yüksel, Turgay Özcan, Berker Esen, CHP milletvekili Yunus Emre, İmamoğlu, Öztekin, Özmen, Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu ve İBB İtfaiye Daire Başkanı Remzi Albayrak tarafından kesilen kurdele ile THSC Merkezi resmen hizmete girmiş oldu.

Allah'ım beni mahcup etme!

Çocuklarla iletişimini de anlatan İmamoğlu, “Şimdi burada duruyordum, bir evladımız yanıma gelmek istedi, geldi. Beni hep takip ediyor. 5 senedir takip ediyor şu güzel evladımızı, oradaki oğlumuz. Sonra bir başka kızımız, oradan koşarak, ‘Ekrem amca’ diyerek bana sarıldı. Benim için en büyük ödül bu. Ödülün yanı sıra, ikinci en büyük sorumluluk ne biliyor musunuz? Yatıp kalkıp çalışırken, 7/24 emeğimizi sarf ederken, tek duam var; Allah'ım beni şu çocuklara mahcup etme. Başka hiçbir şey değil. O çocukların ruhuna, anlayışına… (Konuşmanın burasında İmamoğlu’nun sözünü ettiği kız çocuğu Melis, koşarak İBB Başkanı’na sarıldı) Melis, beni şımarttın, yeter, içimi erittin zaten. Fıstık seni. Allah'ım. Tamam; bu kadar söz yeter. Hayırlı uğurlu olsun. Allah güzel hizmetleri nasip etsin” dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Manşet Haber Haberleri