Müzik dünyasında yeni bir yıldız: Gülnaz Yılmaz Olguncan

Sözlerini kendisinin yazıp seslendirdiği ilk single çalışması Boş Tenekeler ile müzik piyasasına iddialı giren Gülnaz Yılmaz Olguncan Türkiye’de ve tüm dünyada geniş kitlelere konser verme hazırlığını sürdürüyor. Damga'ya konuşan Yılmaz, müzik yolculuğunu sizin için anlattı

Çocuk yaşlardan itibaren duygularını şarkı sözleri olarak kaleme alıp, onları seslendiren Gülnaz; pop, alaturka, rap, klasik gibi çeşitli tarzda şarkılar yazıyor. Çevresel faktörlerden, insan ilişkilerinden, spritüal deneyimlerinden etkilenen Gülnaz, bu deneyimlerini ilham kaynağı olarak görüyor. Boş Tenekeler isimli single çalışmasını “kötülüğün üzerine şeker serpiyorum” diyerek tanımlıyor. Acıyı neşeye dönüştürüp, şarkısıyla dinleyicilerini mutlu etmeyi amaçlarken; yaşadığı iyi veya kötü olayları kişisel olarak algılamayıp, toplumun genelinde değerlendiriyor. Duyguları her yönüyle analiz edip topluma sanatsal anlamda aktarıyor. Sanatını imajinasyon dünyasındaki gücüyle maddesel planda gerçeğe çevirirken; insanlarda duygu, düşünce ve hislere dönüşmesini seviyor. Kınay Müzik Prodüksiyon etiketiyle dijital platformlarda yerini alan Gülnaz, Boş Tenekeler şarkısının “hit” olacağına inanıyor.

Gülnaz Yılmaz kimdir kısaca tanıyabilir miyiz?

22.05.1987 Samsun doğumluyum. Anadolu Üniversitesi Maliye mezunuyum ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji ikinci sınıf öğrencisiyim. 2 yıldır İstanbul Beyoğlu’nda yaşıyorum. Ressamım, editörlük, yazarlık yapıyorum. Şarkı sözü yazıyorum, ses ve saz sanatçısıyım.

Müzik eğitiminiz ve kariyerinizden bahseder misiniz?

İlk olarak okul korolarında şarkı söylemeye başladım. Daha sonra sesini çok sevdiğim enstrüman olan Ney derslerine devam ettim. Müziğin evrenselliğini hissettiğim için Samsun Devlet Opera ve Balesi Gençlik Korosu’nda ses sanatçısı olarak yer aldım. Aynı zamanda Samsun Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Türk Müziği Bölümü’nden mezunum. Şu anda eşimin fusion caz grubunda Hint enstrümanı olan Tanpura ile saz sanatçısı olarak yer almaktayım. Farklı efekt enstrümanları kullanıyorum. Meditatif müzik üzerine çalışıyorum. Çeşitli dillerde şarkılar söylüyorum. Siyasi partilere, iş dünyasına, reklamlara, firmalara, sanatçılara şarkılar yazmaktayım. 2018 Yılında Galatasaray Spor Kulübü için yazığım İlk Aşkım Galatasaray Marşı Galatasaray tarafından resmi sözleşme ile alınan ilk marş olmuştur. Tüm dijital platformlarda yayınlanmış, statlarda çalmış, reklamlarda ve Fatih Terim’in doğum günü filminde kullanılmıştır. 2020 yılında TRT ve Trabzon Ortahisar Belediyesi’nin düzenlediği Trabzonspor Bestesi Marş Yarışması için yazdığım Sevdamızsın Trabzonspor Marş’ı 380 eser arasından birinci seçilmiştir.

Müzik sizin içine ifade ediyor?

Müzik hem kelime olarak hem de yaşam deneyimimde derin bir anlam taşıyor. Derler ki; Hz. Musa Yaradan’ın sesini duymayı çok arzular ve Sina Dağı’nda iken Yaradan’ı iştir. Şöyle bir emir alır, “Musa ke”, dinle Musa anlamına gelen bu titreşim ile kendinden geçer. Hz. Musa belirli bir ton ve titreşimde aldığı bu emiri müzik ile tarif etmeye çalışır. Ve o günden sonra insanlar Yaradan’a yakın bir ses bulabilmek, Yaradan’ı tarif edebilmek için Musa ke yani müzik yapıp dururlar. Dillere musiki, müzik, musik, musica, music gibi geçen kelimeler Musa ke’den türemiştir. Tevrat’ta dünyanın belirli bir ton ve ritimle var olduğu yazar. Kur’an-ı Kerim’de “Allah ol der ve olur” yazar. OL sözünün titreşimiyle bütün yaradılış tecelli etmiştir. Demem o ki müzik yaşamın ta kendisidir. Çünkü her şey ses ve titreşimdir. Bilim adamları da bunu kanıtlamıştır. Yaradılışımızın temel taşı müziktir. Bu yüzden müziğe bu kadar çekim duymamız. Müzik evrenin işleyişinin ses olarak yansımasıdır. Kâinat müzik ile var oldu ve yine müzik aracılığıyla kaynağa çekilmektedir. Benim için de nefes almak müziktir, kalp atışımız müziktir, âşık olmak müziktir, doğanın kendisi müziktir, yürüyüşümüz müziktir, renk müziktir, makyaj yapmak, ev işi yapmak dahi müziktir. Hepsinde bir işleyiş, ahenk ve ritim vardır. Müzik beni yükselten en önemli duygudur, ilahi bir sanattır. Madde dünyasında, şekil ve biçimden özgür olarak Yaradan’a en kestirme yolumdur. Müzik sınırsız ve sonsuz olana açılan kapımdır.


 

Nerelerde sahne almayı düşünüyorsunuz?

İstanbul başta olmak üzere, Türkiye’de davet edildiğim her şehirde elbette seve seve konser veririm. Ve Hindistan’dan, İngiltere’ye, Almanya’dan Amerika’ya kadar tüm dünyayı sesimle, sözümle, sanatımla buluşturmak istiyorum.

Müzikteki hedefiniz nedir?

Müziğin ruha ve bedene şifa olduğunu biliyorum. Müzikle tedavi, çok eskilerden günümüze kadar gelmiş hatta mitolojilere konu olmuş etkili tedavi yöntemlerinden biridir. Müzik üzerine pek çok araştırma yapmış Pisagor, psikolojik rahatsızlıkları olan insanların belirli melodilerle tedavi etmiş, insan bedenini müzikle iyileştirmiştir. Ve Osmanlı döneminde de Klasik Türk Müziği tedavi amaçlı kullanılmıştır. Ben de müzikle tedavi merkezi kurmak istiyorum. Gönlümde müzikle insanlara şifa dağıtmak var. Hatta buna ek olarak ikinci mesleğim olan ressamlığın getirdiği birikimimle, renk ve kristal terapisini de eklemeyi düşünüyorum. Devletin de bu konuda beni desteklemesini umuyorum. Şarkı söylerken insanların kalbinde sevgiyi, neşeyi, mutluluğu, pozitif duyguları uyandırmayı hedefliyorum. Müziğin çok büyük gücü var. İnsanları meydanlara farklı bir amaç için davet etseniz dolduramazken, bir konser olduğunda binlerce insan üzerine para verip saatlerce ayakta bekliyor. Müziği duymak için binlerce insan bir araya geliyor. Bu birlik bilincini müzikte yaşamak ve yaşatmak istiyorum. Dinleyicilerimle öncelikle sevgiyi ve birliğin gücünü paylaşmayı diliyorum. Müzikle ilgili yapacağım tüm eylemlerimin altındaki niyetim budur.

Her daim üretmek gerek

Müziğe yeni başlayacaklara tavsiyeleriniz nelerdir?

Beş duyu organımızdan süzülenin ötesindeki müziği aramalılar. Müziği kişisel meselelerin üzerinde düşünmeliler. Elbette fiziksellikte yaşarken kendi bilincimizden süzülenlerle müziği icra ediyoruz, söz yazıyoruz. Fakat müzik bizi bir üste, hiç kullanmadığımız altıncı duyuya çıkarabilir. Egoya hitap eden müziğin dışına çıkmalarını tavsiye ederim. Çalışın, çalışma olmada yetenek bizi hiçbir yere götürmez. Bazen ilham gelince, bazen de ilham gelmesi için çalışmalılar. Vazgeçmeyin, birileri beğenecek, birileri onaylayacak diyerek müzik yapmamalılar. Ya da yanlış yapınca birileri ayıplayacak diye korkmamalılar. Küçük bir çocuk yürümek için defalarca düşer, yine de ayağa kalkmaktan vazgeçmez. Doğamızda eksikliklerimizi tamamlamak için kazanmamız gereken deneyimler vardır. Ve üreten tarafta olmaya gayret etmeliler. Yaradan’a benzemek için yaratmalılar, yok etmemeli ve sürekli tüketmemeliler. Eğer işimiz müzikse geçmişteki deneyimli, profesyonel sanatçılardan elbette feyz alacağız. Fakat onları tekrar etmemeliyiz. Her insan biricik ve özeldir. Kalplerinde olanı ifade etmekten çekinmemeliler. Her insanın çarpan kalbi bir şarkı söyler. Kendi kalplerindeki sesi dinleyip müziğe katkı sağlamalı, üreterek müziği geliştirmeliler.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri