Ülkemizde gündem (2)

İstinaf aşamasında Ekrem İmamoğlu ile aynı durumdayız. Benim cezam İmamoğlu’ndan bir ay fazla.

İstinaf aşamasında Ekrem İmamoğlu ile aynı durumdayız. Benim cezam İmamoğlu’ndan bir ay fazla.

Hak, hukuk, adalet

Bay Oran ve Hamzaçebi’yi ikna etmeleri ve İstinaf aşamasında davadan vaz geçtiklerini beyan etmeleri için Turan Aydoğdu, Gökhan Zeybek, Kemal Çebi, Gürsel Tekin aracılık edip, “Biz aynı gemideyiz. Dava ettiğiniz arkadaşımız bizim Beyoğlu Belediye Başkan adayımız ve Kurultay üyemiz. Davanızdan vaz geçin” demelerine rağmen, U. Oran ve M.A. Hamzaçebi, “Biz Mustafa Beyi’ tanıyoruz hatta eşinin cenazesine gidip taziyede de bulunduk. Ancak gazete bize çok üzdü” diyerek davalarına devam ettiler.

Dava şimdi üçüncü kez İstinaf mahkemesinde ve en önemlisi mahkemede iddia makamında oturan savcı yayınlanan haberler içerisinde şu kelime ya da şu cümlelerle ilgili kişilere hakaret edilip iftira atıldı diyemedi, Zaten haber içeriğinde böylesi bir durum zaten yok. Mahkemede tüm itirazımıza karşın Savcı başını önüne eğip, “Ben mütalaa mı tekrarlıyorum” dedi Daha önce bir beraat ve bir kez de ceza veren Hakim, “İddianızda hakaret örneği yok demeden” cezayı verdi. Böylece hak, hukuk, adalet gerçekleşmiş oldu öyle mi? Hadi bakalım İstinaf ve onay gelirse ki sanmıyorum sonrasında Yargıtay var.

Anayasa meselesi

Mevcut iktidar seçimden bu yana dikkatleri başka yönlere çekmek, gündemde yokluk, yoksulluk, enflasyon, emekli ve memur maaşı, israftan, çiftçinin toprağı ile küstüğünden, ürününü değerlendiremediği den, her geçen gün çoğalan cinayetler, çetelerin durumu, artan uyuşturucudan bahsedilmesin diye şimdilerde tutturdu bir anayasa değişikliği.

177 maddelik Anayasamız bildiğim kadarıyla 12 kez değiştirildi. Bu değişiklikler sırasında değiştirilmesi istenen Anayasa maddeleri neden gündeme gelmedi?

Mevcut anayasanın hükümlerini uygulamayan Anayasa Mahkemesinin kararlarını yok hükmünde sayan, bu karara rağmen seçilmiş milletvekilini hale hapislerde tutan, hatta hükmet ortağının liderinin “Bu Anayasa kapatılmalıdır” denilmesine rağmen, hele, hele yine iktidar partisi listelerinden milletvekili seçilen parti liderinin Anayasanın değiştirilmeyecek maddelerinin kaldırılmasını istemesi karşısında nasıl bir anayasa isteniyor anlamakta zorlanıyorum. O zaman vatandaş, “Mevcut Anayasanın hükümlerini uygulamayanlar neden Anayasa değişikliği istiyor ki? Sorusunu sormazlar mı.

Anayasa değişikliğine önerim, Hukukçulardan ve Anayasanın ne olduğunu ve önemini bilenlerin bir araya gelerek Kurucu Meclisin hazırladığı 1961 Anayasasını TBBM’ye getirin oylayın ve kabul edin. Böylece Anayasa meselesi de bitmiş olur. Aslında Anayasa değişikliğinden önce Siyasi Partiler Kanununun değiştirilip yenilenmesi ülkemizin geleceği için daha önemlidir. Temenni ederim ki, bu konu gündeme gelsin.

Teğmenler meselesi

Harp okulları kurulduğundan bu yana mezunların bir ağızdan yaptıkları bir yemin vardır. Bu yemin diploma töreninde toplu halde edilir bu bir gelenektir. Yemini törene katılan devlet erkânı ve davetliler izler. Tören bittikten sonra genç teğmenler kendi aralarında mutluluklarını ve ideallerini belirtmek için yine gelenek haline gelen bir başka söylemi mezun lider ile beraber yaparlar. Buna kimi öğrenci katılır bazıları da resmi tören bittiği için aileleri ile zaman geçirir. İşte bu yemini yapan genç teğmenler sonrasında, “Mustafa Kemal'in Askerleriyiz” diye slogan attılar. Bundan sonra Anadolumuz da bir olay abartıldığında “Vay anan bundan sonra at kaçtı torba düştü” denilen bir tabir vardır. İşte ne olduysa bundan sonra oldu, “Burası kendini bilmezlerin at oynattığı bir meydan değil. Ülkemizi bunlara bırakmayız. Gereği yapılacaktır” denildi. Neymiş efendim, Neden Mustafa Kemal'in Askerleriyiz denilmiş. Beyler bu ülkeyi ve Türk Ordusunu kuranın Mustafa Kemal olduğunu biliyoruz değil mi? Peki bu ocaktan yetişen teğmenlerimiz başka kimin askeri olsunlar ki? Eğer bu tür söylemlere soruşturma açılacaksa her hafta sonu Stadyumları dolduran “Mustafa Kemal'in askerleriyiz” diye haykıran yüzbinlerce vatandaşımıza da soruşturma açılması gerekmez mi?

Cumhurbaşkanımız mı THY Genel Müdürü mü!

Merak eder dururum. Ülkemizde Cumhurbaşkanımızın mı yükü çok THY Genel Müdürünün mü? Gece gündüz ülke sorunları ile uğraşan beğenilsin, beğenilmesin aldığı kararları uygulayan bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin başında bir Cumhurbaşkanımız var.

Peki, ülkemizin gurur duyduğu THY’nin başında bir genel Müdür var. Bunun bildiğim kadarıyla 8 yardımcısı, kendisine bağlı 41 Başkanı, 53 Başkan Yardımcısı 100'lerle ifade edilen müdürleri var.

Bunları şunun için yazıyorum. İş yoğunluğu ve sorumlulukları sizlerin takdiri. Yaptıkları göreve göre Cumhurbaşkanının 183 bin TL maaşı ve emekli maaşı var. THY Genel Müdürü bir milyon 820 bin TL aylık ücret aldığını duydum. Yardımcıları olan 8 bürokrat 1 milyon 650 bin lira Başkan ve Başkan yardımcıları 910 bin lira alıyorlarmış yüzlerle ifade edilen müdürler ve diğer amir, şef ve personel ne alıyor bileniniz vardır. Bu durum değerlendirince işte başlıktaki soru akla geliyor. Ücret yönüyle Cumhurbaşkanı mı olmak istersiniz, THY de yönetici mi?

Milletvekili maaşları

Bir başka husus mevcut milletvekillerimizin durumu. Bana göre parlamento muzda 600 vekil fazla. Mevcutları günümüz koşullarında maaş olarak 175 bin lira alıyorlar. İçlerinde 300 vekil ayrıca 110 bin lira emekli vekil maaşı alıyor. Bu durum da benim mantığıma uygun değil. Bana göre milletvekilliği bir meslek olmayıp hizmet makamı olduğuna göre emekliliği olmamalı. Çalıştıkları süre içerisinde aldıkları maaş ve yolluklar halka hizmet vermeleri için yeterli düzeyde olmalı ve bazı imkânlar da sağlanmalıdır. Gündeme gelir mi bilmem!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İlgili Haberler

Borsa güne nasıl başladı? 10 Ekim 2024
İşsizlik rakamları açıklandı
İstanbul'da yol verme kavgası: Öfkeli sürücü aracıyla önünü kesip küfürler saydırdı

Gündem Haberleri