Sezai Sami'nin rüyası

Sezai Sami'nin rüyası

Geçen gün kadim dostum Sezai Sami telefonla aradı. Çocukluğu dışında pek rüya görmediğini ama geçen gün nedense ilginç ve bir o kadar şaşırtıcı bir rüya görüp anlatmak için can atıyordu. Anlattığı şeylere rüya dese bile toplumun yöneticilerden görmek istediklerinin bir parçası.

1 Mayıs’ı anma etkinliği geldiğinde günün anlamı ve çalışanların istekleri hemen hemen tüm partiler tarafından dile getiriliyor. Hele ki zengini seven yoksula burun kıvıran yöneticiler hala bu ülkede seçimde aday olup seçilebiliyor. Emeğin en yüce bir değer olup bunu yaratanlara asgari ücreti, yoksulluğu ve açlığı dayatmakta. İnsanları dili, inancı ve değerleri temelinde ayrıştıran kendisi dışında herkesi küçük görüp hakaret eden zihniyetin sistemi, toplumu yıllardır yönetmekte.

İşte böyle bir dünya ve ülkede yaşarken yokluğun ve yoksulluğun sorunlarını ister kalemle ister konuşarak anlatmanın yanında birlikte bir arada bir olmanın örgütlü mücadelesi verilirken dinlenmek için bir gece vakti uykuya kaldı içimizden biri, Sezai Sami. Hayal kurmak hemen herkesin hakkı ama toplumsal mücadeleden gelenin kurduğu hayal aleminde bile olsa güzel. Rüya bu ya;

“1 Mayıs sabahı hemen herkes kadını erkeği, çocuğu yaşlısı düğüne gider gibi özenle giyinip yürüyüşün başlangıç noktasına geldi. Anma etkinliğine katılanlar bağlı bulundukları meslek örgütlerinin pankartı arkasında kortej sırasına girdiler. Birçok kişi ailecek gelmiş. Kimileri bebek arabalarıyla gelip evde hazırladıkları dövizleri arabaların kenarlarına tutturmuş. Kimileri de kendilerine yaptıkları dövizleri çocuklarına Latin Amerikalıların giydiği panço kıyafeti gibi hazırlayıp giydirmiş.

Sezai Sami’nin alışkanlığıdır böyle durumda hem kimler katılmış ve tanıdıklar var mı hem de 1 Mayıs 1977 Taksim de yaşadıkları durumun yaşanmaması için yanına aldığı dostlarıyla kontrol eder. Bugünde kortejin en önüne gitmeye çalışır. Çok partili döneme girilmesi ve 14 Mayıs 1950 seçimlerinden sonra genellikle ana muhalefette olan partinin pankartını görür gülümser. İçlerinde bir dönem okul ve meslek örgütlerinde sivri duruşları olup sonradan mevzideki sıra neferliğini terk edip “sosyal demokrat” (?) görünüme bezenen partinin kortejinde afili duruşlarını görür. Hemen onun yanında ismine aldanmayın yöneticileri böyle günlerde kırmızı gömlek, tişört ya da yelek mont giyerler. Bugünde yöneticileri kırmızılar giyinmiş. Bu konfederasyonun yöneticilerini 1990’dan sonra “sosyal demokrat” partinin milletvekili sıralarında görürüz; yani milletvekili olmak için sendika başkanlığını kullanan sarı sendikalarda yöneticilerinden farklı bir tavır sergilemez. Günümüzdeki sendika başkanları 1970’li yıllarda ki sendika başkanlarına rahmet okutur.

Kortejin önlerine doğru gittikçe hiçte alışkın olmadığı kurum kuruluş ve partilerin pankart ve flamalarını görür merakı daha da artar. Dün olduğu gibi bugünde slogan kortejin önünde atılır arka sıralara dalga boyu olarak gider. Atılan slogan çok dikkat çekici;

“Emekçiyiz haklıyız kazanacağız.”

Bir de buna kimler eşlik ediyordu, dikkatini çekti.

Kortejin en önünde korumaları olmadan gelen devlet başkanı, meclisteki partilerin başkanları, hatta ileri yaşına rağmen (!) cumhur ittifakının ortağı olan başkanda gelmiş.

Mecliste oturumu yöneten başkan, hemen yanında grubu olan partilerin meclis başkan yardımcıları.
Meclisteki tüm vekiller, hatta yargı kurumları olan anayasa mahkemesi, danıştay, sayıştay başta olmak üzere tüm kamu kurum yöneticileri.

Genelkurmay başkanı, kolluk kuvvetleri komutanları, emniyet genel müdürü, vali ve kaymakamlar sivillerini giyip gelmiş.

İl ve ilçelerin belediye başkanları toplumla birlikte Taksim Miting alanına doğru yürüyüşe geçer. Kortejde herkes kol kola girip birlikte slogan atar;

“Emekçiyiz haklıyız kazanacağız.”

Bu topraklarda 1908 yılından beri 1 Mayıs’ı anma yapılmakta. Her iktidar tarafından yasaklanıp kutlamaların adları değişmiş bile olsa “emeğin ve emekçinin” kadri bilinip devlet erkanıyla anmak ve bu uğurda yitip gidenleri anmak önemli.

Şimdi ise hiç kimse birbirini ötelemiyor.

Emeğin ve emekçinin bayramını devlet zevatıyla katılır. Hemen herkes çantasındaki ekmeği ve suyu yanında ki ile paylaşır…”

Sezai Sami’nin rüyası sizin de rüyanız biliyorum.

Ülkemizde asgari ücrette çalışmak, emeklinin açlık ücretine talim etmesi, eğitim ve sağlık başta olmak üzere paralı olması toplumun yoksulluk ve yokluk ile sınanması ve kurumsallaşmamış örgütsüzlük hat safhada.

Rüya mı gerçek, gerçek mi rüya, varın siz karar verin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İlgili Haberler

Cadde ortasında kanlı kavga: Tartıştığı kişiyi bıçaklayarak öldürdü
Milli güreşçi Nesrin Baş, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'na kota aldı
MEB duyurdu: Proje okullarına öğretmen atama sonuçları açıklandı

Gündem Haberleri