Kutuplaşma ve sosyal medya

Kutuplaşma ve sosyal medya

Son yıllarda dünyadaki pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de siyaset, “biz ve onlar” karşıtlığı üzerine inşa olmuş durumda. Siyasi partilerin liderleri, partililer, medya mensupları, akademisyenler ve aktivist insanlar bu kutuplaşmanın bir parçası halini aldı. Toplumda ya ideolojik olarak ya da kimlik odaklı duygusal bir kutuplaşma gerçekleşiyor.

Kutuplaşma, toplumu yapısal olarak bozuyor. Çözüm üretmeyen ama sorunu sürekli gündemde tutan siyasi mesajlardan oluşan toplumsal iklim yaratıyor. Böyle bir iklimde her kutupta güç tek bir merkezde toplanırken kişilerarası iletişim süreçleri kesintiye uğruyor. Taraf olmayan bertaraf oluyor. İzole oluyor. Yalnızlaşıyor.

Kutuplaşmanın ilk güç kaynağı siyasal liderlerin söylem ve davranışlarıdır. Medya ise siyasetteki kutuplaşmanın merkezinde yer alıyor. Kutuplaşan medya, manşetleri ve ön plana çıkardığı ifadeler ile ateşi körükleyen bir rol üstleniyor. Özellikle dezenformasyonun yayılmasını kolaylaştırma işlevi ile sosyal medya, siyasi ve sosyal kutuplaşmada belirgin bir etki gösteriyor.

Türkiye’de nüfusun yüzde 86,5’i bir günde neredeyse 7 saat internet kullanıyor. Bu sürenin 2 saat 44 dakikası ise sosyal medyada geçiriliyor. Günlük yaşamın vazgeçilmezi olan bu etkileşimli iletişim ortamı, iki yönlü, anlık kullanım özelliği ile önemli bir haber kaynağına dönüştü bile.

Sosyal medyanın bilgi bolluğu ortamı sağlaması ve erişim olanakları onu öncelikli haber kaynağı haline getirdi. İnsanlık, tarihin hiçbir döneminde bu kadar çok bilgi ve habere erişme olanağına sahip değildi. Bilgiye erişme ile birlikte kullanıcıların başkalarından etkilenmesi de oldukça kolaylaştı. İşte bu kolaylık kutuplaşmayı güçlendiren bir etki yarattı.

Yanlış bilgi toplumsal bir sorun

Sosyal medyada kutuplaşmayı arttırmak için başvurulan yöntemlerden biri bilginin bir kısmının paylaşılmasıdır. Bu yolla kasıtlı olarak toplumsal tabu olan konular gündeme getiriliyor.

Kamuoyunu etkilemek amaçlı yanıltıcı haberlerin bir örneği geçtiğimiz hafta gündemdeydi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir televizyon kanalında açıklamalar yaptı. Bu programda söylediği “Arapça Kur’an dilidir” cümlesi sosyal medyada etkileşim almayı amaçlayan hesaplar tarafından paylaşıldı. Mülteci sorunu son yıllarda toplumsal tepkinin odağında olduğu için bu cümle üzerinden Özel’e yönelik ciddi bir tepki oluştu. Oysa habere kaynaklık eden konuşmanın tamamı dinlendiğinde kesilerek paylaşılan bölümden farklı bir mesaj verilmek istendiği anlaşılıyordu.

İdeoloji ve bakış açılarındaki farklılıklar haberleri algılama biçimlerini etkiliyor. Bu nedenle konuşmanın tamamını dinleyerek tepki göstermek mümkün ve gayet doğaldır. Ancak bu örnekte kritik önem taşıyan nokta, konuşmaya tepki göstermeyecek bireylerin, kesilerek paylaşılan bölümle manipüle edilmesi, tepki göstermesinin sağlanmasıdır.

Kamuoyunu etkilemek için sahte haberler, bilginin bir kısmı kullanılarak çarpıtılmış bilgiler kasıtlı olarak paylaşılıyor. Çoğunlukla bir konuda diğerlerinin fikirlerini etkilemek amaçlanıyor. Bu bazen korkutarak, bazen mizahla, bazen öfkelendirerek bazen de coşku yaratarak yani duygular etkilenerek gerçekleşiyor. Bu duygusal etki, ötekileştirilen kişi ya da gruplarla karşı karşıya gelmeyi sağlıyor. Böylece sosyal medya platformlarının kullanıcıları kolaylıkla yönlendirilmiş oluyor.
Yanıltıcı bir şekilde paylaşılan bilgi üzerinden yorum, beğeni, yeniden paylaşım gibi yollarla etkileşim elde ediliyor. Bir konuda destekçi ya da karşıt bireyler, sosyal medyada topluluk haline geliyor. Kamuoyu oluşturarak baskı yaratıyor. Bireyler, kimlikleri ve değerleri üzerinden iki kutuplu yapıda kalmaya ikna ediliyor.

Kutuplaşma güvensizlik ortamını yaratma etkisine de sahiptir. Kişilerin güvende hissetmediklerinde taraftarı oldukları ideolojiyi, partiyi ya da grubu en doğru yer olarak sahiplenmelerini sağlıyor. Bireyler, karşılarında yer alan kutuptakileri kendilerinden uzak ve öteki olarak algılıyor.

Kutuplaşma ile mücadele

Gazetecilik meslek ilkelerinden biri gerçekleri çarpıtmadan ve sansürlemeden aktarmaktır. Sosyal medyada kendini haber platformu olarak sunan çok fazla içerik üreticisi bulunuyor. Bu platformlar gazeteciliğin değil tıklanma ve etkileşim almanın derdinde. Bunun için de kutuplaşmanın devam etmesini sağlamaları gerekiyor.
İki kutuplu toplumda sadece siyah ve beyaz mevcuttur. Çatışmalar körüklendikçe zıtlıklar vurgulandıkça toplumda ayrışma da derinleşir. Zıt renkler dışında bir renk görülemez. Sosyal yaşamı etkileyen kutuplaşma ile mücadele edilmesi ve iki kutuplu siyasi iklimin yerini çok sesliliğin alması gerekiyor.

Bunun reçetesi ise

Liderlerin retoriklerini gözden geçirmesi,

Sivil toplum örgütlerinin sesinin ve temsil gücünün yükselmesi,

Medyanın güç odaklı değil hak odaklı olmasıdır.

Sosyal medya ortamında kutuplaşma ile mücadele için sanırım asıl iş kullanıcılara düşüyor. Öncelikle siyasi görüş ayrılıklarını günlük yaşamda bireysel ilişkilere yansıyan bir soruna dönüştürmemek gerekiyor. Manipüle olmamak için de haberin kaynağını sorgulamak, teyit etmeden paylaşmamak yapılması gerekenler arasında yer alıyor.

Ancak belki de en önemli tavsiye sosyal medya kullanıcılarının yankı odalarından çıkmaları olacaktır. Bunun için atılacak ilk adım, alternatif haber kanallarının takip edilmesidir. Farklı kaynaklardan haberi dinlemek hem çok seslilik hem de hak odaklı bir bakış açısı kazanmak için oldukça büyük önem taşıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri