Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremin ardından ülke genelinde okul, sağlık ocağı gibi kamu kurumlarında depreme dayanıklılık ile ilgili incelemeler yapıldı. Beykoz'da yapılan incelemenin ardından Kanlıca 4 No'lu Aile Sağlık Merkezi depreme dayanıksız olduğu için tahliye edildi. Bu süre boyunca Kanlıca halkı sağlık hizmetlerini 3 kilometre uzaklıktaki Çubuklu'da bulunan aile sağlık merkezinden aldılar. Kanlıca sakinlerinin yeni bir sağlık ocağına kavuşmaları neredeyse 1 buçuk yıl sürdü. O dönemde Kanlıca Mahalle Muhtarı Yusuf Kıroğlu'nun uzun mesaisi sonucunda Kanlıca halkı yeni sağlık ocağına kavuştu.
Fakat bu sağlık ocağına Kanlıca halkı alışamadı çünkü yeni yapılan yer dik bir yokuştan sonra ulaşılabilen bir konumda. Yaşlılar ve engelli bireyler bu merkeze ulaşırken zorluklar çekiyor. Hatta sağlık merkezinin doktoru Derya Yılmaz, bir hastanın rampayı aşarak geldiğini merkezde kalp sorunu yaşadığını belirtti ve bu yokuşu kullanan, kronik hastalıkları bulunan hastalar için tehlikeli bir efor olabileceğini söyledi.
Aslında bu durum nasıl gelindi? Eski sağlık merkezinin bulunduğu bina, duayen gazeteci Hürriyet'in kurucusu Sedat Simavi ve Erol Simavi tarafından Kanlıca halkına sağlık alanında hizmet vermesi için bağışlandı. Bu bina, 50 yıl boyunca Sağlık Bakanlığı'na bağlı olarak hizmet verdi. Erol Simavi, bu binayı mülk olarak Kanlıca Yardımlaşma Cemiyeti'nin üzerine verdi. Ancak şartlı olarak! Neydi bu derseniz, bu bina Kanlıca halkı için sağlık alanında faaliyet göstermesi gerekiyordu. Cemiyet yöneticileri ise bina tahliyesini fırsat bildi ve binayı amacına uygun olmadan işletme yapması için özel bir şirkete 41 bin lira bedelle kiraya verdi. Bu bedel, bu semtte bir evin ancak kiralanabileceği bir miktar, koca bina bu ücret karşılığında nasıl verildi?
Şimdi soruyorum değerli cemiyet yöneticileri Sedat Simavi'nin mirasçıları bir anda ortaya çıksa ve siz bu binayı amacına uygun kullanmadığınız için sözleşmeye aykırı davranmaktan binayı Kanlıca Cemiyeti'nden geri istiyoruz derlerse, siz ne cevap vereceksiniz? O zaman Kanlıca halkı da size demez mi ‘attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değdi mi?’