Çocuklarda öfke problemleri

Çocuklarda öfke problemleri

Öfke de diğer duygular gibi bize ait en temel duygularımızdan biridir. Öfke engellenme, haksızlığa uğrama, incinme ve beklentilerin karşılanmaması gibi durumlara verilen normal bir tepkidir. Her insan farklı yaşadığı gibi öfkesini de farklı yaşar, farklı şekilde ifade eder ve kontrol etmekte zorlanır. Ancak burada öfkeyi sağlıklı bir şekilde ifade edebilmek önemlidir. Uygun bir biçimde ifade edilen öfke yapıcıdır ve insanlar arasındaki ilişkileri düzeltir. Eğer kontrol sağlanmazsa öfke, yıkıcı ve zarar verici bir duygu haline gelir.

Çocuk kliniğine gelen birçok ebeveynin baş etmekte zorlandığı ve merak ettiği öfke ve çocukların neden öfke krizine girdiğini, ne zaman destek alınması gerektiği, ebeveynlerin yaklaşımlarının nasıl olması gerektiği gibi sorulara bu yazımda yanıt vermeye çalışacağım.

Öfke duygusunun ilk ortaya çıkışını, bebeklerin ağlama nöbetlerinde görüyoruz. Genelde bebekler acıktığında, uykusunu alamadığında, huzursuz hissettiğinde veya yüksek ses gibi rahatsızlığa neden olabilecek durumlarda tepkilerini ağlayarak gösterirler. Öfke nöbetlerinin en pik yaptığı dönem ise 1.5 – 3 yaş arasıdır.

Çünkü bu dönemde çocuklar artık bağımsızlığını ilan ederek özerklik kazanmaya başlar ve istediği şeyler olmadığında ya da engellendiklerini hissettiklerinde ise büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak yoğun öfke yaşayabilirler. Bu dönemde özellikle şunu da belirtmek gerekir ki, çocuklar henüz biz yetişkinler gibi dilsel anlamda kendilerini ifade edemedikleri ve bunu hissettikleri için öfke duyguları biraz daha fazla yoğunlaşabiliyor. Özellikle erkek çocuklarda agresyon düzeyi çok daha yüksektir.

Bu yaş aralığındaki çocuklar kendine ya da başka birine vurma, eşyayı fırlatma, ısırma gibi istenmeyen davranışlarla öfkelerini ifade edebiliyorlar. Ek olarak, bu dönem içindeki çocuklar kendilerini dünyanın merkezinde görürler ve güçlü bir sahiplenme duygusu içinde olurlar. Her şey onlarındır ve hiçbir eşyalarını paylaşmak istemezler. Tüm bunlar çocuğun kızgınlık halinin bir anda öfke nöbetine dönmesine sebep olabiliyor.

Çocuklar büyüdükçe ve olgunlaştıkça, öfkenin dışa vurum şeklide zamanla değişime uğrar. Çocuklar öfkesini kontrol edebilmeyi sosyal etkenler ve başa çıkma stratejileri ile öğrenirler. Öfkenin ilk çıkış noktasından itibaren, bakım verenin bebeğinin/çocuğunun sakinleşebilmesi için sergileyeceği yaklaşımı ve öfkesini kabul edici tutumu çok önemlidir.

Çocuk anlaşıldığını ve onu rahatsız eden bu duygunun bakım vereni tarafından kabul edildiğini hissederse sakinleşecektir ve ebeveynin sunduğu alternatiflerle beraber öfkesini daha uygun bir biçimde dışa vurmayı öğrenecektir. Okul öncesi dönemde (3 ile 5 yaş arası) öfkeli tutumlar genel olarak daha yoğundur. Bu yaş aralığındaki sinirlilik, kızgınlık halleri öfke nöbetlerine dönebilir ve çocukta yıkıcı yani saldırgan davranışlar ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bu süreçleri daha rahat atlatabilmek için çocukların içinde bulundukları gelişim dönemi özelliklerini bilmek ve ona göre uygun bir yaklaşım sergilemek çok önemlidir.

Ayrıca en önemli noktalardan biri de yukarı da bahsettiğim gibi çocuğu anlayabilmektir. Anlaşıldığını çocuğa hissettirmek genel olarak çocukta rahatlama sağlar ve ebeveyni ile olan ilişkisini sağlıklı bir biçimde şekillendirir. Okul dönemine gelindiğinde ise (6-8 yaşlar), çocuklar haksızlığa uğradığını hissettiklerinde, ayrımcılık yapıldığında, yanlış anlaşıldıklarında ve ceza aldıklarında sinirlenebilir ve öfkelerini belli edebilirler. Bu dönem çocukları öfkelendiğinde genel olarak bunu saldırgan tavır (fiziksel şiddet), kötü söz ya da tehdit gibi eylemler ile açığa çıkarırlar. Kendine veya başkalarına zarar verme, eşyalara zarar verme, vurma itme, ısırma, küfür, tehdit gibi davranışlar mutlaka ciddiye alınmalı ve bu eylemlere sebep olan, altta yatan psikolojik sıkıntının ne olduğunu anlamak için çocukla çalışan bir uzmana başvurulmalıdır.

Peki, ebeveynlerin yaklaşımı nasıl olmalıdır?

Öncelikle öfke anlarında ebeveynlerin sakin kalabilmesi önemlidir. Çünkü çocuk, öfke anında onu sabırla dinleyen, sakin yaklaşan bir ebeveyne ihtiyaç duyar.

Çocuğun o an istediği yapılmamalıdır. Çünkü öfke anında istediğini elde eden bir çocukta bu durum pekişir ve istediklerini öfke yoluyla yaptırmayı öğrenir.

Ebeveyn çocukla asla tartışmaya girmemelidir.

Öfke anında çocukla konuşmak ve durumu çözmeye çalışmak sağlıklı değildir. Bunun için çocuğun sakinleşmesi beklenmelidir. Çocuk sakinleştikten sonra problem konuşulabilir ve çözüm yolu üretilebilir.

Öfkeli olan çocuğun neden öfkelendiğini bilmek gerekir. Genel olarak öfke krizleri yaşamasına ve kolay sakinleşememesine sebep olan sıkıntıları anlamaya çalışmak önemlidir.

Öfkelendiği anda ağlayan ve ortalığı yıkan çocuğun davranışlarına karşı umursamaz bir tavırla yaklaşmak gerek ancak çocuk sakinleştiğinde onunla yakın mesafede göz teması kurarak ilginin hissettirilmesi önemlidir.

Çocuk sakinleştikten sonra onunla ‘’Öfkeli olduğun anlarda seni anlamakta çok zorlanıyorum ve bunun için üzülüyorum. Şimdi istediğin şeyi ya da seni u kadar öfkelendiren şeyin ne olduğunu bana anlatabilirsin, seni dinliyorum.’’ Şeklinde kurulan diyalog ile gerçekçi ve onunla ilgili, önemseyen, anlamaya çalışan bir ebeveyn tutumu sergilenmiş olur.

Çocuğun kendine ve etrafına zarar vermesine engel olunmalıdır.

Bazen ne yapılırsa yapılsın yaşanan öfke krizlerinin önüne geçilmeyebilir. Bu sebeple vakit kaybetmeden çocuk ve aile ile çalışan bir ruh sağlığı meslek profesyonelinden (çocuk gelişim uzmanı, çocuk psikiyatristi ya da çocuk alanında uzmanlaşmış bir psikolog) destek alınmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri