Sözde tasarruf paketi göz bile boyamadı

Sözde tasarruf paketi göz bile boyamadı

Halka açlık paketi, kendine full paket Mercedes!
Tasarruf tedbirleri adı altında memurların servis hakkını gasp eden, asgarî ücretle çalışan milyonlara zam yok kemer sıkın diyen Mehmet Şimşek 15 milyonluk Mercedes makam aracı ile geziyor.

AKP iktidarının yerel seçimde yaşadığı kan kaybının ardından gündeme alınan kamuda tasarruf paketi açıklandı. Paket içeriği göz boyamaya bile yetmedi. Saray’a KÖİ projeleri ve sermayeye sağlanan imtiyazlara dokunulmadı.Biliyorunsuz Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklandı.

Pakette hedeflenen tasarrufun büyüklüğüne dair detaylar paylaşılmadı. Kamuda tasarruf tedbirlerinin üç yıl ile sınırlı kalması dikkati çekti. Paket kapsamında 3 yıl boyunca yalnızca emekli olanlar kadar kamuya yeni personel alınacak. Pakete göre kamuda esnek ve uzaktan çalışma modelleri geliştirilecek. Bunun yanında kamuda 3 yıl süreyle yeni araç satın alma ve kiralama yapılmayacak. 3 yıl süreyle yeni hizmet binası alımı ve yapımı durdurulacak.

Yeni lojman ve sosyal tesis alımı/yapımı yasaklanacak. Mevcut sosyal tesisler ise ekonomiye kazandırılacak. Temsil ve tanıtma ödeneklerinde yüzde 25 kesinti yapılacak. Uluslararası toplantılar ve milli bayramlar hariç; gezi, kokteyl, yemek gibi faaliyetler düzenlenmeyecek. Eşantiyon hediyeler yasaklanacak.

Kamu harcamalarında "tasarruf, harcama disiplini ve yatırımlarda verimlilik" olarak üç başlıkta toplanan tedbirler yerel yönetimler dâhil TBMM hariç tüm kamuyu kapsayacak. Ancak sunumda Saray’ın harcamalarına ilişkin bir madde yer almadı. AKP iktidarlarında denetimsizliğin, israfın simgesi olarak öne çıkan ve sadece AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kullanılabilen örtülü ödenek harcamalarına değinilmedi. Örtülü ödenek harcaması, seçim öncesi Ocak-Şubat-Mart döneminde 2 milyar 504 milyon TL’ye ulaştı. Şubat ayı 1 milyar 896 milyon TL ile ay bazında kırılan rekor ile tarihe geçti.

Vergi istisnaları kaldı

Tasarruf tedbirleri paketinin içeriğinde vergi harcamaları da yer almadı. 2024 yılında 2 trilyon 210 milyar TL vergi harcaması öngörülüyor. “Vergi indirimi, muafiyeti, istisnası” adı altında sermaye kesimi, bu yıl 8 trilyon 437 milyar TL olarak tahmin edilen bütçe gelirinin yüzde 26’sı düzeyinde vergiden muaf tutulacak. Geçiş garantisi verilen köprü ve otoyolları inşa eden şirketler de tasarruf paketinin kapsamına girmedi. Kamu özel iş birliği projeleri tasarruf tedbirlerine dâhil edilmedi. Ancak 2024’te bütçesinden, yap-işlet-devret (YİD) modeliyle inşa edilen köprüler, otoyollar ve Avrasya Tüneli ile yap-kirala-devret modeliyle yaptırılan şehir hastanelerine toplam 162 milyar 435 milyon lira ödenecek. Orta Vadeli Program’da (OVP) esas alınan ortalama dolar kuruna göre bu projeler için 2024 sonunda toplamda 4,7 milyar dolar ödenecek.

Vakıfların adı bile anılmadı

Bütçede “Kar amacı gütmeyen kuruluşlar” ana başlığı altında belirtilen dernek, birlik, kurum, kuruluş, sandık olarak isimlendirilen kuruluşlara aktarılan kamu kaynaklarına da değinilmedi. Yılın ilk üç ayında bu kalemden 1,3 milyar liraya ulaşan kaynak aktarımı yapıldı.

Kemer sıkmaya tasarruf diyorlar

Tasarruf genelgesi ile istihdamdan tasarruf edildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Baki Demirel, “Böylelikle daha iyi bir eğitim ve daha iyi bir sağlık hizmetinden feragat edilmiş oluyor. Kamunun daha fazla doktor, öğretmen almasından tasarruf edilmiş oluyor. Üniversitelerin ödeneklerinden, bilimsel araştırmalardan feragat edilmiş oluyor” dedi.

IMF borç yönetimi

Tasarruf programının IMF borç yönetimi olduğunu belirten Doç. Dr. Baki Demirel, “Bu borç yönetimi de enflasyonun sebebi olarak ücretler ve talep gösteriliyor. Ücretler baskılanıyor. Kamunun sosyal devlet olarak daha fazla sağlık, eğitim ve diğer harcamaları desteklemesi azaltılıyor. Aşırı kâr hiçbir şekilde enflasyon dinamiği olarak gözetilmiyor. Oysa Türkiye’de enflasyonun büyük kısmını aşırı kârlar oluşturuyor. Ve bu aşırı kârlara yönelik tedbirler alınması gerekiyor. Aşırı Kâr vergilendirilmeli. Enerji başta olmak üzere kamusal mallar ve doğal tekeller kamulaştırılmalı. Tekellere yönelik regülasyon gerekiyor ama bunların hiçbiri yok. Örtük bir IMF programı ve faiz dışı fazla vermeyi kamu tasarrufu olarak, kemer sıkmayı da borç yönetimini kamu tasarrufu olarak açıklıyorlar” ifadelerini kullandı.

Memura darbe vuruldu

Ortalama kamu çalışanını etkileyen maddelerin rahatsız edici olduğuna dikkatİ çeken Ekonomist Cem Oyvat, “Bakan, kamuda “esnek çalışma” modeli geliştirileceğini söyledi, yani kadro değil sözleşmeli çalışma yaygınlaşacak. Dahası lojman kiraları gözden geçirilecek, personel servisi toplu taşıma olan yerlerde kaldırılacak. En tepedeki ismin yani Cumhurbaşkanı’nın harcamalarının altını çizen, sembolik de olsa bir önlem yer almıyor” dedi. Oyvat, kamu personeli sayısının ekonomik büyümeye paralel artırılmadığı takdirde uzun dönemli refah için önemli harcamalardan kısıldığına vurgu yaparak “Öğretmen ve akademisyen ihtiyacı var. Nüfusumuz yaşlanıyor, sağlık hizmetlerimiz geriliyor, sağlık personeli ihtiyacımız var. Devletin çocuk ve yaşlı bakımı hizmetleri yetersiz” diye konuştu. Döviz garantili sözleşmelerin yeninden düzenlenmesinin iktidarın gündeminde olmadığını belirten Oyvat, “Yıllardır alınamayan İstanbul Havalimanı’nın yıllık 1 milyar avroluk kirası var. Bu konu ile ilgili de bir gelişme göremiyoruz. Özellikle üst gelir gruplarını hedefleyen, doğrudan vergileri artıracak daha somut adımların da atılması anlamlı olurdu” ifadelerini kullandı.

Algı yöneten tasarruflar

Genelgeyi değerlendiren Prof. Dr. Yalçın Karatepe açıklanan tedbirlerin algı yönetimi olduğunu söyledi;

Ekonomik krizin günden güne derinleştiğini belirten Karatepe, ülkede ekonomik temelli toplumsal talebin çok fazla olduğunu belirtti. Karatepe, var olan bu toplumsal talep karşısında çaresiz kalan iktidarın, göstermelik tedbirlerle beraber kamuoyundaki algıyı yönetmeyi amaçladığını aktardı. Karatepe şöyle konuştu: "Açıklanan tedbirlerin hiçbiri neden sonuca dayanmayan, neyin neden yapıldığının açıklanmadığı tedbirlerden ibaret. Maliye Bakanı’nın açıkladığı eylemlerde ne kadar, hangi kalemden tasarruf edildiği bile aslen belli değil. Tasarruflarda açıklanan personel servisinin payı ne? Lojman kiralarında gidilecek artışın bütçeye ne kadar etkisi olabilir? Yaklaşık 50 yıldır her tasarruf genelgesinde olan haberleşme alanındaki ajanda harcamasının kısıtlanması bu krizin etkisini nasıl azaltabilir? Bu soruların hiçbirinin cevabı da gerçekliği de yok. Genelge halka ‘biz krize karşı bir şeyler yapıyoruz’ diyerek sundukları bir aldatmaca aslında.

Neler oldu!
Genelgeden çıkanlar
* Göstermelik tedbirlerle halkın israf ve şatafata olan tepkisini dindirmeye çalışmak.
* Kamu hizmetlerinin kısıtlanması ve daha fazla özelleştirmenin önünün açılması.
* Esnek ve performansa dayalı uzaktan çalışmayı artırıp sömürüyü perçinlemek
* Tasarrufun içeriğinin bütçenin sadece %0,9’u ile sınırlı kalması
* Sermayeye dahil askeri harcamaları kısmak gibi bir boyuta yer verilmemesi
Açıkta kalan sorular
* Tasarruf önlemlerinin bütçeye katkı oranı nedir?
* Örneğin köprü, otoyol, havaalanı vb. alanlarda neden bir tedbir alınmadığı açıklanacak mı?
* Gelir vergisi konusunda yeni bir adım atılacak mı? Vergi affı çıkarılacak mı?
* Kamuda yeni işe alımlar durdurulurken yeni istihdam alanları nasıl yaratılacak?
* Kamu binaları, lojmanlar ekonomiye kazandırılacaksa bu nasıl sağlanacak?
Rejimin başındakiler bunlara uyacak mı?
* AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da lüks ve şatafattan vazgeçebilecek mi?
* Yandaşlar, cemaatler yemek, kokteyl ve gezi faaliyetlerini durduracak mı?
* Audi A6’yı beğenmeyip A8 isteyen Diyanet de kısıtlamaya uyacak mı?
* İktidarın çift maaşlı ve bankamatik memuru dolu olan kadroları ‘tek maaş’ kuralına dahil mi?

Tasarrufta da adalet yok!

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu;" Tasarrufta da adalet yok! "dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından “kamuda tasarruf paketi” olarak açıklanan önlemler, işçiler, emekçiler, emekliler için daha zor günlerin habercisi.Pakette yandaş müteahhitlere yapılan fahiş ödemeler yok; “itibardan tasarruf olmaz” diye savunulan lüks saray harcamaları yok; en önemlisi de sermayeye tanınan vergi imtiyazlarına son vermek yok. Çerkezoğlu şunları söyledi . "Kamuda tasarruf adı altında, hastanede sağlık emekçisinden, okulda öğretmenden, kısacası vergisini ödememize rağmen nitelikli bir biçimde yararlanamadığımız kamu hizmetlerinden tasarruf var. Kamuda Tasarruf adı altında, daha fazla güvencesiz istihdam ve emekliye sefalet var. Ve en kötüsü bu paketi allayıp pullayıp “bakın biz tasarruf yapıyoruz, sıra işçide, emekçide, emeklide” demeye hazırlanıyorlar. “Kamuda tasarruf paketi” IMF’nin ve sermayenin desteğini alarak bu halka daha fazla bedel ödetmeye hazırlananların adaletsiz politikalarını süsleyip püsleyip paketlemesidir. Bu süslü paket kimseyi kandıramayacak! Gelirde ve vergide adalet mücadelesini büyüteceğiz!"

Kadınlar haksızlığa uğruyor

Kadın cinayetleri her geçen gün artarken, uzaklaştırma kararlarının etkisizliği dikkat çekiyor. Kadın hakları savunucuları, yetkilileri göreve çağırıyor: "Cinayetlerin önlenmesi için kirli akılların susması gerekiyor." Dostlar şu üç beş gün içinde Antalya’da 52 yaşındaki Antika A., hakkında uzaklaştırma kararı bulunmasına rağmen evlerine gelen evli olduğu V.A. tarafından silahla katledildi. İstanbul’da Ümit Karlı, boşandığı 3 çocuğunun annesi Sevilay Karlı’yı sokak ortasında 13 yerinden bıçaklayarak öldürdü. Sevilay Karlı’nın aldığı tehditler nedeniyle ölmeden önce 4 ay süreli korunma ve yaklaşmama yönünde tedbir kararı aldırdığı belirlendi. Son olarak Ankara’da önceden birlikte olduğu Selahattin Özdemir tarafından öldürülen Serap Doğan’ın olaydan önce uzaklaştırma kararı aldırdığı ve Kadın Destek Uygulaması (KADES) butonuna basarak yardım istediği ortaya çıktı. Buna rağmen kapıya kadar gelen polislerin müdahale etmediği öğrenildi.

Erkek şiddeti katlanarak artıyor bizim tuttuğumuz çetelelerdeki rakamlar ise malesef her geçen gün çoğalıyor. O çetelelerde bir özellik dikkat çekiyor: Kadınların uzaklaştırma, koruma kararı aldırmış olmaları.

Veriler korkunç!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre, 2024’ün ilk 4 ayında en az 124 kadın öldürüldü. Bu kadınların en az 8’inin uzaklaştırma kararı aldırdığı ve yetkili merciilere müracaat ettiği görüldü. 2023’te ise 315 kadın öldürüldü. 315 kadının 28’inin koruma kararına rağmen katledildiği belirlendi. Bu cinayetlerin çoğunu, kadınların tanıdığı erkekler işledi. Hane içinden, dışından tanıdığı, bildiği erkeklere karşı büyük bir cesaretle uzaklaştırma kararı aldıran kadınlar, etkin bir süreçle karşılaşmadı, kararlar yetersiz kaldı, yetkililer etkin bir süreç yürütmedi. İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır… Bu kentler her gün değişti ancak haberlere atılan başlıklar hep aynı kaldı. ‘Kadınların aldırdığı tedbir kararları ya etkisiz kalıyor’ dedik ya da ‘Alınan önlemler yetersiz’ başlığı attık.

Kadınlar yaşamayı hak ediyor

Kadın hakları savunucuları da sürecin işleyişine tepki gösterdi. Kadınlar, Ankara’da katledilen Serap Doğan’ın örneğinde olduğu gibi KADES’e başvurulduğunda olay yerine gelen kolluğun, yetkili tüm merciilerin etkin bir süreç yürütmemesini eleştirdi. Kadınlar "Her güne bir kadın cinayetiyle uyanıyoruz. Son olarak Ankara’da bir kadın uzaklaştırma kararı olan Selahattin Özdemir tarafından katledildi. Katledilen Serap Doğan’ın ölmeden önce KADES’i kullanarak yardım istediği ortaya çıktı. İktidarın sözde kadın cinayetlerini önlemek için aldığı tedbirlerin’ ne kadar etkisiz olduğuna bir kez daha şahit olduk. İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden, 6284 ve Medeni Kanun’a saldıran, 9. Yargı Paketi ile saldırılarını yükselten, kadınların yaşamlarına durmaksızın dil uzatıp ataerkil aklı besleyen bu gerici iktidarın; kadınlar için zerre faydası olamayacağına bir kez daha şahit olduk. Ne kolluk kuvvetleri, ne yargı, ne yasama, ne KADES kadın cinayetlerini önlemiyor, katilleri cezalandırmıyor. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için kirli akıllarına susması, kadınların yaşam tarzları önemsenmeden şiddet ve istismara müdahale edilmesi gerekiyor. Kadınların bu iktidarla, bu rejimle kavgası ‘yaşamak’ kavgası. Bu yüzden karanlığınıza meydan okuyoruz, bu yüzden ‘Yaşamak için yıkacağız’ diyoruz.” dediler .
Cinayetler neden artıyor ?
* Koruma, tedbir kararları etkin uygulanmıyor.
* Faillere verilen cezalar yetersiz.
* 6284 Sayılı Kanun uygulanmıyor.
* Şiddeti önleme merkezleri şiddet takibini sistematik yapmıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri