Ekrem İmamoğlu neden kazandı, AK Parti ve Erdoğan neden kaybetti?

Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul'da aday olduğu günden itibaren sürecin, iktidar ve Cumhur İttifakı'nın kullandığı dilin lehine olduğunu belirtirken, neden seçim kazanacağını ve iktidarın neden kaybedeceğini de katıldığım tüm programlarda, toplantılarda, arkadaş sohbetlerinde ve yazılarımda ifade ettim.  Söylediklerimi ve yazılarımı, paylaşımların bir özetini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Aynı zamanda da, İstanbul'da 31 Mart ve 23 Haziran seçim sonuçlarının analizini yapmaya çalışacağım. 

AK Parti neleri yap(a)madı?
Aday gösterildiği günden itibaren iktidara ve muhalefete ısrarla 'o'nu tanımıyorsunuz, duruşu ve söylediklerinde samimi ve bir başarı hikayesi var ve seçimleri kazanacak' diye söylerken ve dudak bükenlere aynı zamanda, konjonktürel durumun muhalefetin lehine olduğunu ifade ettim. 
AK Parti iktidarının son dört yıldır ekonomide, adalette, siyasette yaptıklarından millet çok rahatsız oldu ve bu durum seçimlerde Ekrem İmamoğlu'nun lehine oldu.
****
AK Parti teşkilatlarında; aynı kadroların sürekli her yere aday gösterilmesi, parti içersinde dar, çıkarcı bir grubun iktidar olması, partiye emek ve gönül vermiş olanlarda çok büyük rahatsızlığı ve bıkkınlığı ortaya çıkardı.
****
Milletvekiliği, belediye başkanlığı ve meclis üyeliklerinde hemşeri, dar kadrocu, arkadaş ve Pelikancı grubun hemşehri, arkadaş ve ekonomik çıkar üzerine kurulmuş aday göstermeleri partide kırılma yarattı.
****
Parti tabanının ve toplumun 17 yıl önce hiçbirşeyi ol(a)mayanların yerel yönetimler ve merkezi iktidar olanaklarıyla olağanüstü zenginleşmeleri ve kullandıkları mütevazi dilin kibirli dile dönüşmesi, bunların parti tabanından ve milletten kopmaları, uzaklaşmaları gönül kırgınlığına ve nefrete dönüştüğünün bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görülmek istenmemesi ya da görünmemesinin sonuçları ve bunun yansıması sandıkta tüm çıplaklığı ile görüldü.
****
Cumhur İttifakı’nın 16 Nisan refarandumundan beri kullandığı, ötekileştirici, incitici, kibirli, küçümseyen, otoriter devlet dilinin bu topraklarda herkese kaybettirdiği gibi ittifaka da uzun vadede kaybettirdi. En önemlisi 17 yıllık hikayenin bugün için halen, toplumda karşılığının olduğunu ancak onu anlatan kadroların dilinin o hikayeyi anlatmak için uygun olmadığı ortaya çıktı.
****
Millete sürekli eski Türkiye diyerek CHP iktidardaymış gibi, projeler üzerinden millete efendi ve buyurgan bir dille, yaşadığı ekonomik krizin, adaletsizliğin, hukuksuzluğun, KHK'lıların, işsizlik gerçeğinin görül(e)memesi, yok sayılmaya çalışılması parti içersinde ve toplumdan yapılan tüm eleştirilerin görmemezlikten gelinmesi, parti içersinde eleştiri yapanların susturulması, uzaklaştırılması, küstürülmesi ve görev verilmemesi ciddi kırılmalara yol açtı.
****
AK Part'iyi AK Parti yapan tüm demokratik zihniyetin terk edilmesi, topluma demokrasi, adalet, hukuk ve daha kaliteli bir hayat, daha az bürokrasi vaatlerinin unutulması, trol bir medya, kutuplaştırıcı bir medya yaratılması toplumdan uzaklaşmanın en belirgin örneği olduğunu, 17 yılda toplumsal olarak saygınlığı olan, sözü dinlenen medyadan kanaat önderleri yaratılamadığını, ortada olanlarında iktidarı destekleyen kesimler tarafından bile dikkate alınmadığı ortaya çıktı.
****
31 Mart seçimlerinde muhalefete yönelik geliştirilen hem de vesayet dönemine, tek parti dönemine rahmet okutacak bir dil kullanılması, Kürtlerin aşağılanması kırgınlıklara yol açtı.
****
31 Mart İstanbul seçimlerini Ekrem İmamoğlu kazanmış, Binali Yıldırım kaybetmişken, devletin ve medyanın tüm olanaklarıyla YSK'ya baskı yaparak 'oyları çaldılar'  deyip, seçimleri yeniletmelerinin toplumda vicdanı bir ret yaratacağının görülememesi büyük bir handikap oldu.

Kaybetmiş olan 31 Mart stratejisini uyguladılar 
Seçimleri kazanmak için, 31 Mart seçim stratejisini değiştirip sahada sadece Binali Yıldırım'ı öne çıkaran yeni bir seçim staretejisi geliştirmelerine rağmen, anketlerde seçimlerin kaybedildiğini görünce; can havliyle yeniden, muhalefeti suçlayan zillet ve terörist iddialarına, söylemlerine geri dönmeleri, Erdoğan ve Bahçeli'nin yeniden görünür olmaları, 'valiye it' dediğini iddia ederek  Ekrem İmamoğlu'nu itibarsızlaştırma çabaları, görevden alınabileceğinin açık açık ifade edilmesinin seçim kazandırmayacak bir yöntem olduğunun unutulması yenilginin en büyük nedenlerinden biri oldu.
****
Ekrem İmamoğlu'na Pontus ve Yunan benzetmesi yaparak Karadeniz, özelde de Trabzon seçmenine hakaret etmeleri, çok büyük oy kaybettirdi.
****
Son hafta Kürtleri ve Öcalan'ı tanımadıkları bir kez daha tüm çıplaklığı ile mektup üzerinden ortaya çıkarken, HDP'lilerin sandığa gitmemelerini sağlamaya ve Öcalan-    Demirtaş üzerinden bölmeye çalışmaları,  dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma sözünü nasıl hayata geçtiğini gördük.

İktidar kaybederken tüm muhalefet kazandı!
Ve can havliyle sarıldıkları Öcalan mektubu, hem HDP’lilerin sandığa gitmesine neden olurken, 31 Mart'ta Yıldırım'a oy vermiş milliyetçi seçmenlerin, İmamoğlu'na yönelmesine neden oldular... Ve de AK Parti'ye oy veren Kürtlerin bir bölümü de oylarını İmamoğlu'na verdiler. 
Sandığa giden seçmen sayısı 61 bin arttı. Geçersiz oy kullananların sayısı 137 bin azaldı. AK Parti'ye oy veren seçmen sayısı 222 bin azaldı. Ekrem imamoğlu, Cumhur İttifakı'ndan, Saadet Partisi'nden, diğer tüm siyasi partilerden oy aldı. Seçimleri farkla kazandı. İktidar kaybetti tüm muhafelet kazandı. 
****
Güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı sistemi ve tek adam dönemi kaybetti, demokratik parlamenter sistem talebi kazandı. Kürtleri ötekileştiren, yok sayan dil ve zihniyet kaybetti. Kürtler olmadan seçimler kazanılamaz gerçeği kazandı. 
****
En önemlisi Erdoğan ne yapar yapar seçimleri kazanır, bir bildiği vardır efsanesi kaybetti, seçimlere duyulan güven ve umut yeniden kazandı. 
****
Millete küfür eden, küçümseyen, hakir gören, bir şey bilmez, oyunu satar önyargısı, toplumu kamplaştıran, otoriter zihniyet her zaman olduğu gibi bir kez daha kaybederken, millete güvenen, iradesine sahip çıkan demokratik ve barışcı zihniyet kazandı.

23 haziran seçiöi

Yıldırım'ın oyu 220 bin azaldı, İmamoğlu'nun oyu 572 bin arttı
Oy kullanan seçmen sayısı 59 bin artarken, geçersiz oy sayısı 137 bin azalmış, diğer siyasi partilerin ve bağımsızların 150 bin oyu azalmış. (Saadet ve Vatan Partisi dışında partiler seçimlerden çekildiler.) Binali Yıldırım'ın üç ayda oyu, 220 bin azalmış. Toplam 568 bin oy.  Ekrem İmamoğlu'nun oyu ise 572 bin artmış. Ve en önemlisi 1 milyon 635 bin seçmen oy kullanmamış. Geçen seçimlerde bu oran 1 milyon 700 bin seçmendi. Bu seçmenlerin en az 700 binin sandığa geleceğini tahmin etmeme ve bu kadar siyasallaşmaya rağmen seçmen sandığa gelmedi. 
****
Seçimlerden önce 9 milyon oy kullanılacağını ve Ekrem İmamoğlu'nun 4 milyon 500 bin oyla seçimleri kazanacağını 1.5 ay önce söylemiş ve yazmıştım. Son hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin sahaya inmesi ve yeniden millet ve zillet demeleri, Öcalan'ın mektubundan medet umulması farkın büyümesine neden olurken, Cumhur İttifakı'nda bir kaçışa neden olmuş. MHP’lilerin, AK Parti'ye oy veren Kürtler'in de İmamoğlu'na oy vermesiyle sonuçlanmıştır. 
4 milyon 500 bin düşündüğüm oy oranı Cumhur İttifakı’ndan gelen 222 bin civarında bir oyla, İmamoğlu 4 milyon 740 bin oya ulaşmış ve Yıldırım ile aralarındaki farkın 800 bin oy olmasına neden olmuştur.
Son söz: Seçimleri yeniletmenin Türkiye ve İmamoğlu için olumluluk olduğunu ifade etmiştim. Çünkü milletimiz mağdur olanı siyaseten her zaman desteklemiştir. AK Parti'nin milletten ve gerçeklikten ne kadar uzaklaştığının en önemli göstergelerinden biride, seçimleri siyasi baskı ile yeniletmesi olmuştur. AK Parti seçimleri yenileterek, resmen kendi ayağına sıkmıştır. Bunun sonuçlarını önümüzdeki günlerde göreceğiz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Tarakçı Arşivi