Suriye durulmayacak!

Suriye durulmayacak!
ABD Arap ülkelerine her renkten devrimler ihraç etmekle Arap halkını ne çok sevdiğini bu kez Suriye halkını Esat’tan kurtarmakla göstermeye çalışıyor sanırım. Tunus’la başlayıp, Mısır ve Libya’nın renkli devrimlerinden sonra Suriye devriminin kan kırmızı olması konusunda çaba sarf ediyor. Bölgede hazırda bekleyen dostları ve işbirlikçileri vasıtasıyla Emperyalist emellerine ulaşmaya çalışıyor.

ABD Arap ülkelerine her renkten devrimler ihraç etmekle Arap halkını ne çok sevdiğini bu kez Suriye halkını Esat’tan kurtarmakla göstermeye çalışıyor sanırım. Tunus’la başlayıp, Mısır ve Libya’nın renkli devrimlerinden sonra Suriye devriminin kan kırmızı olması konusunda çaba sarf ediyor. Bölgede hazırda bekleyen dostları ve işbirlikçileri vasıtasıyla Emperyalist emellerine ulaşmaya çalışıyor.
ABD, günümüzün en acımasız devletlerinden biri olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Gelişmemiş ve gelişmekte olan devletleri yarattığı uşakları vasıtasıyla veya fiili müdahale ederek yer altı ve yerüstü kaynaklarını sömürebilmek adına her türlü yolu mubah saymaktadır. Bu devletleri her anlamda etkisi altına alarak dünyanın tek gücü olduğunu kanıtlamaya çalışmaktadır. Amerikan emperyalizminin büyük Orta-Doğu ve genişletilmiş Orta-Doğu ve Asya projesi iflas etmiş olsa da; Bu politikalarından vaz geçmiş görünmüyor. Orta-Doğu ve Asya’nın savaşlarla altını üstüne getiren bu şeytani güç bu niyetinden vaz geçmiş gibi görünmüyor. Yeni oyunlar, entrikalarla tamamlayamadığı planlarını uygulamak için, Dinler arası diyalog, İslam açılımı gibi dandik tezlerle amacını gizlemeye çalışmaktadır. ABD         emperyalistlerinin
Ortadoğu’ya karşı ilgisi birinci paylaşım savaşı sonrası, Kızıl deniz ve Süveyş kanalını, Körfezin hakimiyetini elinde bulunduruyorsa Ortadoğu’nun, Asya’nın ve dolayısıyla Dünyanın yegane hakim gücü de o olacağını iyi biliyordu. Sovyetlerin ABD emperyalistlerinin bu arzusunu kursağında bırakarak Mısır ve diğer Ortadoğu ülkeleriyle ikinci dünya savaşı sonrası geliştirdiği ekonomik ve siyasi ilişkiler aslında buna engeldi. Bu amaçla ABD’li emperyalistler bölgede Siyonist İsrail devletini kurdurarak bölgeyi ne kadar önemsediğini göstermiş oldular.
Ortadoğu denilen bölge tarih boyunca Eski Dünya’nın kalbi oldu. Günümüzde de dünya hegemonyasını ele geçirmenin yolu Ortadoğu’dan geçiyor. Çünkü emperyalist-kapitalizmin en temel yaşam kaynağı olan enerjinin (petrol-doğal gaz) yüzde 70’i Ortadoğu’da bulunuyor. Dikkat edilirse BOP, petrol ve doğal gazın bulunduğu tüm bölgeyi kapsıyor. Cezayir’den Ortadoğu’ya, Kafkasya’dan Orta Asya’ya kadar. ABD’nin bir çok stratejik amacını gerçekleştirmesinin, ancak bölgeye istediği gibi yerleşmesi ile mümkün olabileceğini çok iyi biliyor. ABD emperyalistlerinin Türkiye, Suudi Arabistan vb. ülkelerdeki üsleri ile, Afganistan, Irak işgalleri, dolayısıyla Türkiye ve Siyonist İsrail devletleri sayesinde bu bölgeye yerleştiğini söylemek yalan olmayacaktır.
ABD işgali ve saldırganlığı, Irak’a özgürlük ve barış götürmedi. Emperyalist barbarlık ve yağma götürdü, ABD’nin işkence ve tecavüz olayları bütün dünyada uzun zaman gündemi meşgul etti, nefretle anıldı. Dünyanı gözü önünde ABD, Irak petrolünü yağmaladı. Irak’ın iktisadi ve toplumsal yapısı tahrip edildi. Irak’a ulusal, etnik ve dinsel boğazlaşma ve düşmanlık tohumları atıldı. İşsizlik, yoksulluk ve sefalet büyüdü….
Şimdi hedef Suriye. Kaynamaya ve kaynatılmaya devam ediyor. Bu kaynamada Türkiye’nin de rolü var. Muhaliflere ev sahipliğinden tutun da tehditlere varana kadar… Başbakanımız ve Dışişleri bakanımız Ahmet Davutoğlu Suriye devlet başkanına durmadan ABD’nin talimatlarını iletmekle meşguldürler. Esad’a aynen ABD başkanı Obama’nın “Ya değişimi sen yap, ya da görevini terk et.” Ültimatomu veriliyor ve Sayın Dışişleri bakanımız Esad’dan isyancıların talep ettiği reformlar konusunda bir an önce adım atılmasını isteyebilmektedir. Açıkçası BOP kapsamında Suriye için planladıkları bölünme tablosunun aynısı uygulanmaya başlatılmak isteniyor. Ülke bölünerek üniter yapısı sona erdirilmek istenmektedir. İşte Esad’ın direndiği nokta burası. Üniter yapının devamı. Ancak yetkililerimizin Esad’a “değişime ayak uydur” telkinleri bölünmeye ayak uydur teranesiyle aynıdır.
Görülüyor ki; Suriye durulmayacak. Ancak düşündüğüm ve takıldığım nokta Müslüman halkın veya İslam ülkelerinin hala ABD’li emperyalistleri hala yeterince tanımamaları. Sözde Siyonist karşıtlığı gerçek yaşamda karşılığını bulmuyor. Hala emperyalistler rahatlıkla Müslüman halktan taraftar bulmakta zorlanmıyor. Afganistan, Irak, Filistin vb. ülkelerde olup bitenler bazılarının umurunda değilken, neden hala biz onlara uşak gözüyle, işbirlikçi gözüyle bakmıyoruz. Neden hala onları kendimizden biri olarak görüyoruz. Neden ?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.